11.03.2023
Ülkemiz deprem ülkesi, bunu kader olarak kabul ediyoruz ancak depreme dayanıklı yapılar yapmadığımız için ortaya çıkan felaketi kader olarak kabul etmemiz mümkün değil.
Çünkü dünyada deprem olan tek ülke biz değiliz ancak deprem nedeniyle en çok vatandaşını kaybeden ülkenin Türkiye olması, zaten dünden bugüne tedbirleri almadığımızı gözler önüne seriyor. Sadece bu hükümet için değil, dünden bugüne tüm hükümetleri dâhil ederek 1999 depremini milat yapamadık. 2023 Şubat ayında yaşadığımız 10 ili kapsayan, 50 bine yakın vatandaşımızın hayatını kayıp ettiği depremi ülke olarak ‘milat kabul edelim’ notunu artık her hafta yazar hale geldik. Tek çıkış yolu depreme dayanıklı binalar yapmaktan geçiyor. İstanbul’da yaşanacak bir deprem öncesi Türkiye’nin %60 vergisini ödeyen İstanbul’dan Anadolu’ya büyük göçü başlatmak ve sanayi kuruluşlarını Anadolu’ya hızlı bir şekilde dağıtımını yaparak kayıp edilecek canları ve ekonomik kayıpları azaltacak tedbirleri acilen uygulamalıyız. ‘Söz uçar yazı kalır’ diyerek geçelim yeni vergisel tedbirlere. Öncelikle bu ülkede 1999’dan bugüne deprem vergisi toplanması ve sonuç kısmında aradan geçen 21 sene sonra 50 bine yakın can kaybı olması depremlerle ilgili tedbir alınmadığı gerçeğini ortaya koyunca hem vatandaşlardan hem de iş dünyasında yeni deprem vergilerine haklı olarak tepkiler geldi. Tabi ki yaraları hep beraber saracağız ancak alınan kararları ve ödenen deprem vergilerini depremi önlemek için amaca uygun olarak kullanmalıyız. Ülke bizim, devlet bizim. Yaraları hep beraber saracağız ancak bu vergiler deprem için toplanıyorsa amaca uygun olarak kullanılmasını hem iş dünyası hem de millet olarak bekliyoruz. Şimdi İSO’nun tepkisini kısaca hatırlayalım.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, borçların yapılandırılması teklifine depremden etkilenenlere yönelik eklenen maddelere ilişkin, "Depremin ağır yükü için akla gelen ilk kaynağın, geriye dönük ve de özellikle nitelik artırıcı yatırım fikir ve projelerin desteklenmesi amacıyla söz verilmiş, taahhüt edilmiş yatırım teşviklerinin gelmesi üzüntü vericidir" dedi.
Bahçıvan, açıklamasında ayrıca uyarılarda da bulundu: "Ancak içinde bulunduğumuz olağanüstü şartların hassasiyetini kabul etmekle birlikte depremin ağır yükü için akla gelen ilk kaynağın, geriye dönük ve de özellikle nitelik artırıcı yatırım fikir ve projelerin desteklenmesi amacıyla söz verilmiş, taahhüt edilmiş yatırım teşviklerinin gelmesi üzüntü vericidir. Bu tür geçmiş taahhütlere dönük uygulamalar, sadece bugün değil, gelecekte de farklı projeleri hayata geçirme planları yapan nitelikli yatırımcıların yatırım iştahını olumsuz etkileyecektir. Buna ek olarak yeni düzenleme, EYT ödemeleri ile birlikte kaynak oluşturmakta zorlanan şirketlere öngörülemeyen yeni zorluklar getirecektir.”