Garanti BBVA Genel Müdürü Akten: KOBİ’lerin batık kredi girişlerindeki payı yüzde 20’ye çıktı
Bankacılık sektöründen gelen risk yönetimi gözlemleri, KOBİ segmentinde zorlu bir süreç yaşandığını ortaya koydu.
info@karadenizekonomi.com / 9.12.2025
Açıklanan verilere göre, bankaların toplam NPL girişleri içerisindeki KOBİ’lerden gelen pay, normal zamanlarda yüzde 12- 13 seviyelerinde seyrederken, son dönemde yaşanan bilançolardaki kötüleşme nedeniyle yüzde 18-20 aralığına yükseldi.
KOBİ tarafında ve küçük ticari işletmelerde bilançoların kötüleşmesi sebebiyle sorunlu kredi girişlerinde (Tahsili gecikmiş alacak- NPL) belirgin bir hareketlenme görülüyor. Bu artış, yeni oluşan sorunlu kredilerin neredeyse beşte birinin KOBİ’lerden kaynaklandığını gösteriyor. Bu durum, yüksek faiz oranları, artan maliyetler ve finansmana erişim zorluklarının küçük işletmelerin ödeme kabiliyetini ciddi şekilde baskı altına aldığına işaret ediyor.
Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bankanın toplam NPL girişleri içerisindeki KOBİ’lerden gelen payın, normal zamanda yüzde 12-13 iken şu anda yüzde 18-20 seviyesine çıktığını açıkladı. “Geçen sene kredi kartı ve ihtiyaç kredisinde NPL’de bir miktar hareketlenme gözlemledik” diyen Akten, “Şu anda da KOBİ tarafında ve küçük ticarette, bilançoların biraz kötüleşmesi sebebiyle NPL’de bir hareketlenme gözlemliyoruz” diye devam etti. Her KOBİ’ye ayrı bakmak gerektiğini, aynı sektörde bile durumun farklılaştığını söyleyen Akten, “Mevduat rasyonlarının rahatlamasıyla politika faizine yakın TL mevduat ve kredi faizleri oluşacak. Bu durum bilançolar ve KOBİ’ler için daha sağlıklı olacak” dedi.
“Banka, ‘KOBİ’lere kredi vermiyor’ demek doğru değil”
Reel sektörün finansmana erişim konusundaki şikayetlerine de değinen Akten, “Üç ana kalem var, bunlardan biri maliyet. Ancak bu durum ‘banka kredi vermiyor’ veya ‘banka düşük faizle kredi vermiyor’ yorumunu doğrulamıyor. KOBİ kredilerini Merkez Bankası ayrı değerlendirdi. KOBİ tarafındaki büyüme daha yüksek. Ancak bankalar için bu büyüme limitini doldurmak kolay değil. Biz KOBİ’lere kredi vermek istiyoruz. Ancak ilgili KOBİ’nin sermayesi var mı, verilen krediyi ödeyebilir mi gibi değerlendirmeleri yapıyoruz. Kredi değerlendirmesinin bir boyutu faiz. Yüksek faiz, yüksek taksit demek ve KOBİ bunu ödeyebilecek mi sorusu gündeme geliyor” açıklamasını yaptı.
“Faiz indirimi mevduata yansımıyor”
Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, Merkez Bankası politika faizinin yüzde 39.5 olmasına rağmen, TL mevduat rasyoları ve yüksek rekabet nedeniyle mevduat faizlerinin yüzde 41-42 seviyelerinde seyrettiğini belirterek, “Gerçek faizin yüzde 39.5 olmadığını görüyoruz” dedi. Bunun nedenini TL mevduat rasyosu gibi Merkez Bankası’nın kontrol mekanizmasına bağlayan Akten, faiz indirim sürecinde bir sıkıntı görmediklerini ancak mevduat maliyeti baskısı nedeniyle bankaların kredi faizlerinin aynı hızda düşüremediğini söyledi. Kredi büyümesinin, para arzını artırarak enflasyona yol açmaması için kredi rasyoları ile kontrol edildiğini belirten Akten, yıllık TL kredi büyümesinin yüzde 40’a ulaştığını ve enflasyonun üzerinde seyrettiğini ancak bu sınırlamaların sağlıklı bir uygulama olduğunu kaydetti. Faiz düşüşüyle ilgili beklentilerinin 100 baz puan seviyesinde olduğunu da aktaran Akten, “150 baz puan olma ihtimali de bulunuyor, ancak yüzde 80 ihtimalle 100 baz puan gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Tepe noktasından bu yana yaklaşık 600–650 baz puan faiz indirimi oldu. Bunun mevduat faizine yansıması ise sadece 350 baz puan seviyesinde kaldı. Merkez Bankası faiz indirirken mevduat faizlerinin aynı hızda gerilememesi, bizim açımızdan maliyet baskısı yaratıyor. Mevduat faizleri yeterince düşmeyince kredi faizlerini de aynı oranda indiremiyoruz” dedi.
“Sıkı para politikası göründüğünden daha sıkı”
Sıkı para politikasının göründüğünden daha sıkı olduğunu dile getiren Akten, şöyle devam etti: “Enflasyonun kısa sürede çözülemeyecek bir konu olduğunu görüyoruz. Kısa vadede memnuniyet yaratmasa da bu sürecin uzun vadede hem biz bankacılar hem müşterilerimiz için olumlu sonuç vereceğine inanıyoruz. Bu süreç kârımızı etkilese de uzun vadeli faydası daha yüksek olacak. Enflasyonda sene sonu tahminleri düşük seyretse de ocak ve şubat aylarında enflasyon biraz daha yüksek olabiliyor. Bizim beklentimiz daha muhafazakâr, sene sonunda enflasyonun yüzde 25 civarında olacağını öngörüyoruz. Faiz tahminimiz yüzde 32. Enflasyonu tetikleyen faktörler arasında sektörlerde yapılan zamlar, kira artışları, eğitim zamları ve geriden gelen etkiler yer alıyor. Faiz alan kesimde mutlaka harcama gerçekleşiyor. Yastık altındaki altının değeri enflasyonun çok üzerinde arttı ve bunun servet etkisi var.” Enflasyonun en önemli kalemlerini gıda, kira ve diğer giderler olarak aktaran Mahmut Akten, “Pazardaki fiyatlar, market fiyatları ve benzeri veriler değerlendirildiğinde, ölçülen enflasyon bu gruplar tarafından tek başına tetiklenmiyor. Lüks segmentte fiyatlar Avrupa standartlarına yaklaşıyor; talep sınırlı ve arz-talep dengesine bağlı. Serbest piyasa mekanizması gereği, talep varsa üretici fiyatı artırabiliyor. Özellikle düşük gelir gruplarında farklı sepet yapıları nedeniyle, gıda harcamalarının ağırlığının daha fazla olmasıyla, ortalama enflasyon daha yüksek çıkabiliyor” dedi.
“KKM’den kalanlar yüzde 90 dolara döndü”
İki ay önce gümüş ve altına çok ciddi bir talep olduğunu, TL’den gümüş ve altına çıkış olduğunda TL mevduatının yeterince büyümediğini ifade eden Akten, KKM’nin sonlanmasının ise TL mevduat rasyolarına katkı sağlamadığını belirtti. Akten, “Önceki KKM dönüşlerinde yüzde 60-70 TL’ye dönülürken, son kalanlar yüzde 80-90 oranında dolara döndü” dedi. TL mevduat rasyolarına katkının sınırlı olduğunu söyleyen Akten, şöyle devam etti: “Bir aydan diğer aya kur hareketi olduğunda döviz mevduatının TL karşılığı da rasyoya yansıyor. Fon, hisse ve kriptoya zaman zaman talep olduğu için TL mevduat rasyolarındaki büyüme etkileniyor. Toplam rakama baktığımızda geldiğimiz seviyeler oldukça iyi. Beklentimiz ve görmek istediğimiz, rasyolardaki 0.3 büyümenin biraz fazla gelmiş olması, özellikle KKM’nin sona ermesi sonrası bunun aşağı gelmesinin iyi olacağını düşünüyoruz.”
“Canımızı yaksa da yüksek faiz ihtiyaç duyduğumuz politika”
Büyüme rakamlarını da yorumlayan Garanti BBVA Genel Müdürü Akten, “Rezervlerimizin çok güçlü olduğunu görüyoruz ancak enflasyon hâlâ karşımızda duruyor. Büyüme rakamlarında yüzde 3.7’lik kötü olmayan bir oran gördük. Son 2-3 ayda yatırımlardaki artışın belirginleştiğini, özellikle inşaat başta olmak üzere yatırımların yüksek seyrettiğini gözlemliyoruz. Türkiye ekonomisinin gerçekten çok güçlü bir ekonomi olduğunu her zaman söylüyoruz, bunu özellikle yabancı yatırımcılara sıkça vurguluyoruz. Buna rağmen, yüksek reel faiz ortamında bu faiz seviyelerinden etkilenmemizin boyutunun bu kadarla sınırlı kaldığını düşünüyoruz. Bizim için yumuşak iniş seviyesi 3.5-4 bandı. Faiz aşağı geldiğinde ve risklerin azaldığı bir ortamda daha hızlı yükselebilecek bir ekonomi dinamiğimiz var. Büyümede daha yüksek seviyeler, ekonominin aşırı ısınması anlamına geleceği için dezenflasyon sürecine engel oluşturabilir. Yüksek faiz politikası hepimizin canını yaksa da ihtiyaç duyduğumuz bir politika olarak kalıyor. Politika faizi şu anda 39.5 seviyesinde, ancak bankalar olarak bu 39.5’in reel etkisini üç ay sonra hissedeceğimizi biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Seksi olmayan işlerde öne çıkıyoruz”
Türkiye’nin ekonomik dinamiklerinin çok güçlü olduğunu söyleyen Mahmut Akten, şunları söyledi: “Savunma sanayii sektörü öne çıkıyor. Turizm sektöründe her şeye rağmen kötü bir tablo yok. Türkiye’de yaklaşık 6 milyon KOBİ müşteri bulunuyor. KOBİ’lerimiz çok güçlü ve bazı sektörlerde dünyada lider konumdayız, özellikle çok ‘seksi olmayan’ işlerde öne çıkıyoruz. Kimya alanlarında ciddi bir başarı görüyoruz, ağır sanayi ve otomotiv sektöründe de güçlü bir pozisyonumuz var. Çin’den yatırımcılar Türkiye’ye ciddi yatırım kararları almış durumda. Türkiye, jeopolitik olarak da yatırım için çok cazip bir konumda. Dünyada 500’den fazla Türk sektörü var. Bu potansiyeli düşündüğümüzde, biraz ivme kazandırırsak ekonomik büyüme hızlı olur ancak enflasyonun aşağı çekilmesi kritik. Uzun vadede potansiyel büyüme beklentimiz 4-4.5 seviyelerinde.”
“Kartı kullanımı hızlı büyüdü”
Kredi kartlarının hızlı büyümeye devam ettiğini kaydeden Mahmut Akten, şunları söyledi: “En çok büyüyen ürün kredi kartı. Dijital ekonomiye geçiş büyük oranda tamamlandı, 200 TL’nin üzerinde banknot bulunmadığı için ödemeler kredi kartıyla yapılıyor. Kredi kartı harcamaları daha fazla yansıyor, harcamalar ortalama 27 gün bedava fonlanıyor. Bu sayede kredi kartı kullanıcıları peşin nakit ödeme ile yaklaşık yüzde 3 kazanım sağlıyor. Özellikle yüksek gelir grupları yoğun kullanıyor. Kredi kartlarında faizli kısım yüzde 30-35 civarında. Tahminimiz, kullanıcıların 3’te 2’si zamanında ödemesini gerçekleştiriyor.”
Çok Okunanlar
Fındık Fiyatları
Son Güncelleme : 2025-12-09 13:56
| Şehir | Levant |
|---|---|
| TMO | 200 TL |
| GİRESUN | 283,00 TL |
| ORDU | 283,50 TL |
| DÜZCE | 283,50 TL |


