İhracatta Büyük Risk: Mevzuata Uymayan Ürünler Geri Dönüyor!
Türkiye’de gıda sektörü, hem iç pazarda hem de uluslararası ticarette sıkı denetimlerden geçerken, işletmelerin mevzuata tam uyum sağlaması büyük önem taşıyor.
info@karadenizekonomi.com / 17.03.2025

Kodeksper Eğitim Danışmanlık Kurucusu Gıda Mühendisi Beyza Baş, sektörde 17 yıllık deneyimiyle gıda güvenliği, etiketleme standartları, ithalat ve ihracatta dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Gıda işletmelerinin 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu başta olmak üzere Türk Gıda Kodeksi ve diğer düzenlemelere tam uyum sağlaması gerektiğini vurgulayan Baş, aksi takdirde işletmelerin hem hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğini hem de ihracat pazarlarında ciddi ekonomik kayıplara uğrayabileceğini belirtti.
Gıda Mevzuatında Uyum Şart
Gıda işletmecileri için en temel yasal çerçevenin 5996 sayılı kanun olduğunu belirten Baş, bu kanunun yanında birçok yatay ve dikey mevzuatın da bulunduğunu söyledi. Etiketleme yönetmeliği, mikrobiyolojik kriterler yönetmeliği ve gıda katkı maddeleri mevzuatı, işletmelerin uymak zorunda olduğu düzenlemeler arasında yer alıyor. Baş, özellikle etiketleme yönetmeliğinin tüketicinin doğru bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade ederek şu bilgileri paylaştı:
“Gıda etiketlerinde yer alması zorunlu bilgiler arasında ürünün adı, içindekiler listesi, alerjen bildirimi, net miktar, gıda işletmecisi bilgisi ve menşei ülke gibi temel unsurlar bulunuyor. Bunun yanında, hazır ambalajlı gıdalarda enerji ve besin öğesi değerlerinin de mutlaka belirtilmesi gerekiyor. Eksik veya hatalı etiketlemeler, tüketiciyi yanıltmanın yanı sıra, işletmelere de ciddi idari yaptırımlar getirebilir.”Baş, alerjen bildirimi konusunda da dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, glüten, süt, yumurta, balıkçılık ürünleri, kabuklular, hardal ve susam gibi alerjen bileşenlerin ürün etiketlerinde belirgin bir şekilde vurgulanması gerektiğini ifade etti.
Katkı Maddeleri Konusunda Yanlış Algı
Gıda katkı maddeleri konusunda kamuoyunda yanlış bir algının oluştuğunu belirten Baş, mevzuata uygun kullanılan katkı maddelerinin insan sağlığı açısından risk teşkil etmediğini vurguladı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yürütülen bilimsel çalışmalar sonucunda katkı maddelerinin güvenli kullanım seviyelerinin belirlendiğini ifade eden Baş, şu değerlendirmede bulundu:
“Katkı maddeleri ile ilgili toksikoloji çalışmaları uzun yıllar süren testlerle yürütülüyor. Günlük alınabilecek güvenli dozlar hesaplanarak bu miktarın onda biri mevzuata limit olarak yansıtılıyor. Yani bir gıda işletmecisi mevzuata uygun üretim yapıyorsa, katkı maddelerinin sağlığa zararlı bir etkisi bulunmuyor. Ancak burada önemli olan, her işletmenin yasal düzenlemelere uygun hareket etmesi ve denetimlerin sıkı bir şekilde yürütülmesidir.”
İthalat ve İhracatta Uyum Hayati Önem Taşıyor
Gıda ürünlerinin ithalatında, Türkiye’de yürürlükte olan tüm mevzuatlara tam uyum sağlanmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Baş, özellikle ithal edilen ürünlerin Türkçe etiket taşıması gerektiğini hatırlattı.İhracat konusunda ise işletmelerin sadece Türkiye mevzuatına değil, hedef ülkenin yasal düzenlemelerine de tam uyum sağlaması gerektiğini belirten Baş, Avrupa Birliği’ne ihraç edilen gıda ürünlerinde yaşanan sıkıntıları örnek göstererek şu uyarıyı yaptı:“Geçtiğimiz aylarda Avrupa Birliği’ne ihraç edilen bir fındık ürününde tenuazonik asit isimli bir mikotoksin tespit edildi. Bu madde, Türkiye mevzuatında henüz zorunlu analiz kapsamında olmasa da, Avrupa Birliği’nde denetime tabi. Ürün, mevzuata uygun olmadığı için geri çevrildi ve ihracatçı büyük bir ekonomik kayba uğradı. İşletmelerin bu tarz zararlarla karşılaşmamak adına, hedef ülkenin yasal gerekliliklerini önceden araştırarak analizlerini yaptırması kritik önem taşıyor.”Baş, ihraç edilecek gıdaların ambalajlama süreçlerinde de hedef pazarın kriterlerine uygun hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, ihraç edilen ürünlerin yalnızca içeriğiyle değil, etiketleme ve ambalaj malzemeleriyle de ilgili yasal düzenlemelere uyum sağlaması gerektiğini belirtti.
Organik Ürünlerde Sertifikasyon Şart
Organik gıda üretiminin sadece doğal yöntemlerle üretim anlamına gelmediğini belirten Baş, organik tarım metoduyla üretilen gıdaların mutlaka sertifikalandırılması gerektiğini söyledi.Gıda güvenliğinin sağlanmasında kritik kontrol noktalarının belirlenmesi için HACCP (Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları) sisteminin zorunlu olduğunu hatırlatan Baş, bu sistemin işletmeler için sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda tüketici güvenliği açısından bir gereklilik olduğunu vurguladı.
Çok Okunanlar






