Toktaş, otel fiyatlarının son üç yılda enflasyonun çok altında arttığını, buna rağmen kredi kartı komisyonlarının maliyetleri daha da ağırlaştırdığını söyledi.

“Türkiye’de En Az Artan Fiyat Otel Fiyatı”
Toktaş, sektördeki kâr marjının giderek daraldığını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bütün tesislerimiz resmi çalışıyor. Komisyonları çoğunlukla biz üstleniyoruz. Kâr marjı zaten çok düşük. Türkiye’de en az artan fiyat otel fiyatı oldu. TÜİK’in turizm enflasyonu verilerinde, acente, yiyecek-içecek, uçak biletleri gibi birçok kalem var. Ancak yalnızca otel fiyatlarına bakıldığında son üç yıldaki artış enflasyonun çok altında kaldı. Üzerine bir de bu kredi kartı oranları eklenince işletmelerin mali yükü artıyor.”

Müşteriye Yansıtılmayan Maliyet
Maliyet baskısının müşteri memnuniyetini kalıcı olarak etkilemediğini belirten Toktaş, “Otel olarak bu ek maliyeti müşteriye yansıtmıyoruz, kendi içimizde çözüyoruz. Bakanlık belgeli otellerde nakit dayatması yok. Ancak apart altlarında çalışan günlük kiralık evler gibi kontrolsüz işletmelerde bu tip uygulamalar görülebiliyor” dedi.

“Sermayemiz Doğa”
Karadeniz turizminin geleceği için en büyük sermayenin doğa olduğunu vurgulayan Toktaş, yanlış planlamaların ve yetersiz denetimlerin bazı bölgelerde telafisi zor tahribatlar yarattığını söyledi:

“Misafirlerimiz doğa için geliyor. Bu sermayeyi bozmadan hizmet verecek tesislere izin verilmeli. Ne yazık ki Uzungöl ve Ayder gibi örneklerde bunu başaramadık. Bugün yeniden başa dönüp düzenleme yapma ihtiyacı doğdu ama bu kolay değil. Bir şehirde turizm işletmesi zora girerse bu durum doğrudan şehre yansır. Hayal kırıklığı yaşayan misafir hem bir daha gelmez hem de çevresini olumsuz etkiler.”

Toktaş, Karadeniz’in yaylaları, yerel lezzetleri ve doğal güzellikleriyle öne çıktığını hatırlatarak, “Yaylasıyla, balıyla, köftesiyle, kuymağıyla, menemeniyle ve doğasıyla öne çıkan bu bölgeye sahip çıkmak zorundayız. Aksi halde hem şehirler hem işletmeler hem de misafirler kaybeder” ifadelerini kullandı.