Ülke, hem siyasi hem de ekonomik anlamda adeta yüksek tansiyonlu bir süreçten geçiyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması gibi gelişmeler, yalnızca siyaset sahnesini değil, iş dünyasını ve piyasaları da sarsmış durumda.

Zaten enflasyonun gölgesinde, hayat pahalılığıyla baş etmeye çalışan halk, şimdi daha derin bir belirsizlik içinde. Çarşıda pazarda fiyatlar her geçen gün artarken, alım gücündeki düşüş neredeyse kronik hale geldi. Ekonomik göstergeler soğuk ve keskin; ancak sokaktaki vatandaşın gözündeki endişe, tablonun en net haliyle anlatıcısı.

Tüm bu karamsar tablonun içinde bir bayrama giriyoruz. Bayramlar; birlik, beraberlik ve dayanışmanın simgesidir. Ancak bu kez bayram, siyaset ve ekonominin gölgesinde biraz buruk, biraz endişeli karşılanıyor. Ne var ki, bu özel günler, her türlü sıkıntıya rağmen bir nebze olsun nefes alma, umut tazeleme ve insani bağları güçlendirme fırsatıdır.

Yaşananlar, ne yazık ki kısa vadede değişmeyecek. Sorunlar, bayram sonrasında da kapımızı çalmaya devam edecek. Fakat böylesi dönemlerde, bireyler olarak yapabileceklerimiz hâlâ çok kıymetli. Komşuya bir tabak tatlı götürmek, uzaktaki bir yakını aramak, dar gelirli bir ailenin kapısını çalmak… Küçük ama anlamlı adımlar, toplumsal bağlarımızı güçlendirir, moralimizi yüksek tutar.

Bu bayramda, geleceğe dair umudu canlı tutmak belki de hepimiz için en büyük sorumluluk. Çünkü umudun olduğu yerde çözüm için irade de, dayanışma da var. Krizler gelip geçer; ancak insan kalabilmek, vicdanla hareket edebilmek ve “biz” duygusunu yitirmemek esas meseledir.

Bayram, kısa bir ara da olsa, ruhumuzu onarma fırsatıdır. Gelin, bu bayramı sadece tatil olarak değil; umut, dayanışma ve sevgiyle yeniden bağ kurma vesilesi olarak görelim.

Her şeyin bayram tadında yaşandığı, daha adil, daha huzurlu yarınlara vesile olan bir bayram dilerim.

HAFTANIN SÖZÜ

'Fırsatlar genellikle zorlukların kılığına girer.'