Enflasyona Türk işi çözüm
Macaristan, Fransa, Belçika, Yunanistan, İtalya… AB ülkeleri hükümetleri ile perakendecileri arasında gıda maliyetleri konusunda son 50 yılın en şiddetli mücadelesi yaşanıyor. Bazı ülkeler fiyat kontrolleri başlarken, birçok ülke de kontrol yapılması için hükümetlere çağrıda bulundu.
info@karadenizekonomi.com / 23.05.2023
Enerji fiyatlarının düşmesine karşın gıda maliyetlerinin artması, Avrupa’da hükümetler ile perakendecileri karşı karşıya getirdi. Artan gıda fiyatlarını manşete çeken İngiliz Financial Times gazetesi, Avrupa'nın perakendecileri ile hükümetlerinin gıda maliyetleri konusunda 50 yılın en şiddetli mücadelesine giriştiğini yazdı.
AB istatistik bürosu Eurostat'a göre, Avrupa Birliği'nde gıda fiyatları nisan ayına kadar yüzde 16.6 arttı ve bu, yüzde 8.1'lik manşet enflasyon oranının çok üzerinde bir oran. En büyük artışlardan bazıları, yumurta maliyetinin yüzde 22.7, tam yağlı sütün yüzde 25 ve şekerin yüzde 54.9 artmasıyla temel gıda fiyatlarında yaşandı.
“Düşük enerji fiyatları genel fiyat baskılarını hafifletmesine rağmen, gıda maliyetindeki artış sürmeye devam etti” diye yazan FT, “halkın öfkesini yatıştırmaya çalışan politikacıların giderek daha alışılmadık piyasa müdahalelerine yol açtığı”na işaret etti. Artan fiyatlardan en çok etkilenen ülkeler, Macaristan ve Hırvatistan gibi Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri…
Bu ülkelerde tüketicileri korumak için temel ihtiyaç maddelerinin maliyetini sınırlamak için harekete geçildi. Yunanistan, perakendecilerin gıda ve diğer temel ihtiyaç maddelerindeki kâr marjlarını sınırlayarak fiyatları sınırlamak için alternatif bir yaklaşım benimsedi.
Daha büyük ekonomilerde de taraflar masaya oturdu. Fransa’da çeşitli ürünleri mümkün olan en düşük fiyata sunmak için süpermarketlerle masaya oturuldu. İspanya gıdada katma değer vergisini düşüren birkaç ülkeden biri oldu. İtalya makarna gibi çok sevilen gıda maddelerinin fiyatlarını sınırlamak için baskı yapıyor.
AB’de yaşananları İsveçli ekonomist Lars Jonung, FT’ye şöyle değerlendirdi: "1970'lerden beri Batı dünyasında genel bir modelde fiyat kontrollerimiz olmadı.” Avrupa çapında 46 tüketici kuruluşunu temsil eden Bureau Européen des Unions de Consommateurs'un Genel Direktörü Monique Goyens, "Bazı fiyat artışları haklı olsa da, diğerlerinin işletmelerin fiyatları şişirmek için yaptıkları fırsatçı bahaneler olduğuna dair artan şüpheler var" dedi; hükümetleri "tüketicileri artan fiyatlara karşı korumak için güçlü önlemler almaya" çağırdı.
Belçikalı tüketiciyi koruma kuruluşu Test Achats ile Avusturyalı muadili AK da gıdaların "fiyat düzenlemesi" için çağrıda bulundu. Perakendeciler ise suçlunun kendilerinin olmadığını öne sürüyorlar.
FT’nin görüştüğü ünlü süpermarketler Lidl, Spar, Auchan ile Macar supermarket zinciri Kodály Delikatessen, belirli ürünlerin toptan satış fiyatının üst sınır perakende fiyatından daha yüksek olduğunu söylüyor. Delikatessen "Yönetmelik bizi zararına satmaya zorluyor" diye kendilerini savunurken; uluslararası bir perakendecinin bir temsilcisi, "Şeker satın alıyorsanız, kilo başına 1.35 euro ödüyorsunuz ve onu 0.85 Euro’ya satmanız gerekiyor" dedi.
“Tedbirler, temel ihtiyaç maddelerinin maliyetini sınırlamada başarılı olsa da, ekonomistler bunların yüksek gıda fiyatları için kötü bir çözüm olduğunu düşünüyor” diye yazan İngiliz gazetesi yorum haberini şöyle devam etti: “Bir Dünya Bankası raporu, Avrupa hükümetlerini, yaşam maliyeti krizinden muzdarip olanları desteklemek için daha ‘hedefli politika müdahaleleri ve sosyal güvenlik ağları’ sağlamaya çağırdı. Macaristan merkez bankası başkanı György Matolcsy, aralık ayında bir meclis oturumunda yaptığı konuşmada ‘Bu savaşı eski aletlerle kazanamazsın.
Fiyat tavanları ve benzeri tüm fikirlerin zaten sosyalizm sırasında etkisiz olduğu ortaya çıktı’ demişti. ING Bank'ta analist olan Péter Virovácz’a göre de bir tür sütü sınırlayabilirsiniz, ancak enflasyon sepeti düzinelerce tür içeriyor.”