Avrupa ekonomik pentatlonunun galibi İrlanda
AB ülkeleri talep, borç, demografi, karbondan arındırma ve otokratik ülkelerden ayrışmaya göre nasıl sıralanıyor?
info@karadenizekonomi.com / 14.10.2023
Önde gelen ekonomi yayını The Economist, Avrupa Birliği üyelerinin performansını çeşitli kriterlere göre analiz etti. AB ülkelerini, talep, borç, demografi, karbondan arındırma ve otokrasilerden ayrışma üzerinden beş kriterde değerlendiren The Economist, ‘ekonomik pentatlon’ adını verdiği bu yarışmada, en çok altın ‘madalyayı İrlanda’nın kazandığını ilan etti. AB ülkelerinin performansının değerlendirildiği geniş araştırmanın özeti şöyle:
Avrupa’nın son bir kaç yıldır ciddi ekonomik sıkıntılarla yüz yüze. Almanya muhtemelen resesyonda. Avrupa Komisyonu, 2023'te AB'nin tamamı için yalnızca yüzde 0,8'lik bir büyüme öngörüyor. Enflasyonun yavaş düşmesi, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Eylül toplantısında faiz oranlarını bir kez daha artırmasına neden oldu. İş ortamına güven kötüleşmeye devam ediyor. Komisyon, ECB'nin eski patronu Mario Draghi'den Avrupa ekonomisini güçlendirecek bir plan hazırlamasını istedi.
Tabii, bütün Avrupa bu durumdan eşit derecede etkilenmiyor. Hesaplamalarımıza göre, Avrupa ekonomileri karşı karşıya kaldıkları beş büyük zorluğa karşı farklı performans gösteriyorlar. Enflasyonla mücadele için talebin düşürülmesi gerekecek ve borç yığınlarında ortaya çıkan yüksek oranlar harcamaları olumsuz yönde etkileyecektir. Yaşlanan toplumlar, gençlerin işgücü piyasasına girmesinden daha hızlı bir şekilde işçileri emekliliğe kaptırıyor. Öte yandan iklim değişikliğiyle mücadele sanayinin dönüşmesini gerektiriyor. Ve otokrasilerle ticaret yapmak yeni jeopolitik çağda giderek artan bir risk haline geliyor. Performanslarına ilişkin değerlendirmemize göre her ülkeye beş disiplinin her birinde altın, gümüş veya bronz madalya verdiğimiz Avrupa ekonomik pentatlonumuza hoş geldiniz.
Uyum süreci maliyetli olacak
Taleple başlayalım. Enflasyonu düşürmek için ECB'nin faiz oranlarını artırması gerekiyor. Fakat bunun sonucu her zaman planlandığı gibi olmuyor. Avusturya'da yıllık enflasyon halen yüzde 5,8 seviyesindeyken, Yunanistan'da yüzde 2,4'e gerileyerek ECB'nin yüzde 2 hedefine daha yakın seyrediyor. Dolayısıyla aynı faiz oranı bazıları için çok düşük, bazıları için ise çok yüksek olabilir. İdeal olarak, tüm AB ülkelerindeki enflasyonun, Euro Bölgesi ortalamasına yakın olması gerekiyor. Enflasyon oranı Euro bölgesi ortalamasından çok fazla sapan ülkeleri ise gelecekte maliyetli bir uyum süreci bekliyor.
Yüksek faiz borçluyu zorlayacak
Sırada borç var. Yüksek faiz oranları, halihazırda yüksek borçlanma oranlarına sahip ülkeleri daha da kötü etkileyecektir. İrlanda, Güney Kıbrıs veya Lüksemburg gibi vergi cennetleri, yüksek kurumsal borçlanma oranlarına sahiptir fakat bu yerel ekonomiyi fazla etkilemez. Ancak Macaristan, İskandinav ülkeleri ve Hollanda gibi özel borçlanmanın yüksek olduğu ülkelerde, tüketim inşaat ve yatırım sektörleri üzerinde engel oluşması muhtemel. Hollanda'da emeklilik varlıklarında son yıllarda yaşanan düşüş sorunu daha da artıracak. İtalya ve Yunanistan hükümetleri, yakında borç ödemeleri için daha fazla fon ayırmak zorunda kalacak.
Demografiyi hesaba katmak gerek
Şimdi demografiye geçelim. Yaşlanmayla mücadele pentatlonumuzdaki uzun mesafe disiplinlerinden biri. Başarılı ülkeler işgücü piyasasındaki potansiyelden tam anlamıyla yararalanabilmek için geçmişte doğum oranlarını sabit tutmuş, ekonomilerini zenginleştirmek için göçmen getirmiş, işçileri 60'lı yaşlarına kadar işlerinde kalmaya teşvik etmiş ve kadınlardan ekonomik açıdan tam anlamıyla yararlanabilmek için erkeklerin kendi paylarına düşen bakım işlerini evde yapmalarını sağlamışlardı. Şu anda ülkelerin neyle karşı karşıya olduklarını ölçütüğümüzde ve emekliliğe yaklaşan 60-64 yaş arasındaki insan sayısından, yakında işgücü piyasasına girecek olan 15-19 yaş arası gençlerin sayısını çıkararak, göç hariç, mevcut işgücündeki net daralmayı hesapladığımızda tablo şu: En alt sırada orta ve doğu Avrupa ülkeleri ile batıda Almanya ve İtalya yer alıyor. İsveç, Fransa veya Danimarka'daki yerli işçilerin sayısı önümüzdeki birkaç yıl içinde bolluğunu koruyacak. AB'nin doğudaki üyeleri arasında yer alan Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Romanya bu ölçümde batıdaki birçok AB ülkesinden daha iyi performans gösteriyor.
Karbonsuzlaştırma maliyeti yüksek
Ekonomik pentatlonumuzdaki bir diğer uzun mesafe yarışı da Avrupa ekonomisinin karbondan arındırılması. Ulaşım ve iklimlendirmenin çevreci hale getirilmesi büyük yatırım gerektirecek ve hane halkları ve hükümetler bu yatırımları finanse etmek için borçlandıkça kısa vadede büyüme artacak. Yenilenebilir enerji üretimine yapılan yatırım da benzer bir etkiye sahip olacak. Ancak şirketlerin yurtiçinde ve yurtdışında rekabetle karşı karşıya kalması karbondan arındırma endüstrisinin işini daha da zorlaştıracak. Yeşil elektrik bol ve ucuz hale gelene kadar maliyetler yüksek kalacak.
Son olarak, tüm ülkeler dünyadaki otokrasilerden ayrışma (decoupling) baskısıyla karşı karşıya kalacak. Kıtayı ekonomik şantaja karşı daha az savunmasız hale getirmek için özellikle AB'nin Çin ile ilişkilerinin dikkatli bir şekilde yeniden ayarlanması gerekecek. Siyasi bir gerilimin ticaretin yavaşlamasına ve Çin'in misillemesine yol açması halinde, kaybedecek olanlar çoğunlukla Almanya ve onun büyük sanayi firmaları, özellikle de Çin'de büyük yan kuruluşları bulunan otomobil üreticileri olacak. Ancak diğer otokrasilerden ithalat yapmak da tedarik zincirleri için riskler taşıyor. The Economist İstihbarat Birimi tarafından otokrasi olarak kabul edilen ülkelerle yapılan toplam ticareti hesaplıyıp, bunu GSYİH'ya böldük. Bu ölçüme göre, bazı küçük AB ülkeleri en kötü performansı gösteriyor. Büyük ülkeler arasında en üst sıralarda yer alan Almanya ve Hollanda bu yarışmaya ortak bir ekip olarak katılıyor çünkü Rotterdam Limanı Almanya için de ithalat rotası görevi görüyor. Fransa ise bu yarışta sonlarda.
Sonuç olarak, Avrupa'nın ekonomik pentatlonunun açık bir kazananı var: Dört altın ve bir gümüşle İrlanda. Bu ülkeyi iki Akdeniz adası, bir başka vergi cenneti ve Danimarka takip ediyor. Küçük olmanın açık avantajları var, ancak Danimarka başkaları tarafından kopyalanabilecek tek ekonomik model. Hırvatistan'ın yarıştaki yüksek konumu demografik sorunlar nedeniyle gölgeleniyor. Büyük ekonomiler arasında en iyisi iki altın ve üç gümüş madalya ile Fransa. Tablonun en altında ise Macaristan var, İtalya’nın durumu sadece biraz daha iyi. Almanya ise daha şanslı diyebiliriz: Enflasyon konusundaki tek altın madalyası, demografi, ve otokrasilerden ayrışma ve karbondan arındırma konusundaki üç bronz madalyasını maskeliyor. Yıllardır güçlü bir ekonomik performans sergileyen Polonya, enflasyon ve demografi dallarında yalnızca bronz madalya alarak listemizin alt sıralarına sürüklendi. Tıpkı Almanya örneğinde olduğu gibi, geçmişte ekonomik ödüller kazanmış olmak, önümüzdeki birkaç yıl içinde kazananın kim olacağı hakkında sağlam bir gösterge olmaktan uzak.