Bulancak Organize Sanayi Bölgesi’nde 7 bin 500 metrekarelik alanda tamamlamak üzere oldukları yeni tesise Temmuz ayında taşınmayı planladıklarını söyleyen Semih Sarıgöl, “ Yeni yerimize geçtikten sonraki hedefimiz beş yıl içinde çalışan sayışımızı 300’e kadar çıkartmak olacak.  Kapasitemiz buna uygun. Kademeli olarak bu sayıya ulaşacağımızı öngörüyorum. Bunun yanı sıra Ür-Ge kısmına ayırdığımız bölümde de üniversiteyle ortaklaşa bir merkezi oluşturacağız. Böylelikle mevcut ürünlerimizi daha kaliteli daha az maliyetli duruma getirebilmek adına çalışmalar gerçekleştireceğiz” dedi.

Sarıgöl’den sektöre bakış

Paydaşı oldukları makine sektörünün uluslararası bilinirliğe sahip olduğunu ve bununla gurur duyduklarını ifade eden Sarıgöl, “pek çok uluslararası firmanın ürünlerinin imalatında Türk malzemeleri kullandığını, savunma ve otomotiv sanayinde çok kritik ürünlerin ülkemizde yapıldığını görmek gerçekten gurur verici geliyor. Türkiye’deki firmaların yurt dışında gördüğü itibarı da biliyoruz. Artık fason imalat dönemini atlattık ve markalaşmaya başladık. Türkiye’nin farklı yerlerinde torna tezgâhları, lazer makineleri ile kendi markamızı üretmeye başladık. Önceden bunları tedarik ediyorduk. Şimdi sektörün aranan oyuncusu olduk. Kendi performansımızı söyleyecek olursam; 14 ayrı ülkeye ihracat yapmaktayız. Geçen yıl 3 milyon 500 bin euro tutarında gerçekleştirdiğimiz ihracatımızı bu yıl 5 milyon euroya çıkarmayı hedefliyoruz.”

Pandemi desteklerindeki eşitsizlik

Söz pandemi koşullarına geldiğinde devlet desteklerinden kendilerinin de yararlandırdığını belirten Sarıgöl, “destekler yerindeydi ancak paylaşım konusunda çekincelerimi de söylemeden geçemeyeceğim  diyerek tespitlerini şu şekilde sıraladı: “Ticari olarak salgından turizm, ulaşım, yeme-içme, kültür sanat gibi sektörler yüzde 100 etkilendi. Bu olumsuzluk hala devam ediyor. Ancak kimi sektörler ise hiç etkilenmedi ya da çok az olumsuzluk yaşadılar. Ancak desteklerin dağılımında bu dikkate alınmadı ve herkese eşit davranıldı. Düşük faizli kredilerden ihtiyacı olamayan firmalar bile yararlandı. Uygun kredilerin verildiği döneminde hiç ihtiyacı olmayan firmalar da aldıkları kredilerle dövize yöneldi ve ülke ekonomisi iki yönlü zarara uğratıldı. Oysa destekler sektörel bazda yapılmalıydı.”