Hamza Bölük, “Güçlü üretim ve çiftçi yapısı oluşturabilmesi için lisanslı depoculuk şart”

Ülkemizin Stratejik Ürünü Fındık: Önemi ve Geleceği konulu panelde konuşan Giresun TSO Başkanı Hamza Bölük, fındıkta lisanslı depoculuğun öneminden bahsetti.

info@karadenizekonomi.com / 26.02.2022

Hamza Bölük, “Güçlü üretim ve çiftçi yapısı oluşturabilmesi için lisanslı depoculuk şart”

Hamza Bölük, “Güçlü üretim ve çiftçi yapısı oluşturabilmesi için lisanslı depoculuk şart”

Ülkemizin Stratejik Ürünü Fındık: Önemi ve Geleceği konulu panelde konuşan Giresun TSO Başkanı Hamza Bölük, fındıkta lisanslı depoculuğun öneminden bahsetti.

Giresun Üniversitesi ve TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü Müdürlüğü'nün organizasyonunda gerçekleştirilen Ülkemizin Stratejik Ürünü Fındık: Önemi ve Geleceği konulu panelde, Fındığın Geleceğinde Lisanslı Depoculuğun Önemi başlığı altında Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hamza Bölük tebliğini sundu.

Konuşmasında “Ülkemizin çok önemli bir ürünü olan Fındığın, Giresun Üniversitesi nezdinde tematik Üniversite başlığı altında bundan sonra daha iyi çalışmalar yürütüleceği inancıyla Üniversitemize, TÜBİTAK MAM yetkililerine ve bilgi paylaşımı yapan panelistlere ve tüm katılımcılara teşekkürlerimizi sunuyoruz” diyen Başkan Bölük şu açıklamalarda bulundu:

“Benim konum sizlere fındığın geleceğinde lisanslı depoculuğun önemi üzerine olacak. Ana konudan sapmadan Dünya’da ve Türkiye’de tek bulunan ve hali hazırda 5 sezondur faaliyet yürüten Giresun Ticaret Borsası’nın bünyesindeki fındık lisanslı deposunda gelişen süreçte neler yaşadık, neler yaptık, neler yapamadık, Türk fındık sektörü üzerine lisanslı depoculuğun nasıl bir sistem değişikliğine namzet bir proje olduğu üzerinde bilgiler vermeye çalışacağım.

Onun öncesinde biraz Dünya’da ve Türkiye’de Lisanslı Depoculuk ne aşamada onlardan da bilgi vermek istiyorum.

2021 yılı Dünyadaki Lisanslı depo sayıları Kuzey Amerika’da 26 Bin, Avrupa’da 25 Bin 600 ve diğer ülkeler de 106 Bin 500 civarında. 

Türkiye’deki durum ise,

Ürün Miktar (TON)

Hububat  8.236.992

Pamuk       53.500

Zeytin       13.500

Fındık       11.600

Kuru kayısı 5.000

Antep Fıstığı 4.000

31 Aralık 2021 Tarihi itibariyle faaliyete geçen 159 lisanslı depo işletmesine ait 41 ilde yer alan toplam 227 adet depoda lisanslı depoculuk faaliyetleri yürütülmektedir.

Gelinen aşamada lisanslı depoların kapasitesi toplamda ise 8 Milyon 322 Bin 592 tona ulaşmıştır.

Kuruluş izni almış olan 256 şirketin tamamının lisans alması durumunda ulaşılması öngörülen toplam kapasite ise 15 Milyon 606 Bin 115 tondur.

Bizim fındık lisanslı deposu hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse, Giresun fındık lisanslı deposunun bulunduğu yerleşke yaklaşık 30 dönüm arazi üzerine kurulmuş bir ticari kompleks niteliğinde olup, 2005 yılında yürürlüğe giren lisanslı depoculuk kanunu ve akabinde çıkarılan yönetmelikler ve tebliğler ile 2006 yılında proje fikri olgunlaşan fındıkta lisanslı depoculuk projemiz, 2009 yılında sanayi ve teknoloji bakanlığına sunulmuş ve 9,5 milyon avro hibe almak üzere fonlanmıştır.

Tesisin işleyişi elektromekanik bir proje mantığındadır. Uzun sureli saklamaya yönelik olmak üzere 24 adet çelik siloda ısı, nem, oksijen kontrolleri birer saat aralıklarla yapılmakta ve sistem otomasyon yazılım üzerinden devamlı surette takip edilmektedir.

Projemiz, azot gazı altında kabuklu fındığın iki sene boyunca hiç bir kalite kaybına uğramadan ve minimum fire kaybı ile ürünün finans piyasalarına entegre bir finansman aracına dönüşmesini sağlamaktadır.

Tesiste azot gazı, havadan alınan oksijenden ayrıştırılarak azot jeneratörleri vasıtası ile yapılmakta, seviye kontrolleri ile ürünün korunması bakımından kritik eşiklerde silolara besleme yapılmaktadır.

Tesisin, 2015 yılında temelleri atılmış, 2017 yılında da seçkin bir devlet töreni ile hizmete açılması sağlanmıştır.

Açıldığı günden bu güne kadar yaklaşık 25 bin ton kabuklu fındık tesisimizde depolanmış ve bu depolardaki ürünler azot gazı altında herhangi bir kalite kaybına uğramadan 2 yıl gibi bir süreyle saklanabileceği ispatlanmıştır. Hali hazırda depolarımızda yaklaşık 10 bin tona yakın bir ürün elektronik ürün senedine dönüşmüş olarak depolanmaktadır.

Birazda konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için piyasanın gerçekleri ile değinmek istiyorum: malumunuz yıllarca fındık da arz fazlası sorunu var denildi. Aslında böyle bir sorunun bizce olamadığı her üretilen fındığın satıldığı gerçekliğine inanmış biri olarak şunları söylemek istiyorum. Fındıkta yıllarca klişeleşmiş arz sorunu söylemi, arzın çok kısa bir zaman dilimine sıkışması, örneğin geçtiğimiz 2021 mahsulünde bu nasıl oldu? Piyasa 15 günde Türkiye fındığının çok büyük bir bölümünü kabul etmek zorunda kaldı, köylü ya fındığını sattı, ya da emanete bıraktı.

Hepimizin şikayet ettiği emanet sisteminin çözümü: fındıkta lisanslı depoculuk sistemi için kritik bir aşamadır. Ama ülkemizde maalesef çiftçi ölçeği çok küçük olduğu için üretici lisanslı depoyu tercih etmiyor.

Yurt dışı piyasalara entegre bir ürün olan fındığın bakınız dünya üretimindeki Türkiye’nin yeri % 66’lara gerilemiş, daha önce bu rakam tüm literatürlerde % 75 ve üzerinde idi. Demek oluyor ki Türk fındık tarımı geriye gidiyor, ölçek çok küçülmüş, parça parça üretici yapısı ile geldiğimiz nokta bu.

Öncelikle fındıkta lisanslı depoculuk adına iyi şeyler yapmak adına arazi toplulaştırılması lazım.

Bu sebeple fındık tarımını kendine asli iş edinmiş fındık çiftçi ve çiftlik yönetimi yapasının kurulması lazım.

Bu nasıl olacak, devletin koyacağı sistem ile olacak kendi kendine olması mümkün değil. Tarımda belirli bir ivme sağlamış, gayrisafi milli hasılasında tarımın çok önemli yer tuttuğu, hatta dış ticaretinde tarımsal ihracatın çok büyük yerler tuttuğu ülkeler tarım ekonomilerini belirli bir sistematiğe sokarak bu işi yoluna koymuşlar. Fındıkta lisanslı depoculuğun bu kararlılığa piyasa istikrarı çerçevesinde hizmet edecek çok önemli bir enstrüman olduğunu söyleyebiliriz. O halde işin temeline inmeden sorunu çözmemiz mümkün değil.

 

Güçlü üretim ve çiftçi yapısı oluşturabilmemiz için bu kesinlikle gerekli bir durum

Çünkü, Ağustos ayında başlayan fındık hasadı ile üreticinin bir çoğu zaten gurbetçi bir an önce fındıklarını toplayıp satmak istiyor. Zaten çok küçük bahsettiğimiz bu üretici yapısının mantalitesi şöyle işlemekte; fındığı bekletsem ne olur bekletmesem ne olur mantığında onun için önemli olan bir an önce yapmış olduğu harcamaların karşılığını almak biraz da köyünde tatil yaparak fındığı ucuz pahalı elinde çıkarmak üzerine kurgulu.

 Tabiki bunu Giresun için söylüyorum. Çünkü arazimiz makinalı tarıma uygun olmadığı için emek yoğun ve üretimde bir o kadar uzaktan kumanda ile parçalı arazi ile ancak bu kadar olabiliyor. Bunlar fındıktaki yıllara sari yapısal sorunlar ve inanın artarak da devam edecek. Onun için birinci sorun küçük üretici yapısı ile Türk fındığının güçlü kılınması mümkün gözükmemekte, bu küçük üretici yapısı ile lisanslı depoculuk sisteminin de sağlayabileceği fayda maalesef görünürde stopaj desteği, nakliye desteği, üreticilere verilen kira desteği ile yürümekte. Stopaj desteği ile üretici bugünün fiyatlarıyla ürününü depoya koyarak ve TÜRİB vasıtasıyla sattığında 0,70 TL./Kg.’da daha fazla gelir elde edebiliyor. Yine üretici ürünü depoya koyduğunda Ziraat Bankasından 9 ay sonra ödemeli ve faizsiz kredi kullanabiliyor. Fiyatlar yükseldiğinde de fındığını satabiliyor. Yani arada ihtiyacı olduğu finansmana da lisanslı depo vasıtasıyla faizsiz kredi ile karşılayabilme imkanına sahip bu müthiş bir şey, Ürününü satmamış oluyorsun ve faizsiz para bulabiliyorsun. İşte bu lisanslı depo ile mümkün. Bu imkandan yararlanmak lazım. Ama eldeki alışkanlıklar bunun farkındalığındaki eksiklikler maalesef sistemin gelişimine imkan tanımıyor, birde sektörün tamamında bölgeler itibariyle lisanslı depoların kurulumu sağlanmalı. Bu da mümkün ama bunun ülkedeki fındık politikasına bir yönlü etkisi var, bu etkinin komplike bir planlama ile dönüşüme ihtiyacı var. Nedir bu, arazilerin toplulaştırılması ve sağlanacak ölçek büyüklüğü ve ekonomik bir fındık çiftçiliği veya adına fındık işletmesi deyin sonrasında işin ticaretinin de lisanslı depolar, spot borsalar ile düzenlenir hale gelmesi çözüm yaratabilir. Ama sonrasında kesinlikle sağlanacak bu düzenlemenin sonrası katma değerli fındık ürünleri ihracatının tesis edilmesi. Bu çağda hala bu sarmaldan kurtulamıyorsak ve fındıktan istenen geliri ülkemize getiremiyorsak sorunun çözümü yine bizde başkalarında beklememiz lazım. Onun için sektörün tamamı konuda birlik olarak fındıktan sağlanan gelirin daha fazla olabilmesi için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Bu lisanslı depo açısından düşünüldüğünde bir yere kadar fayda yaratabilir ölçekte o da nedir. Arzın yoğun olduğu dönemde fiyat düşüşünü önleyecek yapıyı belli bir kapasite ile bloke etmek.

Yine bir tekrar olacak ama büyük ve güçlü bir üretici ağı, bunu destekleyen belirli bir kapasiteye ulaşmış fındık lisanslı deposu ile Türk fındığında yeni bir hikaye yazmak mümkün görünmekte.

Devletin, bu anlamda fındık piyasasını hem üretici, hem tüccar, hem de sanayici lehine üçlü terazide eşit şartlarda yönetebilmesi için fındıkta lisanslı depoculuk sisteminin buna hizmet edeceğini düşünüyorum. Daha doğrusu fındıkta yapısal sorunların çözülmesi, mevcut emanet sisteminin bölgelere göre konumlandırılmış lisanslı depo yapısına göre devlet teşvikleri ile artırılması ve bunun tercih edilir olması, fındık lisanslı depoculuğunun Türk fındık sektörünün istikrara kavuşmasına çok büyük faydalar yaratacağı kanaatindeyiz. Ama bunun sistemin tüm parçalarını aynı koordinasyon ile yapabilme yetisi ile olacağı kanaatindeyiz. Bunun için sektörün tüm paydaşlarını çatısı altında bulunduran Ulusal Fındık Konseyinin koordinasyonunda olacağını da buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Çünkü fındıkta başarıyı hepimizin bir araya geleceği konuşacağı ve fikirlerimizi tartışabileceğimiz bir iklimi yakalayarak yapabileceğimize inanıyorum.

Lisanslı depoculuğun kalite açısından faydalarını değerlendirecek olur isek fındık gibi değerli bir ürünün kalite kaybının 25 bin ton üründe bir randımanda ne olabileceğini bugünkü piyasa fiyatları ile örneklersek yaklaşık 17,5 milyon TL yapmaktadır.  Bu miktarın sağlıksız koşullarda daha fazla kalite kaybına yol açtığı düşünüldüğünde toplam gayri safi milli hasıladaki kaybımızı ortaya çok vahim derecelerde ortaya koymuş oluruz.

Öyle ki Türkiye genelinde yaklaşık 400 bin ton lisanslı depo kapasitesine ulaşmamız gerçeğinden yola çıkar isek bu depolardaki ürünlerin en aşağı yarım randıman kalite kaybının korunması bile bugünkü değer ile yaklaşık 280 milyon TL’ye tekabül etmektedir. Aslında kalite kayıplarından kotaracağımız her miktar sistemi amorti eder nitelikte olacaktır ve Dünya fındık piyasasında büyük aktör olan ülkemizi istikrarlı ve piyasayı domine edici rol üstlenmesine lisanslı depolar vasıta kılacaktır diye düşünmekteyiz.

Her alanda olduğu gibi fındıkta da bizim dışımızdakiler boş durmuyor alternatif çözümler arayışındalar bu sebeple çok hızlı düşünmek ve çok çabuk karar almamız gereken bir süreçteyiz.

Karar vermemiz gerekenlerden bir tanesinin de lisanslı depoları tabana ve bölgelere yaymak gerekliliği olduğunu düşünüyoruz. Çünkü fındığın üretiminden tüketimine kadar olan sürecinde ve yıllara sari stoklama gerçeği ile karşı karşıya olduğumuz için bunun böyle olması gerektiği hakikati ile de karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek isterim.

Çünkü fındık kaderine terk edilebilecek bir ürün değil, Doğu Karadeniz, hatta tüm Karadeniz bölgesi boyunca ekonomi fındık ile yaşar, fındık ile yatar, fındık ile nefes alır. Ekonomi ve her sohbetin içerisinde fındık vardır. hala Türkiye’nin ithal etmediği ve Türk dış ticaretine çok önemli katkılar sağlayan bu ürünün ülkemiz lehine hem ticaretinin hem ziraatının iyi yönetilmesi ve planlamalarının buna göre yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.

Bu zamana kadar geleneksel yöntemlerle stoklama yaptık ama artık çağımız teknoloji ve bilim çağı bu sebeple lisansı depoların çok acil fındık da daha yaygınlaşması gerektiğini düşünüyoruz Dünya’da ve Türkiye’de tek bir lisanslı depoya sahip olma ile mutlu olmadığımızı üzülerek söylüyorum ki mutlu değiliz. Yakınımızda kardeşlerimiz olan illerde de lisanslı depoların çoğalmasını arzu ediyoruz.

İnşallah fındıkta tematik üniversite olması hasebiyle diğer illerimizde de lisanslı depoların çoğalması gerektiğini üniversitemiz ile işbirliği içinde tüm yetkililere anlatabiliriz.

31 Aralık 2021 tarih itibariyle faaliyette olan toplam 227 adet lisanslı depoların toplam 8.322.592 ton kapasitesi içerisinde fındık lisanslı deposunun payı % 0,13’tür (yani binde 1,3) bu fındık gibi bir ürüne sahip bulunan Türkiye için gerçekten bulunduğumuz yerin durumunu da açıkça ortaya koymaktadır.

Finans sektörüne entegre olamayan arzı yönetemeyen bir fındık piyasasının dalgalanmaya açık olduğu aşikârdır

İşte lisanslı depoculuk sistemi, hem sermaye piyasalarıyla entegre olması hem de fındığın menkul kıymete dönüşmesi ile Türk fındık sektörünün finansmana erişiminde çok önemli bulduğumuz yenilikçi bir enstrüman olma özelliğine kavuşmuştur.

Finansmana erişimde sağlanacak çok önemli devlet destekleriyle aslında lisanslı depoculuk sisteminin dünya fındık piyasalarında daha güçlü ve söz sahibi olabilmemizin de önünün açılacağı kanaatindeyiz.

Çünkü devlet kontrolünde ve akreditasyonunda olan lisanslı depolar aslında sektörün kendi kendine yeterliliği için de çok önemli bir araç olarak kullanılabilir. Kendi içerisinde kaynak yaratan lisanslı depoculuk sistemi aslında ülke fındığının fiyat dengesizliklerinden etkilenmesinin de önüne geçmekte bir fayda yaratacak ve fiyat dalgalanmalarının aşağıya yönlü dönüşünü engelleyerek piyasa istikrarının sağlanmasına da olumlu etkiler yaratacaktır.

Tabiki fındıkta lisanslı depoculuk bahsettiğimiz kapasitelere eriştiğinde güvenli, sağlıklı depolar marifetiyle arzın uzun süreye dağıtılmasına ve yukarıda da bahsettiğimiz üzere piyasanın ve fiyatların istikrarlı bir şekilde kalmasını sağlayacak, piyasadaki belirsizliklerin önlenmesi, objektif, hesap verebilir ve bilinen şeffaf bir yöntem olan lisanslı depoculuk sistemiyle piyasa aktörlerinin fındık ticaretine daha iyi bir yorum getirmesine de fayda yaratacaktır.

Sektör temsilcileri her zaman ulaşabilecekleri ve ürün temininde sorun yaşamayacakları bir sistem yapısı içerisinde doğal olarak ticaretlerine yoğunlaşacaktır.

Fındıkta şu ana kadar sistemin yaygınlaşmamasının nedenlerini ortaya koymak gerekirse işin temelinde birkaç tane hukuki sorun olduğunu düşünüyoruz. Bunların en başında 10.000 tonun altında lisans depo yapımına izin verilmemesi.

Çünkü fındık pahalı bir ürün tazmin fonundan %15’lik teminat; 10.000 ton için yaklaşık bugünkü bedellerle sigorta ve teminata esas bedeli yaklaşık 350 milyon TL’ye tekabul ediyor. Bunun yaklaşık teminat bedeli 55 milyon TL. tutmaktadır. İpotek bedelleri üzerindeki harç yükü, teminat mektupları üzerindeki komisyon oranları bir de buna ürün sigortası eklenirse ki bu en aşağı 10 bin ton üründe bugünkü değerlere göre 500 bin TL.’ye tekabül etmektedir ki en aşağı 700.000 TL. sadece işletme sermayesi gerektirmektedir. Bizim yerleşkemizdeki sadece lisanslı depo tesisinin yapım maliyetleri 2017 değerleri ile söylüyorum yaklaşık 5,5 milyon EURO idi. Bunu bugünkü kur ile çarptığımızda böyle bir tesis bugünkü değeri ile yaklaşık 80 milyon TL.’ye yaptırılabiliyor.

Şimdi buradaki tezatlığa baktığınızda ki 80 milyon TL’ye malolan bir tesisin çalıştırılabilmesi için sizin yaklaşık 55 milyon TL ipotek veya teminat yükümlülüğünüz bulunmakta bu bir ticaret erbabının karşılayabileceği bir durum değil.

Çünkü kredi finansmanı ile çalışan özel sektörün tesisini ipotek vermesi de mümkün değil çünkü elindeki malını, mülkünü kendi ticaretinin finansmanı için zaten bankalara ipotek vermiş durumda.  Son yıllarda geliştirilen kefalet sigortasının komisyon oranları da sistemin işleyişinde yine büyük maliyet unsuru. Bu vaki durum maalesef girişimcinin biraz da gözünü korkutuyor. Bunun bir an önce değişmesi fındık için 3000 tona, olamıyorsa da 5000 tona mutlaka düşürülmesi gerekir kanaatindeyiz.

İkinci bir sorun, lisanslı deponun işletmesi ile ilgili sadece üreticilere değil yüzde ikilik stopaj desteğinin en azından bir süre ticaret yapanların da burayı kullanabilmesi için bu yüzde ikilik stopaj desteğinin tüccar kesimine yani işin ticaretini yapan ve fındık ürününün finansman, küresel sermaye güçlerine direnebilme yetisini gösterebileceklere de hak olarak tanınması hususu. Bunu niye söylüyoruz; fındıkta uzun yıllardan beri çok şeyler değişti. Aktörler değişti. Hala da değişmeye devam etmekte. Fındıkta kalıcı ve söz sahibi ülke olabilmemiz için girişimciyi güçlü kılabilmemiz gerekli. zaten fındık üreticisi ile ilk teması sağlayan yıl içerisinde onunla birlikte bir partner gibi ihtiyaçlarını karşılayan ticaret sahibi bu kişiler.

Pekala, bu kişilerin aylık bildirimler çerçevesinde lisanslı depolara bırakacağı ürünlerin de stopaj vergisi ve kira desteklerinden yararlandırılması mümkün olabilir. Bu kısım çok önemli dikkatinizi çekmek istiyorum. Zaten fındıkta arz 15 gün bilemediniz 1 aylık bir süreye sıkışmış durumda. Bu durum arzı karşılayabilecek sağlıklı ve ürünü koruyabilecek bir depo yapısının olamaması, bunu destekler bir sistemin maalesef gelişememesinden dolayı fındık fiyatlarında düşüş yaşanmakta.

Çünkü arzı kontrol edebilecek mekanizma elimizde yok. İşte bunun fındıkta lisanslı depoculuğu yaygınlaştırma modeliyle aşabileceğimizi düşünüyoruz. Fındıkta olan birçok yapısal sorun olmasına rağmen bu husus çok yoğun bir nitelik teşkil etmekte onun için altını çizerek vurgu yapmak istiyorum. Bu panelin sonuç raporu yayımlandığında birçok noktaya çözüm önerisi getireceği hususuna kaniyim.

Diğer bir husus fındıkta lisanslı depoculuğun gelişememesinin temelinde işin çok külfetli, sorumluluğunun çok yüksek olmasına rağmen gelir kaynaklarının bir o kadar az olmasıdır. Çünkü tarifelerin tamamı ticaret bakanlığı tarafından artırılıyor.

Ama sizin geliriniz ile gideriniz denk olmaya matuf değil. neden çünkü işin kararını veren ile yöneten mekanizması arasında mantalite sorunu var. Bununla ilgili bir çalıştay yaptık sorunları ortaya koyduk ve çok yakın zamanda karar vericiler ile bunu paylaşacağız.

Sistemin gelişebilmesi ve büyümesi için kesinlikle devlet teşviklerinin ve desteğinin özellikle fındık özelinde geliştirilmesi lazım. Yoksa sistemin ilerlemesi mümkün değil. Çok kez şunu ifade ettik fındık, lisanslı depoculuk sistemine çok uygun bir ürün. Özü buna uygun her şeyden önce. Lisanslı depoculuğun fındık ile bütünleşmesi ve özdeşleşmesi için biraz da sistemin kendi kendini kotarması için özellikle önemli destekler lazım yoksa bizim özelimizden başka bir lisanslı depo olamayacak ve çok güzel bir örnek sistemin geliştirilmesine de örnek olamayacak bu gidişle.

Onun için devlet yetkililerinden sistemin gelişimi için özellikle biraz zaman ve destek istiyoruz.

Başka konular mutlaka bugün burada gerçekleştirilecek olan panelde değerlendirilecektir. Ben sözlerimi daha fazlada uzatmadan katılımcı olan herkese başta Sn. Rektörümüze ve bütün katılımcılara şahsım, ulusal fındık konseyi ve Giresun Ticaret Borsası camiası adına teşekkür ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum…

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar