Tarımda düzenleme “torba”yla geliyor
Gıda ve tarımda bir dizi yeni düzenleme içeren torba kanun başlığı görüşe açıldı. Taslakta tütün ve alkolle ilgili kısıtlama ve cezaların yanı sıra tohum, şeker pancarı, GDO, hayvan hastalıkları ve yaylalarla ilgili de hükümler yer alıyor.
info@karadenizekonomi.com / 5.12.2024
Tarım ve gıda ile ilgili bir dizi yasal düzenleme yapılacak. Bu amaçla hazırlanan torba kanun taslağı görüşe açıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı” hakkında kurumlardan görüş bildirmelerini istedi. Ticaret Bakanlığı ise bakanlık görüşü oluşturmak üzere ihracatçı birliklerinden yazı ile torba kanun taslağı hakkında görüş ve değerlendirme istedi.
Toplam 46 maddeden oluşan torba kanun taslağı tütün ve tütün mamulleri, alkol, tohum, şeker pancarı, GDO, hayvan hastalıkları, yayla, Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili önemli düzenlemeler öngörüyor.
Taslağın büyük bölümü alkol ve tütün ile ilgili düzenlemeleri içeriyor. Tütün, tütün mamulleri, alkol ve alkollü içki piyasasının düzenlenmesi, piyasa güvenliğinin sağlanması, kayıt dışı alkol ve alkollü içki faaliyetlerinin önlenebilmesi, etil alkol ve alkollü içki piyasasının daha etkin izlenmesi, Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi ve Bağımlılıkla Mücadele Eylem planı kapsamında insan sağlığını esas alarak, tütün mamullerini taklit eder tarzda tüketilen ürünlerin çeşitli şekillerde tüketiminden kaynaklanan kamusal ve toplumsal her türlü zararlı etkilerini önlemeye yönelik tedbirlerin alınması için ilgili kanunlarda gerekli düzenlemelerin yapılması amaçlanıyor.
İÇKİ ÜRETİMİ, İTHALAT VE STOKLAR ELEKTRONİK ORTAMDA TAKİP EDİLECEK
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 4. Maddesine eklenen iki yeni fıkra ile Tarım ve Orman Bakanlığı, piyasa güvenliğini sağlamak amacıyla alkol ve alkollü içki üretim tesislerindeki üretim miktarları ile üretici ve ithalatçıların depolarındaki stok hareketlerinin tespitine, verilerin elektronik ortamda Bakanlık veri merkezine aktarılmasını sağlayacak sistemlerin kurulmasına ve işletilmesine, alkol ve alkollü içki ticaretinin Bakanlık tarafından sağlanacak elektronik sistem üzerinden yürütülmesine, ürün sevkiyatının elektronik ortamda takibine, üretilen veya ithal edilecek alkollerin piyasaya arzından önce birim ambalajlarına veya dökme olarak sevk edildiği araçlara veya kaplara bandrol, pul, barkod, kare kod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaret uygulanmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, tüm bu hususlara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olacak.
ELEKTRONİK SİSTEM KURALLARINA UYMAYANLARA 10 MİLYON LİRA CEZA
Bakanlık tarafından alkol ve alkollü içki tesislerinde kullanma zorunluluğu getirilen sistemleri kurmayanlara, sistem kapsamında uygulanan mühürleri bozanlara, sisteme fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek iletilmesi gereken verinin iletilmesini önleyenlere veya bunları gerçeğe uygun olmayan şekilde iletenlere, alkol ve alkollü içki ticaretini Bakanlık tarafından sağlanacak elektronik sistem üzerinden yürütmeyenlere 10 milyon lira idari para cezası verilecek. Aykırı fiilin ilk fiilin işlenmesinden sonraki 5 yıl içinde tekrarlanması halinde üretim ve ithalat faaliyetlerine ilişkin belgeler iptal edilecek.
BAKANLIK İZNİ OLMADAN EVDE RAKI ÜRETİLEMEYECEK
Kanun taslağına göre, distile alkollü içkiler(rakı, viski, vodka, likör) şahsi tüketim amacıyla da olsa Tarım ve Orman Bakanlığından izin almadan üretilemeyecek. Ticari amaç olmaksızın, kendi ürettiği arpa, üzüm gibi ürünleri kullanarak şahsi tüketimi için 350 litreyi aşmayan bira, şarap gibi fermente alkollü içki imal edenler haricinde, Tarım ve Orman Bakanlığından tesis kurma ve faaliyet izni almadan; alkollü içki üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenlerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5 bin günden 10 bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılması öngörülüyor.
Bu düzenleme ile sadece fermente içkiler istisna kapsamında tutulmuş olmasına rağmen yargı makamlarınca distile alkollü içki üretenlerin de bu kapsamda değerlendirildiği görülmektedir. Oysa kişisel tüketim amacı ile de olsa distille alkollü içki olarak ifade edilen rakı, viski, vodka, likör gibi yüksek alkollü içkilerin üretimi yasaktır. Yapılacak düzenleme ile üretimin fabrika, tesis ve imalathane kurma şartına bağlı olarak algılanması giderilmeye çalışılacak.
İÇKİ FİRMALARINA SPONSOR VE TANITIM YASAĞI
Mevcut yasada “Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.” hükmü yer alıyor. Yeni kanun taslağında bu konuda daha sert kısıtlamalar getirilmesi öngörülüyor. Torba kanun taslağında bu konudaki düzenleme şöyle: “Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe veya her tür mecrada yapılacak yayın ve paylaşımlara ticaret unvanları ile ürünlerinin marka, amblem, logo, alamet ya da işaretleri ile bunları çağrıştıran diğer isim, alamet veya işaretleri kullanarak destek olamazlar. Alkollü içkilerin veya alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayan firmaların isim, marka, logo, amblem veya alametlerini çağrıştıracak şekilde isim, sözcük, şekil, resim ve harfler ile her türlü alametler, iş yerlerinin içinde, dışında, vitrinlerinde, satış ünitelerinde ve hiçbir etkinlik alanında bulundurulamaz.”
TÜTÜN İTHALATI VE İHRACATINDA TARIM BAKANLIĞI’NDAN ÖN İZİN ALINACAK
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Yasası’nın 6.maddesinde yapılması öngörülen düzenleme ile tütün mamulü üreticileri ile tütün işleme tesisi bulunanlar tarafından dâhilde işleme rejimi, hariçte işleme rejimi ve gümrük kontrolü altında işleme rejimi kapsamında yapılacak ithalat ve ihracatlarda, Ticaret Bakanlığından izin alınmadan önce Tarım ve Orman Bakanlığından ön izin alınması zorunluluğu getiriliyor.
Aynı düzenleme ile tütün işleme tesisi bulunanlar tarafından yapılan şark tipi tütün ithalatı dışında, şark tipi tütünler ile tütün tozunun ithalatı yasaklanıyor.
Bu düzenleme ile şark tipi tütün üreticilerinin korunması ve Türkiye’nin bu konudaki avantajının korunması hedefleniyor.
Kanun taslağı, yerli tütün kullanım oranı ile ilgili düzenlemeyi de kapsıyor. Buna göre, “Tütün mamulü üreticilerinin, bir takvim yılı içinde yurt içi piyasaya arz amacıyla ürettikleri ve ithal ettikleri; sigara, nargilelik tütün mamulü, sarmalık kıyılmış tütün mamulü ve pipoluk tütün mamulü kategorilerinde kullandıkları toplam tütünün, kategori bazında en az yüzde 30’unun Türkiye’de üretilen tütün olması zorunludur. Homojenize ve yeniden tertip edilmiş tütünler dahil olmak üzere üretim, işleme ve işlem görme aşamalarının tamamı Türkiye’de gerçekleşmeyen tütünler, bu oran kapsamında değerlendirilmez. Cumhurbaşkanı, bu oranı yüzde 45’e kadar artırmaya yetkilidir.” deniliyor.
ELEKTRONİK SİGARA ÜRETEN, TÜKETEN VE SATANLARA HAPİS
Kanun taslağında 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3. maddesine yeni fıkra eklenerek elektronik sigara ile ilgili şu düzenleme öngörülüyor: “Sigara, sarmalık kıyılmış tütün mamulü, pipoluk tütün mamulü, nargilelik tütün mamulü, puro ve sigarillo haricindeki tütün mamulleri ile ısıtılarak ya da yakılarak tüketilenler ve nikotin içersin ya da içermesin tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan elektronik sigara ve elektronik nargile dahil her türlü mamul ve bu mamullerin tüketiminde kullanılan elektronik cihaz, aksam, yedek parça ve solüsyonlarını yurt içerisinde ticari amaçla; üreten, satan, satışa arz eden, bulunduran ve nakledenlere 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilir.”
ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’NE VERGİ MUAFİYETİ
Torba kanun taslağında Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili yapılmak istenen düzenlemelerde vergi ve harçlardan muaf tutulması, çalışanlarının maaşlarının genel bütçeden karşılanması öngörülüyor. Bu düzenlemenin gerekçesinde özetle şu bilgilere yer veriliyor: “Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ), Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, milletimize armağan ettiği en değerli miraslardan biridir. Bu arazi, sadece bir çiftlik değil, aynı zamanda ulusumuzun tarım, çevre ve doğal yaşam alanları konusundaki bilinç seviyesini artırmayı amaçlayan bir vizyonun somut göstergesidir. 1937 yılında Atatürk tarafından Türk milletine bağışlanan bu topraklar, yasal güvence altında korunmakta ve milli bir miras olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu arazinin korunması, geleceğe aktarılması ve asli misyonunun devam ettirilmesi için özel bir hassasiyet gösterilmesi gerektiği açıktır. Atatürk Orman Çiftliği, yalnızca bir arazi değil; geçmişimizden geleceğimize taşınan bir değer, bir emanet ve milletimizin ortak hazinesi niteliğinde olup “koruma alanı” statüsünde bulunması ve bir kamu hizmeti misyonuna sahip devlet malı niteliğinde olması sebebiyle, her türlü mali mükellefiyetten istisna tutulması gerekliliği yadsınamaz.
Bu minvalde, yapılan düzenlemeler ile AOÇ Müdürlüğüne ait gayrimenkullerin emlak vergisinden ve AOÇ’nin yargı harçlarından istisna tutulması, AOÇ’ye ait alacakların tahsilinin temini ile kurumun güçlendirilmesi, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün hukuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul belirlenerek 659 sayılı KHK kapsamında sulh olabilmesi, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü’nün belediye ve il özel idarelerinden kesinleşmiş alacaklarının İller Bankası tarafından aktarılan paydan kesinti yapılmak suretiyle ödenmesi, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü personel giderlerinin genel bütçeden karşılanması, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü’nün tahakkuk ettirilmiş ihtilaflı emlak vergisi borçlarının tahsilinden vazgeçilmesi ve yargı mercilerine intikal eden davaların sonlandırılması amaçlanmaktadır. “
ÇELTİK TARLALARININ YERLEŞİM YERLERİNE UZAKLIĞI
Torba yasa taslağında 11.6.1936 tarihli ve 3039 sayılı Çeltik Ekimi Kanununun 19. Maddesinde de değişiklik öngörülüyor. Buna göre, çeltik tarlalarının yerleşim yerlerine uzaklığı, sulama yöntemi, yerleşim yerlerinin yoğunluğu ile çevre ve halk sağlığı dikkate alınarak 50 metreden az olmamak üzere en çok 3 kilometreye kadar çeltik komisyonları tarafından belirlenecek.
TOHUMCULAR BİRLİĞİ VE ALT BİRLİK SEÇİMLERİ 4 YILDA BİR YAPILACAK
Tohumculuk Kanunu’nda yapılması öngörülen değişiklikle tohumcular birliği/alt birliği genel kurul seçimlerinin yapılma periyodu 2 yıldan 4 yıla çıkarılacak; yönetim, denetim, disiplin, hakem kurulları görev süreleri ise 2 yıldan 4 yıla çıkarılacak.
HAYVANCILIKTA TAZMİNATLI HASTALIKLARA DÜZENLEME
Yasa taslağında 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 5. maddesinde değişiklik yapılarak tazminatlı hastalıklar sebebiyle imha ve itlaf edilen hayvanların tazminat kapsamının genişletilmesi, canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin sevklerinde bakanlıkça belirlenen belgeleri bulundurmayanlara idari para cezası uygulanması ve bu hayvanların kesilmeleri yerine usulüne uygun tanımlanarak karantinaya alınmalarına ve zararlı organizmalarla mücadele işlemlerinden fumigasyon usulüne yönelik değişiklik yapılması öngörülüyor.
Ayrıca canlı hayvan sevklerinde Bakanlıkça belirlenen kurallara göre yol kontrol ve denetim noktalarına girmeyen nakil araç sahiplerine araç başına 15 bin lira, hayvan sahiplerine 80 bin lira idarî para cezası verilmesi taslakta yer alıyor.
DSİ PROJELERİNE SÜRE UZATIMI
Kanun taslağında Devlet Su İşleri( DSİ) ile ilgili kapsamlı düzenlemeler öngörülüyor. Bu düzenlemelerin gerekçesi ise özetle şöyle ifade ediliyor: “ DSİ tarafından yürütülen faaliyetlerde karşılaşılan problemlerin çözümüne yönelik olarak; lisans almaksızın DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan veya yaptırılmakta olan projeler için belirlenen sürenin uzatılması, su yapılarında veya koruma alanlarında gerçekleştirilen çalışmalarda can ve mal güvenliği açısından alınacak tedbirlerin belirlenmesi, DSİ’nin görevini ifasında verimliliğini artıracak muhtelif düzenlemelere yer verilerek su yapılarında veya koruma alanlarında gerçekleştirilen çalışmalarda görev ve sorumluluğu olan idareler ile çalışma yürüten idarelerin, can ve mal güvenliği yönünden koruyucu güvenlik tedbirlerini almasına yönelik düzenleme yapılması, bu minvalde su yapıları için inşa edilen servis yollarının ilgili idare tarafından devralınmasına ve amacı dışında kullanılmasının önlenmesi, ilgililerin sorumluluğuna yönelik düzenleme getirilmesi ile kamulaştırmalarda maliklerin harç ödemekten imtina etmesi sebebiyle tescili yapılamayan taşınmazlarda, tescile yönelik kesinleşen mahkeme kararlarının infazında ortaya çıkan tapu harçlarının kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödenmesi ile sulama birliklerinin işletme, bakım ve onarım sürecini aksatan bazı hususlarda yasal düzenleme ihtiyacının karşılanması hedeflenmektedir.”
YAYLALAR ORMAN ALANI DIŞINA ÇIKARILACAK
Taslakta, Orman Kanununda da bir dizi değişiklik öngörülüyor. Bu değişikliklerle yayla alanlarındaki sorunların giderilmesi, orman kadastrosundaki uygulamalardan kaynaklı bazı mülkiyet problemlerinin çözülmesi, Orman Genel Müdürlüğü( OGM) tarafından faaliyetlerinde kullanılan araç ve gereçlerin gümrük vergisinden istisna tutulması, ormanlara kanun dışı müdahalelerin engellenmesi ve orman yangınlarıyla mücadelede etkinliğin artırılması, orman sınırları içerisinde kalan yayla alanlarında yaşanan kira ve mülkiyet problemlerinin giderilmesi ve bu alanlardaki taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılması amacıyla yaylalara yönelik düzenlemenin yürürlükten kaldırılması öngörülüyor.
Orman Kanununun 17 nci maddesindeki düzenleme ile paralel olarak 31/12/2018 tarihinden önce toplu yerleşimin bulunduğu, yaylak ve otlak olarak kullanılan alanlar içindeki yerler ile yılın belirli dönemlerinde geleneksel yaylacılık maksadıyla yerleşim yeri olarak kullanılan alanların orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda hazine adına tescil edilmesi, orman yangınlarıyla mücadele çalışmalarını desteklemek üzere fon kurulması, orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen taşınmazların mevcut tapu kayıtlarının geçerli kabul edilerek tescilleri devam ettirilmesi ve bu suretle vatandaşa ait tapulu arazilerin kadastro sonrası orman sayılarak tapularının iptal edilmesi kaynaklı problemlerin çözülmesi ve Orman Kanununda açıkça sayılan sebepler dışındaki gerekçelerle 2/B uygulamasının hükmen iptal edildiği yerlerde ve tarla, bağ, bahçe, otlak, yaylak, kışlak, yerleşim yeri olmasına rağmen yapılan 2/B uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılmayan yerlerde, 2/B orman kadastro komisyonlarınca yeniden 2/B uygulamasının yapılabilmesi amaçlanıyor.
BAKANLIK İZNİ OLMADAN ŞEKER PANCARI EKİLEMEYECEK
Yapılması öngörülen bir başka değişiklik 4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı Şeker Kanununun 2. maddesi. Yapılacak değişiklikle pancar ekim alanlarının belirlenmesi ve bu alanlar dışında üretim yapılırken bakanlıktan izin alınması öngörülüyor. Değişiklik gerekçesi ise şöyle: “Şekerde arz güvenliğinin korunması, tarımsal üretimin en önemli kaynakları olan toprak ve suyun etkin, verimli ve ekonomik kullanılması ile pancar tarımında sürdürülebilirliğin sağlanması; şeker pancarı üretiminin sözleşmeli olarak, disiplin içerisinde ve münavebe sistemine uygun şekilde yürütülmesine bağlıdır. Şeker şirketlerinin hammadde temin etmeleri gereken ekim alanlarının sınırlarının net olarak belirlenmesi ve bu sahanın dışından hammadde temin etmemeleri için Kanunda yer alan ancak tanımlanmamış olan ekim alanı ifadesine açıklık getirilmesi ve bu sayede konu ile ilgili çıkabilecek ihtilafların önlenmesi amaçlanmaktadır.”
SÖZLEŞME OLMADAN PANCAR EKİLEMEZ
Taslakta ayrıca, “Sözleşme yapılmadan şeker pancarı ekilemez. Buna aykırı hareket edenlerin takip ve kontrolü Bakanlıkça yapılır. Şirketler şeker pancarını Bakanlıkça belirlenen ekim alanlarından üreticilerle sözleşme yaparak temin ederler. Bakanlık gerekli görmesi durumunda şirketlerin ekim alanlarını yeniden belirler” düzenlemesi var.
Şirketlerin, kendi ekim alanlarından yeterli hammadde bulamadığı takdirde münavebe esasları dâhilinde kendi ekim alanları dışından da Bakanlığın izni ve denetiminde üreticilerle sözleşme yaparak pancar temin edebilecekleri belirtilen kanun taslağında," Ya da ihtiyacından fazla şeker pancarı üretimi yapabilen şirketlerden Bakanlık tarafından belirlenecek esaslara göre şeker pancarı satın alabilirler. Bakanlık, şeker pancarının ekiminden fabrikalara teslimine kadar olan tüm süreci denetler, bu görevini yerine getirirken gerektiğinde kolluk kuvvetlerinden yardım alır” deniliyor.
ÖNGÖRÜLEN ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER
■ Tütün ithalatı ve ihracatında Ticaret Bakanlığı'ndan izin alınmadan önce Tarım Bakanlığı’ndan ön izin alınacak.
■ Elektronik sigara üreten, tüketen ve satanlara hapis cezası geliyor.
■ Atatürk Orman Çiftliği’ne vergi muafiyeti.
■ Bakanlık izni olmadan şeker pancarı ekilemeyecek.
■ Şeker fiyatını bakanlık belirleyecek, uymayanlara ceza verilecek.
■ GDO kararları için yeni Biyogüvenlik Kurulu oluşturulacak.
■ İçki üretimi, ithalat ve stoklar elektronik ortamda takip edilecek.
■ Bakanlık izni olmadan şahsi içki bile üretilemeyecek.
■ İçki firmalarına sponsor ve tanıtım yasağı daha sert uygulanacak.
■ Çeltik, tohumculuk, hayvancılık, Devlet Su İşleri, yaylalarla ilgili önemli düzenlemeler yapılacak
■ Şeker fiyatını bakanlık belirleyecek
“Şeker satış fiyatları, şeker fabrikası işleten gerçek ve tüzel kişiler tarafından serbestçe belirlenir” hükmüne yeni taslakta şu bölüm ekleniyor: “Ancak Bakanlık, şeker fabrikalarının hammadde, enerji, işçilik ve diğer üretim maliyetlerini de göz önünde bulundurarak şeker için taban ve tavan satış fiyatı belirleyebilir. Taban ve tavan fiyat uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.” Tarım ve Orman Bakanlığı şeker fiyatının belirlenmesi ile ilgili düzenlemenin gerekçesini şöyle açıklıyor: "Şeker, ikâmesi olmayan temel gıda maddelerindendir. Piyasa koşullarında değişik nedenlerle yaşanan dalgalanmalardan şeker fiyatları da zaman zaman etkilenerek maliyetlerin çok üzerinde fiyat oluşumları tüketicileri olumsuz etkileyebilmektedir. Eklenen hükümler ile piyasada oluşan fiyatları daha etkin bir rekabet ortamında denge fiyatına yaklaştırmak, sektörün uzun vadede sürdürülebilirliğini ve fiyat regülâsyonunu sağlamak, rekabet eksikliğinden doğan aşırı kârın tüketici lehine önüne geçmek ve rekabetçi davranış eğilimi göstermeyen şirket ve diğer piyasa aktörlerinin bu davranışlarını caydırmak amacıyla tavan fiyat uygulaması öngörülmektedir.”
■ Taban ve tavan fiyat dışında şeker satana ceza geliyor
Torba yasa taslağında bakanlığın izni olmadan şirketlerin şeker pancarı temin etmeleri halinde verilecek cezalar ile ilgili düzenleme ise şöyle: “Şirketlerin kendi ekim alanları dışından Bakanlığın izni olmaksızın şeker pancarı temin etmeleri halinde, Bakanlıkça, şirketlere cari pazarlama yılı için tahsis edilen A kotası miktarının cari pazarlama yılı başındaki A kotası satış fiyatı ülke ortalaması üzerinden hesaplanacak tutarının yüzde 2’si oranında idari para cezası verilir.
Belirlenen taban ve tavan fiyatının dışında şeker satışı yapan şirketler hakkında, taban ve tavan fiyatının dışında satılan şeker miktarı ile tespitin yapıldığı tarihteki fabrika satış fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar bakanlıkça idarî para cezası verilir. Sözleşme yapılmadan şeker pancarı eken gerçek ve tüzel kişilere, tespitin yapıldığı ekim alanından üretilecek şeker pancarı için, tespitin yapıldığı pazarlama yılında kamu fabrikaları tarafından belirlenen %16 polar şeker ihtiva eden firesi düşürülmüş A kotası şeker pancarı baz alım fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar Bakanlıkça idarî para cezası verilir.”
■ GDO kararları için yeni Biyogüvenlik Kurulu oluşturulacak
Kanun taslağında 18/3/2010 tarihli ve 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanununun 9. Maddesi de yeniden düzenlenerek Genetiği Değiştirilmiş Organizma( GDO) ve ürünleri ile ilgili yapılan başvuruların değerlendirilmesi ve bu Kanunda belirtilen diğer görevlerin yürütülmesi için Biyogüvenlik Kurulu yeni yapısıyla oluşturulacak. Buna göre Kurul, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulunca 1 üye, Bakanlıkça 4, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 1, Sağlık Bakanlığınca 1, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca1 ve Ticaret Bakanlığınca 1 üye olmak üzere, üç yıllık süre için, ilgili bakanlar tarafından belirlenen toplam dokuz üyeden oluşacak.
Bu düzenlemenin gerekçesi ise özetle şöyle ifade ediliyor: “Biyogüvenlik çok disiplinli, çok yönlü, özel ihtisaslaşma, bütünlük gerektiren ve temel uğraş alanı tüm canlı organizmalar olan bir alandır. Bu özelliği ile de kritik bir yapıya sahiptir. Konunun çok kapsamlı bir şekilde tarım, sağlık, çevre ve ticari faaliyetleri ilgilendirmesi nedeniyle yalnızca bilimsel bir gelişme veya yeni bir teknoloji olarak ele alınması yetersiz değerlendirmelerin yapılmasına neden olabilmektedir. Biyogüvenlik Kurulu kararlarının yukarıda belirtildiği üzere konunun çok kapsamlı ve ülkesel bazda düşünülerek söz konusu kurulun önerilen değişiklikler doğrultusunda yeniden teşkili öngörülmektedir.”