1996 yılı ve sonrasında doğan nesli tanımlayan Z jenerasyonu üzerinde yapılan araştırmalara göre, tüm dünyada tüketim, iletişim ve ilişki yönetiminde köklü değişimlere yol açıyor. Yapılan araştırmalarda bu neslin temel özellikleri değer odaklı olmaları. Bir şirketin misyonu, amacı, toplumda yarattığı değer başlıca seçim kriterleri oluyor. Z jenerasyonunun lüks anlayışı da oldukça farklı. ‘Lüks’ segmentinde diye bir ürünü, markayı taşımayı değil, onları farklı kılacak, gerçekten eşsiz bir ürünü ya da hizmeti tercih ediyorlar.

‘’Alışveriş alışkanlıkları çok kanallı’’

Z jenerasyonunun alışveriş alışkanlıkları da diğer nesillere göre çok farklı. Diğer nesiller alışkın oldukları birkaç sabit kanala yönelirken, bu nesil ‘pop-up’ butikler ya da Instagram’dan alışveriş yapıyor ama aynı zamanda mağazaları ve özel butikleri de ziyaret ediyor. Yani çevrimiçi ve çevrimdışı kanalları çapraz bir şekilde kullanıyor. Örneğin, Z jenerasyonu içerisinde market alışverişini geleneksel market ve manavlardan yapmayanların oranı yüzde 35. Sadece online çalışan marketlerin sayısı da buna bağlı olarak artıyor.

‘’Tüketicileri üç kategoriye ayrılıyor’’

Z kuşağı tüketicilerinin üç temel kategoriye ayrıldıkları belirtiliyor. Bunlar;

Fiyat odaklılar: Bir ürün ya da hizmete ne kadar para ayırdıkları konusunda hassas olanlar.
Kalite odaklılar: En yüksek kalitede ve ihtiyaçlarına tam olarak yanıt verecek ürün almak isteyen, bunun için para harcamaktan çekinmeyenler.
İmaj odaklılar: Kendilerini yansıtan ürün ve hizmetlerin peşinde olanlar. Bu grup içerisinde dış görünüşlerini önemseyen ve bu nedenle alışveriş yapanlar olduğu kadar kimliklerini eşsiz bir şekilde ortaya koymak ve satın alma tercihleri ile bunu görünür kılmak isteyenler de var.
Z jenerasyonu pazar dinamiklerini yeniden şekillendiriyor.