20.02.2024
Dün akşam saat 17 itibariyle partilerin belediye başkana adaylarıyla, meclis üyelerine kimlerin aday gösterileceğine dair listeler, seçim kurullarına verildi.
Yazının hazırlandığı saatlerde, henüz kesinlik kazanmamış olsa da, kimlerin aday gösterileceği üç aşağı, beş yıkarı önceden de belliydi aslında.
Böyle bir durumda ''Neden isim vermiyorsunuz?'' diyenler olabilir diye söylüyorum.
Listeler seçim kurullarına verilene kadar kimse bu konuda konuşamaz.
40 küsur yıldır seçim izleyen biri olarak, yolda listelerin değiştiğini, ya da bile bu konuda görevlendirilenlerin, listeyi seçim kuruluna verilmesi gereken saati bile isteye geçirdiklerine tanıklık etmişliğimiz vardır.
Bu nedenle listeler kesinleşene kadar kimse listeler konusunda net konuşamaz.
Partiler tarafından listeye adı yazılmış olsa da, seçim kurullarınca adaylığı uygun bulunmayanlar da çıkabilir ki;
Böyle bir ihtimal daima vardır zaten.
Kaldı ki; partilerin başkana adayları zaten belli olmuş durumda.
Sadece meclis üyelilerinin kimlerin aday gösterileceği belli değildi.
Şimdi o listeler de biliniyor artık.
Ve fakat.
Aday adayları dışında, bu durumun vatandaşlar tarafından çok merak edildiğini de düşünmüyorum açıkçası.
Geçim derdi, seçim heyecanını yendi çünkü.
Sanırım, ilk defa böle bir seçime gidiliyor.
Darbe dönemlerinde bile belediye meclislerine bile kimlerin aday gösterileceği merak ediliyordu.
Adaylar dışında şimdi kimse bunu umursanmıyor.
Zenginler ve yoksullar arasındaki makas gittikçe açılıyor.
‘Ortadirek’ diye adlandırılan dar ve sabit gelirli sınıf ortadan kalktı.
Zengin ve yoksul var artık.
40 liraya ıspanak mı olur Allah aşkına.
Pırasa bile 25 lira.
Sebze fiyatları aldı başını gidiyor yani.
Allah'tan meyve ucuzluyor.
Pazar yerinde portakalı 20 liradan aldık ama 10 liraya satılan portakal bile vardı.
Her zaman olduğu gibi iyi mal, iyi para ediyor yani.
Et fiyatları durdurulamıyor.
Kıyma 400 lira.
Sofraların en çok tüketilenleri kahvaltılıklar biliyorsunuz.
Bizim evde bir kalıp peynir, 10 günde tükeniveriyor ki; oğlumuzu eğitimi için İstanbul'a gönderdiğimiz 15 yıldan bu yana Köroğlu/Ayvaz misali iki kişi olarak oturuyoruz sofraya.
Üç-dört çocuklu dar ve sabit gelirli aileler ne yediyor çocuklarına çok merak ediyorum.
Bu dar ve sabit gelirli ailelerin bir de yetişkin erkek çocukları varsa bir de, işte o zaman yandı gülüm keten helva misali gibi bir durum olur ki;, onların hali pür melalini hiç düşünemiyorum bile.
Allah kimseyi dara düşürmesin ama şehrin güneyinde özellikle bu durumda çok ailenin olduğu da biliniyor.
Yokluk, bütün kötülükleri doğuran sebeplerden biridir.
İti-uğursuzu, yoksul insanların yaşadığı mahalleleri hedef seçerler ve oradaki gençleri yasa dışı yollara sevk etmeye çalışırlar.
Torbacılık gibi mesela.
Polisimiz uyuşturucuyla mücadelede bu türden kötü niyetli kişilere aman vermiyor ama yoksulluk giderilmeden, kötülüğün kökünü de kazıyamayacağımız bir gerçek.
Şimdi bu nedenlerden ötürü kim meclis üyesi olmuş, kim olamamış, vatandaşların bunu pek umursayacaklarını düşünmüyorum açıkçası.
Ve fakat.
Şehirlerimizin geleceği açısından, yetkin kişilerin meclislere aday olarak gösterilmeleri gerektiğini önemsiyorum.
Umarım ve dilerim, tez zamanda geçim sıkıntısı gibi bir derdimiz olmaz, ya da en azından azalır ve yurttaşlar olarak, şehir meclislerine kimlerin seçileceğini umursar hale geliriz.