Samsun'un, Karadeniz’in en büyük ili ve ekonomik potansiyeli en fazla olan bir çekim merkezi olduğunu söyleyen Şengül; "Nüfus yapısı incelendiğinde, gerek çevre illerden ve gerekse ülkemizin birçok bölgesinden yerleşim olduğu görülecektir. Bu durum Samsun’un, ulaşım, sağlık, altyapı, hizmet, eğitim, kültür, spor gibi birçok alanda bölgede imkanları en üst düzeyde olan bir şehir olarak önde yer almasından kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede Samsun aynı zamanda, iki büyük ovasıyla bir tarım şehridir. Ülkemizin hemen hemen tamamına tarım ürünü gönderebilecek bir potansiyel barındırmaktadır. Bu tüm avantajlar, şehrimize yapılan yatırımların, çarpan etkisini artırmakta özellikle yeni açılan/açılacak OSB alanları ile birlikte şehrimizi bir cazibe merkezine dönüştürecektir" dedi.

MÜSİAD'ın1990'da Türkiye’de kuruluşu gerçekleştirilen bir iş adamları derneği olduğunu ifade eden Şengül; "MÜSİAD, ülkemizin büyümesine katkı sağlayacak, paradan para kazanmayı değil, üreterek zenginleşmeyi ana ilke kabul eden bir temel anlayışla hareket etmektedir. Üyelerimizin işlerini geliştirmelerine, ülke ekonomisine, ihracatına artı değer sunmalarına yardımcı olmayı, fuar ve çeşitli organizasyonlar düzenlemek suretiyle katkı sağlamaktadır. Genel misyona paralel olarak Samsun’da da faaliyet gösteren üyelerimizin iş geliştirme ve büyütme çalışmalarında destek olmayı sürdürmekteyiz. Özelikle salgın süreci sonrası oluşan olumsuz atmosferin yansımalarının en asgari düzeye indirilmesi amacıyla görev yapmaktayız" açıklamalarını yaptı.

"Markalaşma sürecini iyi yönetmeliyiz"
Sanayi için yapay zekâ teknolojilerinin ön plana çıktığı bir dönemin yaşandığını ifade eden Şengül; "Yazılım endüstrisi ve yüksek teknolojiye dayalı sanayi çalışmalarının sürece önderlik ettiğini görüyoruz. Bu bağlamda özellikle ve gerekliliğine en fazla inandığımız şekilde, markalaşmanın önemini yerelde Samsun, genelde ülkemiz için sürekli vurguluyoruz. Organize Sanayi alanlarımızın genişlemesi yeni rezerv alanların belirlenmesi ile Samsun yakın gelecekte arzu ettiği sanayi dönüşümünü gerçekleştirecektir. Bu süreçte özellikle yüksek teknoloji içeren tesislerin şehrimizde faaliyet icra etmesi arzumuzdur. Gelecekte şehir ekonomilerinin yarışacağını her ortamda vurguluyoruz. Bu yarışın en önde gelen şartı ise, bugünü değil geleceği kavrayabilecek sanayileşme adımının atılmasını sağlayabilmektir. Bir markalaşma süreci yaşamak zorundayız. Bu sürecin olmazsa olmaz şartı ise ortaklık kültürünün gelişmesidir. Bugün dünyada marka olmuş işletmeler arasında yeni birleşmelerin, satın almaların gerçekleştirildiği, mevcut markaların global ölçekli hale getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Ülkemiz üretim kapasitesi açısında çok yüksek potansiyele sahip olması aynı zamanda üretim kalitesi açısından da dünya standartlarının çok üzerinde olması dolayısıyla markalaşma sürecini gerçekleştirebilecek kapasiteye sahiptir. Bunun olabilmesinin birtakım uğraşıları gerektirdiği yukarıda değindiğiniz gibi ortaklık kültürünün yaygınlaşmasının bu durumu kolaylaştıracağını öngörmekteyiz. Bunun gayreti içerisindeyiz. Aynı zamanda bölgesel iş geliştirme programlarını önümüzdeki dönemde hızlandıracağız. Bu çalışmanın yeni açılacak sanayi alanlarımızın tanıtımına da katkı sağlayacağını umuyoruz. Birlikte büyüyeceğiz diyoruz. Üyelerimizin markalaşma süreçlerine destek olmak, şehrinizin potansiyelinin şehrin dışında yankılanmasını sağlamak gibi süreçleri takip edeceğiz" açıklamalarını yaptı.
 

HALİL YILMAZER/KARADENİZ EKONOMİ