-Sayın Akçay, sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım istedik. İsmail Akçay kimdir?

1952 yılında Gümüşhane’de dünyaya geldim.  Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. İnşaat sektöründe başlayan ticari hayatıma iletişim hizmetleri alanında devam etmekteyim. 6 dönemdir de Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odası başkanı olarak görev yapmaktayım. Ayrıca, çeşitli kurum ve komisyonlarda da üstlendiğim görevlerim var. TOBTİM  Yönetim Kurulu üyeliğinin yanı sıra Türkiye, İran, Pakistan’ın kurucu üyesi olduğu, Azerbaycan, Afganistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’ın üye statüsünde yer aldığı EİT-TSO Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Sanayi Odaları Milli Komitesi’nde de çalışmalar yapmaktayım.

-Başkanı olduğunuz Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odası’nın tarihsel süreci hakkında neler söylersiniz?

İlimiz, tarihi İpek Yolu üzerinde yer almasından dolayı yıllarca ticaret merkezi olarak bu tarihi yolu kullanan tüccar ve esnaflara ev sahipliği yapmıştır. Cumhuriyet döneminde alınan kalkınma planı kararlarıyla gelişme sürecine giren şehir ekonomisinde sanayi ve ticaret hayatının canlanması, bilinçli ve sistematik gelişmelerin ülke geneline yayılabilmesi amacıyla başlatılan çalışmalar sonucunda 1927 yılında Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odası kurulmuştur.

-Odanızın bugün geldiği noktayı nasıl anlatırsınız?

Yıllar içerisinde Gümüşhane deki imalat sanayindeki ve tarımsal faaliyetlerdeki artışın sonucu olarak odamızın da günün şartlarında vermiş olduğu çabalar neticesinde 2000 yılında şehrimize bir Organize Sanayi Bölgesi kazandırılmıştır.7 meslek komitesinde 735 üyesi ve 5 personeli ile Gümüşhane ekonomisine hizmet etmekteyiz. Kurulduğu günden bu yana, Gümüşhane ekonomisinin sağlıklı ve emin adımlarla gelişmesi için çalışmalarını aralıksız sürdüren Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odası, tüccar ve sanayicisinin, büyük özveri örneği göstererek yaptırdıkları modern binasında uzman, deneyimli ve özverili personeliyle tüm üyelerine en üstün çaba ve gayret ile hizmet vermektedir.

-Günümüzde Gümüşhane ekonomisi nasıl şekilleniyor?

Kent ekonomisi tarım, hayvancılık turizm ve ticaret ile dönen bir ilde yaşıyoruz. Büyük ölçekli yatırımlara sahip değiliz. O nedenle önceliğimiz coğrafi yapı, iklim ve iş gücü bakımından altyapımızın olduğu tarım ve hayvancılık üzerinde yoğunlaşmıştır.

-Gelinen noktayı yeterli buluyor musunuz?

Tabi ki yeterli değil. Ülke ekonomisinin genel sıkıntıları buraya da yansıyor.  Geneli ve yereli yönetenlerin kentte tarım ve hayvancılığa daha gerçekçi katkılar ve destekler sunmasını bekliyoruz.

-Turizmden de beklentileriniz olduğunu biliyoruz. Turizm sektörü konusunda neler söylersiniz?

Tarihi doğal güzellik ve zenginlikleri bakımından da değerlendirilebilir turizm destinasyonları bakımından da önemli kazanımlarımız var. Başta sayın valimiz, belediye başkanlarımız ve milletvekillerimiz çok önemli çaba içindeler. Bu itibarla, turizmden hakettiğimiz kadar pay almak ve yeni destinasyon alanlarıyla bu payı daha da artırmak istiyoruz.

-Bahsettiğiniz kazanımlar nelerdir?

Turizme daha çok yatırım yapılmalı. Bunun için gerekli avantajlara sahibiz. Özellikle Kürtün ilçemizde Avrupa’nın en uzun ladin ve köknar ağaçları ki 63 buçuk metre uzunluğunda olan bu anıt ağaçlar koruma altına alınmıştır. Örümcek ormanları görülmeye değer bir doğa harikasıdır. Harşit Vadisi’nde yer alan Karaca Mağarası sarkıt ve dikitleriyle ününü yurtdışına duyurmayı başarmıştır. Karayolundan yüksekliği 240 metreye ulaşan Torul’daki cam seyir terası da yine önemli bir turizm destinasyon alanıdır. Cumhuriyetten önce kentte üç ayrı medeniyet, kültür ve inançta yaşayan insanlarıyla hoşgörünün başkenti olan tarihi Süleymaniye Mahallesi ve Osmanlı döneminde burada basılan Canik akçelerinin bulunduğu Canca Kalesi de kente gelenler için adeta birer cazibe merkezidir. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) dönem başkanlığının Gümüşhane’de olması da avantaj sağlamıştır. DOKA’dan önemli oranda yararlanıp projeler üretiyor ve ilimize kaynak aktarılmasını sağlıyoruz.

-Gümüşhane deyince akla ne gelmeli? En değerli markanız nedir?

Son yıllarda yöresel ürünlerle Gümüşhane ticaretine ivme kazandıran marka değeri oluşturan ürünlerimiz de var. Geçmişten geleceğe yöresel kültür ve zenginliklerimizi taşıyan üreticilerimize teşekkür ediyorum. Gümüşhane pestili ve kömesi ilin tanıtımında en önemli marka ve değerdir bizim için.

-Kentte köme ve pestil işiyle uğraşan kaç işletme var?

Tarım Bakanlığı’ndan ruhsatlı 28 işletme faaliyet gösteriyor. İlin ekonomisine ve turizmin gelişimine önemli katkılar sağlıyorlar. Adeta bir turizm elçisi gibiler. Gümüşhane dut pestili, ihracatı yapılan bir üründür.

-Konu ihracata gelince ilin geçen yıllara oranla ihracat rakamlarında hissedilir bir artış yaptığını gözlemliyoruz. Bu değişim hangi sektör de oldu?

İhracatımız tamamen madenciliğe bağlı olarak arttı. Burası Cumhuriyet öncesinde de bir madenci kasabasıdır. Bugün geline noktada cumhuriyetin ilk yıllarında bitme noktasına gelen sektör bugün üç ayrı madencilik firmasının işlettiği yataklarla kente istihdam anlamında önemli katkılar sağlıyor. Gümüştaş Madencilik, Yıldız Bakır AŞ. ve Koza Altın Madencilik, Gümüşhane’nin yer altı zenginliklerinin gün yüzüne çıkartılmasında büyük pay sahibidir.

-Yataklar burada ama merkezler çok uzaklarda galiba?

O konuda çalışmalar ve tartışmalar devam ediyor. Bir ilde üretilen ve ihraç edilen her türlü ürün o ilin kayıtlarında olmalı. Hükümetten bu yönde bir talebimiz oldu. Ama ortada yasal bir mevzuat yok. Şu anda bu üç maden şirketinden sadece Gümüştaş’ın buraya taşınmasını sağladık. Diğer iki firmadan da bu yaklaşımı bekliyoruz. Çünkü bu ürün burada üretilip buradan ihraç ediliyorsa bu ilin kayıtlarında olması gerekir. Türkiye sanayi envanterinin sağlıklı şekillenmesi açısından da bu böyle olmalıdır. Hangi il ülke ekonomisine ne kadar katkı sunuyor? Hangi il merkezi hükümetten ne kadar destek alıyor ve ülkeye ne kadar destek veriyor? Sorusunun karşılığını sağlıklı bir şekilde alabilmek için ürünün üretildiği ve ihraç edildiği yerdeki kayıtlar esas alınmalıdır. İşte Gümüştaş Maden A.Ş. için girişimlerde bulunarak bunu yaptık. Sağ olsunlar kırmadılar ve iyi de yaptılar ki Gümüşhane ihracatta beklemediği ama olması gereken rakamlara ulaştı.

-Çıkış yolu ve daha iyi bir Gümüşhane için beklenen projeler hakkında bilgi verir misiniz?

Kısa vadede kolay işler değil ama orta vadede beklentilerimiz var. Tabi ki 2008 yılında kurulan üniversitenin eğitim ve kültür açısından olduğu kadar sosyal hayat ve ekonomiye de 19 bin öğrenci ile ciddi katkılar sağlıyor. Her geçen gün değerini artıran bir eğitim kurumu haline gelen Gümüşhane Üniversitesi, 650 akademik ve 500 idari personel ile gelişimini hızla sürdürüyor. Yeterli mi? diye sorarsanız elbette değil. Hedefimiz Gümüşhane’yi bir kampüs kente dönüştürmek. Gümüşhane eğitim iklimi bakımından ayrıcalıklı bir ildir. Bizimle aynı konumda olan üniversiteler arasında 5. sıradayız ki bu da üniversitemizin kalitesini gösteriyor.

-Gümüşhane’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Geleceği olan Gümüşhane’yi huzur ve güvenlik kaygısının yaşanmadığı, insanların birbirine güvendiği bir il olarak daha ileriye taşıyacağımıza inanıyorum. Bu saydıklarım sermaye için de avantajdır. Zira siz de çok iyi biliyorsunuz sermaye ürkek gemi gibidir. Fırtınalı limanlara hiç uğramaz. Yatırımcılar için her yönüyle cazip bir ilde yaşıyoruz. Zigana Tüneli’nin açılması ile 45 dakikada hava ve deniz limanına ulaşacağız. Birden çok havalimanımız olacak. Yapımı devam eden Gümüşhane Havalimanı’nın yanı sıra Zigana Tüneli’nin devreye girmesi ile Trabzon ile etkileşimimiz daha da artacak. Altyapı sorunu olmayan ve yüzde 60 hibe ile verdiğimiz Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arsalara yatırımcı bekliyoruz. Kısacası, Gümüşhane’yi bir cazibe merkezi olarak görüyorum.

-Teşekkür ediyoruz