16.08.2020
Türkiye'nin en prestijli kuruluşlarını sıralayan İSO İKİNCİ 500 de açıklandı.
Türkiye'nin en prestijli kuruluşlarını sıralayan İSO İKİNCİ 500 de açıklandı. Listeye Karadeniz Bölgesi’nden toplamda 33 sanayi kuruluşu girme başarısını gösterdi. İSO ilk 500’de firmaların karlılığının ağırlıklı olarak finansman giderlerine gittiğinin altını çizmiştik. İkinci 500 sanayi kuruluşu listesine baktığımızda üretimden satışlardaki artış hızı yüzde 14,2 ile son üç yılın en düşük seviyesine gerilediğine yaptıkları açıklamalarla dikkat çekiyor uzamanlar. Dünya Gazetesi’nden değerli arkadaşımız Handan Sema Ceylan yaptığı incelemede ikinci 500 büyük sanayi ile şu kritere dikkat çekmiş. Satışlardaki yavaşlama eğilimi kârlılığı da olumsuz etkiledi. İSO İkinci 500'ün 2018'de 19 milyar lira olan faaliyet kârı, 2019'da 16,8 milyar liraya düşmüş durumda.
Dünya ticaretinde korumacılık ve yavaşlama gibi gelişmeler, KOBİ'lerin satış hızlarına da yansıdığını gördüğümüz İstanbul Sanayi Odası (İSO), “İSO Türkiye'nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2019” araştırmasının sonuçları geçmiş yıllarla kıyaslandığında üretimden satışlardaki büyüme performansının yavaşladığına işaret etmesine dikkat çekmek gerekir diye düşünüyorum.
FAVÖK 6 yıldır ilk kez negatif
Bir diğer önemli kârlılık büyüklüğü olan FAVÖK (faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr), toplanmaya başlandığı 2013 yılından bu yana ilk kez negatif eğilim gösterdi. İSO İkinci 500'de 2018 yılında 23,2 milyar lira olan FAVÖK, 2019 yılında yüzde 5,6 oranında küçülerek 21,9 milyar liraya geriledi. Araştırmaya göre, İkinci 500'de vergi öncesi kâr ve zarar toplamı, 2019 yılında yüzde 17,6 oranında artarak 10,6 milyar liraya yükselirken, üretim faaliyeti dışı gelirleri ise 1,6 milyar lira olarak gerçekleşti. Dönen duran varlıklara bakıldığında ise İSO İkinci 500'de geçen yıl olduğu gibi bu yıl da duran varlıklar aleyhine olan bozulmanın sürdüğü görüldü. Dönen varlıkların payı yüzde 61,5'ten yüzde 63,6'ya yükselirken, duran varlıkların payı yüzde 38,5'ten yüzde 36,4'e geriledi.
Rapora göre, sanayicilerin son yıllarda makul bir çözüm bulunmasını istedikleri konulardan biri olan KDV alacakları, İSO ilk 500'de olduğu gibi ikinci 500 şirketleri için de ciddi bir sorun olmayı sürdürdü. 2019 yılında İSO 500'ün devreden KDV'si bir önceki yıla göre yüzde 1,9 oranında artarak 10,8 milyar liraya yükselmişti. Bu yük İSO ikinci 500 için de 2019 yılında yüzde 7,8 oranında artarak 1,9 milyar lira oldu. Her şeye rağmen büyük işlere imza atmayı başaran tüm sanayicilerimizi yürekten kutlamayı ihmal etmeyip Dış Haberler Servisi’mizin gündemine ilişkin notlarımıza bir göz atalım.
Rize’den notlar
Hafta ortasında gerçekleştirdiğimiz Rize programımızda İyidere’den Çayeli’ne kadar uzanan bir mesafede kent ekonomisine ilişkin gözlemlerde bulunduk. İyidere ilçesindeki Babillon Hotel, bölgenin büyüleyici coğrafyası ile adeta bütünleşmişti. Başarılı kadın girişimciliğinin örnek isimleri arasında sayabileceğimiz Yasemin Suyabatmaz ve ortağı Özcan Sümer belli ki bölgenin ihtiyaçlarını iyi gözlemlemişler. Her ne kadar turizm işi ile uğraşsa da Rize için önceliğin her zaman çay olması gerektiğinin altını çizen Yasemin hanım, üretime ilişkin yaklaşımlarıyla takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Kentte ikinci durağımız Çayeli oldu. İlçenin dışa açılan kapısı diyebileceğimiz Hüsrev Lokantası’nda meşhur İspir kuru fasulyesinin tadı damağımızda kaldı. Ankara ve İstanbul’daki şubelerini de deneyimlemiş biri olarak Hüsrev Kardeşlerin hepsini ayrı ayrı kutlamak gerekir. Çayeli şubesinin başında bulunan Selahattin Hüsrev’in konukseverliği, pandemi sürecine uygun olarak masalar arası mesafeye dikkat etmeleri ve hijyen koşulları ile servis elemanlarının sunumları işin ehli olduklarını gösteriyordu ki bizden birkaç hafta önce buraya gelen ustamız Yavuz Donat’ın sözlerine de yansımış olması bir tesadüf olmasa gerek. Rize gezimizin son durağında Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Aziz Şaban Karamehmetooğlu’nun kahvesini içmeyi de ihmal etmedik. Biz sorduk o anlattı. Her Rizeli gibi o da çaydan vazgeçmelerinin mümkün olmadığına işaret etti. Bu sohbeti de bir sonraki hafta sayfalarımıza taşıyacağız. Bu kısa sürede edindiğimiz olumsuz izlenimlere gelince; koronavirüs salgını son aylarda kente dışarıdan gelenler nedeniyle özellikle hizmet sektöründe pek çok işyerinin kapanmış olduğunu gördük.
Fındık sektörü bir değerini daha yitirdi.
Hayat yollardan çizilmiş olsa bile bu yollardan birini seçeceksin. Seçtiğin yolda ölüm olsa bile selam verip geçeceksin. Hepimizin Emin amcası Emin Şenyurt son kez selamladı bizleri. Hafta ortasında siyah beyaz yılların bir değerini kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadı Ordulular. Kentin en eski fındıkçı ailelerden biri Şenyurt ailesi. Emin Şenyurt Ticarethanesi 1965 yılında ticari faaliyetine başlamıştı. O yıllardan bugüne kadar Emin Şenyurt Ordu'da tacir olarak kabuklu fındık alım satımında sektörün en güvenilir ve prensipli çalışan önde gelen isimlerinden biri olmuştu. Emin amcadan geriye çok iyi yetiştirdiği babadan bayrağı teslim alan Temel ve Selçuk Şenyurt kardeşler 2001 yılında Ordu Organize Sanayi Bölgesi’nde kırma fabrikasını kurmuşlar ve naturel iç fındık üretimi yaparak sanayileşme yolunda ikinci adımı attılar. Emin amcaya “mekânın cennet olsun” derken aileye baş sağlığı diliyorum.