25.12.2024
Asgari ücret, dün beklenmedik bir şekilde çağrı yapıl komisyon toplantısı sonrasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından 22 bin 104 Tl olarak açıklandı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de ESAD'ı deviren muhaliflerin zaferini kutlayarak başladığı TBMM'deki dünkü gurup konuşmasında asgari ücret konusuna da çalışanları enflasyona ezdirmediklerini ileri sürdü.
Ancak, TÜİK tarafından Aralık ayı başında açıklanan Kasım ayı verilerinde bir yıllık enflasyon yüzde 47.09 olarak açıklanmışken, asgari ücrete yapılan zam ise yüzde 30'da kaldı.
CHP, Asgari Ücretin net 30 bin lira olması gerektiğini söylemişti biliyorsunuz.
Yıl içinde açlık sınırını 20 bin lira olarak açıklayan TÜRK-İŞ ise CHP'yle eşitlenmekten çekindiği için mi bilinmez, asgari ücretin 29 bin 532 liranın altında açıklanması durumunda imzalamadan masadan kalkacaklarını duyurmuştu.
Öyle oldu sonuçta.
TÜRK-İŞ imzalamadan masayı terk etti.
PATRONLARIN DEDİĞİ OLDU SANKİ
Asgari ücretin 30 bin lira dolayında olmasına dair açıklamalara rağmen, tespit komisyonundan dün akşam açıklanan 22 bin 104 liraya yakın bir oranın çıkacağına dair bir beklenti vardı aslında.
Zira
Asgari ücretin 22 bin 104 liraya yakın bir açıklanacağına dair ilk işaret, bir hafta kadar önce ''işveren üzerinde prim yükü oluşturuyor" şeklindeki sözleriyle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan gelmişti.
Ki;
Tespit komisyonunun bütün toplantılarında gerek işveren ve gerekse sendikalar tarafından bir rakam ortaya konmamıştı.
TÜRK-İŞ'in 29 bin 582 liralık açıklaması da masada değil, sendika binasında yapılmıştı.
Demem o ki, önümüzdeki yıl boyunca uygulanacak asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak açıklanması, benim için sürpriz değildi.
Yakın çevreme bu düzeyde bir açıklama beklediğimi söylemiştim.
Patronların asgari ücretin bu düzeyde olması gerektiğine dair beklenti içinde olduklarını tahmin ediyordum.
Ki;
Öyle de oldu.
KOMİSYONUN BEKLENMEDİK TOPLANTISI
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi - işveren, bakanlık temsilcilerinin de aralarında bulunduğu bir heyet tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı veya Bakan'ın önereceği üyelerden birinin başkanlığında, Bakan'ın çağrısı ile toplanır.
Komisyonun toplanma esaslarını belirleyen bir yönetmelik var zaten ama Bakan'ın toplantıya çağırma yetkisine rağmen, toplanmaya dair teamül de vardır diye tahmin ediyorum.
Tarafların hazırlıklı olmaları bakımından toplanma gün ve saati önceden belirleniyor olmalı yani.
Ve fakat.
Gurup toplantısı öncesinde, komisyonun aniden toplantıya çağırılması manidar olmuş.
Açıklanan rakama, muhalefet partilerinden ve işçi kesiminden tepki gelmesi bekleniyor olmalıydı ki; o tepki hemen geldi zaten.
Biliyorsunuz Suriye'de, yarım yüzyılı aşan baskı ve zulüm içeren ESAD rejimi yıkıldı.
Rejimin yıkılmasında ülke olarak katkımız da biliniyor.
MİT Başkanımız ve Dışişleri Bakanımızın Şam ziyaretlerinde gördükleri itibar, ülkemizin ŞAM üzerindeki etkilerini gösteren bir durum oldu.
ESAD gitti.
Zulüm sona erdi.
Buna seviniyoruz elbette.
Hükümetin katkıları da yadsınamaz.
AK Parti İktidarı siyaseten bunu kullanmakta da haklıdır elbette.
Bu cümleden olarak, Bakan tarafından komisyonun adiden toplanmasını ve açıklamanın yapılmasını, Cumhurbaşkanı'nın Suriye'de yaşananlara atıfta bulunarak başladığı gurup konuşmasından önce olmasını, asgari ücrete gelebilecek olası tepkileri bertaraf etmek adına yapılmış olabileceğini düşündürüyor.
BAKAN'IN HADİSLİ AÇIKLAMASI DA MANİDAR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, toplantı sonrasında asgari ücreti açıladığı konuşmasında ''esas olan, her çalışanın, emeğinin hakkını, yaptığı işin niteliğine uygun şekilde almasıdır. İşverenlerimiz açısından da hak olan, emeği gerçek değerinde ücretlendirmektir. Peygamber Efendimizin ‘işçinin alın teri kurumadan hakkını verin’ öğüdü, medeniyetimizin de özünü yansıtan güçlü bir erdem ve adalet çağrısıdır." dedi.
Bakan'ın hadise dayandırarak yaptığı açıklama, inananların ruhunu okşamıştır elbette ancak, yıllık enflasyonun yüzde 47 olarak açıklandığı ülkemizde yüzde 30'lük ücret artışı, Peygamberin ''işçinin alın teri kurumadan hakkını verin'' öğüdüne dayanan hadisiyle ne kadar uyumludur bilemedim doğrusu.