Fatsa, Karadeniz’in Çorlu’su olmaya çok yakın
Batısında Samsun, doğusunda Trabzon gibi iki sanayi şehrinin yer almasına karşın 600 dönüm arazi üzerinde kurulu Organize Sanayi Bölgesi ile 6 bin kişiye istihdam sağlayan ve 66 ayrı ülkeye de ihracat gerçekleştiren Fatsa, pandeminin ağır koşullarına rağmen üretmekten vazgeçmedi. Fatsalılar hiçbir şey yapamadılarsa salgının ilk günlerinde üretip dağıttıkları bir milyon maskeyle herkesten önce sosyal sorumluluklarını ve duyarlılıklarını gösterdiler.
info@karadenizekonomi.com / 22.12.2020
Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta Fatsa Ticaret ve Sanayi Odası (FATSO)Başkanı Tayfun Karataş ile birlikteyiz. Her fırsatta en büyük hayalinin Fatsa’yı Karadeniz Bölgesi’nin Çorlu’su yapmak olduğunu vurgulayan Karataş ile pandemiden ekonomiye ve 2021 yılı beklentilerine kadar pek çok konu başlığını masaya yatırırken ortaya dolu dolu bir sohbet çıktı.
-Artık 2020 yılını geride bırakmak üzereyiz. İş dünyası açısından da zor bir yıl oldu. Aslında bir an önce geçip gitsin diye dua etmiyor da değiliz. Bu konuda siz neler söylersiniz?
-Açıkçası bu dönemi hep birlikte yaşadık. 2020 yılı bölgemiz ve ülkemiz açısından ve hatta tüm dünya için çok hayırlı geçmedi. Can kayıplarının olduğu üç deprem gördük, sel felaketleri yaşadık ama en önemlisi Covid-19 salgını oldu. Hatırlamak istemediğimiz bir yılı bitiriyoruz. Her anlamda neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Ülkenin birçok yerinde ticari manada değerlendirdiğimizde çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. Geldiğimiz noktada sağlık çalışanlarımız hayatlarını ve kendi sağlıklarını ortaya koyarak ailelerinden ve sevdiklerinden uzakta olmayı göze alıp ciddi bir performansı ortaya koydular. Her işin başı sağlık dedik ama maddi anlamda da en büyük zorluğu ticarethaneler ve esnafımız çekti. Pek çok işletme kapatıldı. Sonra tekrar açıldı ama ardından gelen ikinci dalgayla yeniden kapanmalar yaşandı. Bunlar hep artı maliyet olarak yansıdı.
-Ama devletin bazı destekleri de olmadı değil. Yeterli olmasa da…
-Sağ olsun hükümetimiz kısmi destekler sağlayarak önlem almaya çalıştı. Fakat dediğiniz gibi yeterli olmadı bu yardımlar. Daha radikal çözümler gerektiği kanaatindeyim. Ötelenen vergilerin gerekirse üç ay daha ertelenmesi gibi. Bizi uzun bir kış bekliyor. Zaten piyasaların daraldığı bir dönemden geçiyoruz. Azalan ciroların yanı sıra mevcut maliyetler daha da artacak. Her sektör için olmasa da ekonominin yüzde 70’i de ciddi manada etkilendi. O nedenle destekler biraz daha artırılmalı.
-Bu konuda bir liste hazırladığınızı biliyoruz Alınması gereken tedbirler diye kamuoyu ile paylaştığınız…
-Evet… Sigortaların ve vergilerin tekrar ötelenmesi gerekiyor. Çünkü durum ortada, insanlar toparlanma imkânı bulamadı. Yapılan bin liralık yardım bir lokantanın sadece elektrik giderini karşılayabilir. Mart ayında bu insanlara kredi çektirdik. Şimdi onların geri ödeme zamanları geldi çattı. Ticaret erbabı ve esnaf bunu ödemekte güçlük çekiyor. Dolayısıyla bu destekler tekrar gözden geçirilmeli. Her kapanan işletme kaybolan bir milli servettir.
-Kapanan işyerleri konusunda en sağlıklı verilerin sizde olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada tabloyu nasıl okumak gerekiyor?
-Fatsa’daki şirketlerle ilgili bir veri aktarayım. Fatsa’yı ele aldığımızda bir önceki yıla göre kapanan işletmeler yüzde 49 artmış. Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belli olmuştu. O nedenle tedbir almazsak bizi öyle çok da güzel günler beklemiyor. Anlayacağınız bu destekler yarayı sarmaz sadece geçici pansuman özelliği taşır. Yaşananlar bölgemize özgü bir durum değil ülke genelinde de benzer durumlar söz konusu. Olağanüstü bir durum ve dönemden geçiyoruz burada hükümetimiz de bir suçu yok. Ama eldeki imkânları daha verimli kullanarak ekonomiye ayakta tutmamız lazım. KGF taksitlerinin, verginin, sigortanın ötelenmesi gibi… Kapanan işletmelerin bunu ödeme şansı zaten yok. İnsanlarımızın mağduriyetlerini kaldırmamız gerektiğini düşünüyorum. Açıklanan paketler revize edilmeli ve ilave destekler açıklanmalı. Bunun önüne şimdiden geçmemiz lazım.
-Bir ticaret erbabı şöyle yazmış. “Salgın devam ediyor. Sigortamı ve vergimi ödeyemiyorum. KGF’den aldığım parayı da ödeyemiyorum. Yeni KGF olanakları açıldı ama virüste devam ediyor. Kendimizi toparlayamadık. Benim gibi binlerce iş insanı var.” Bu konuda siz neler söylemek istersiniz?
-Tekrar kredi vermek doğru bir yaklaşım değil. Vatandaşın ödeyeceği KGF kredisi kaç taksit olacak? 24 taksit diyelim. Atıyorum ilk üç ay ödenmeyecek. Bunu 6 ay ödemesiz ya da 9 aya çıkartılacak. Vatandaşın hayatını devam ettirmesi için yapılan biner liralık yardımı artırmamız lazım. İnsanların şu anda ödemesi gereken bir vergi var. Geçmişi ödeyemiyor ki bir de üstüne iki tane sigorta ödemesi geldi yetmedi kredi geldi. Adam çalışsa bir şekilde borcunu öder, burada sorun yok. Vatandaşımız iş olduğu zaman gece gündüz çalışıyor ama şu an bunu diyemiyoruz. Afaki bir durumdayız.
-Küçük esnafın durumu daha da zor değil mi?
-Fatsa’da çay ocaklarını görüyorum. Evlerine ve çocuklarına ekmek götürebilmek için işyerlerini kapatmışlar tezgâhta sebze satıyorlar. Türk toplumu mazeret üretmiyor, o yüzden ayakta kalır.
-Pandemi döneminin kazananları da olmadı mı?
-Elbette oldu. Bazı sektörler için her şey bu kadar da kötü olmadı hatta kimileri hayatları boyunca ulaşamayacakları ciroları gördüler. Toplumun yüzde 30’luk kısmının memnun olması geneli memnun etmiyor tabi ki. Yüzde 50’si mutlu değilse ve hayatına devam edemiyorsa… En azından yüzde 70’ini memnun edecek bir şekilde mücadele edebiliriz. Bu parti meselesi değil, siyaset üstü bir durum var. Gerekirse tüm liderler bir araya gelip vatandaşlar için bir duruş sergilemeli. Zaman, birlik ve beraberlik zamanı. Bu bir dünya meselesidir. AK Parti’nin yarattığı veya CHP’nin getirdiği bir virüs değildir. Bunun çözümü birlik beraberlikte görüyorum. İktidarı ve muhalefeti ile siyasi kaygı, seçim düşüncesi vs. olmadan aynı söylem içerisinde ülkenin geleceği için ortak hareket etmesi gerekiyor. Zira bu virüs parti ayırt etmiyor. Topyekun bir şekilde kararlar alarak ve gerekli mekanizmaları hızlı bir şekilde piyasaya entegre ederek sorunu asgariye indirebiliriz. Hani derler ya: “Olandan fayda gelir olmayandan gelmez.” İşte bu nedenle çok çalışmamız lazım. Çaycı kardeşimiz iki kasa sebze alıp satmaya çalışıyor hayatını devam ettirebilmesi için. Yani bizim insanımız bunu yapar.
-TOBB Başkanı sayın Hisarcıklıoğlu ile paylaşımlarınız oluyordur eminim. İş dünyası 2021’de mutlu olmak istiyor. Neler konuşuyorsunuz?
-Ticaret ve sanayi odaları veya diğer sivil toplum kuruluşları yani bizler toplumda kanaat önderleri olarak ifade ediliyoruz. Mesleki bağlamda sorunları ilgili kurumlara iletmekle mükellef olan kurumlar olarak addediliyoruz. Şunu da belirtmem de fayda var. Fatsa Ticaret ve Sanayi Odası olarak pandemi sürecinde en aktif kurumlardan biriydik. Türkiye’de ilk maske üretimine başlayan kurum olduk. Maskeleri üyelerine ücretsiz olarak üreten ilk kurum olduk. Bir milyon maskeyi üyelerine ve vatandaşlarına dağıtan ilk kurumuz. Görevlerimiz var bir de yapabildiklerimiz var. Ben bu süreçte yaklaşık 10 rapor hazırladım. İş dünyasının sorunlarının neler olduğunu, hangi sektörde ne gibi sorunlar yaşandığını anlatan 10 farklı rapor hazırladım. En son raporumu 1 Aralık’ta TOBB’a gönderdim. Nihayetinde biz aracı kurumuz. İcraat yapan bir kurum değiliz.
-Sanki bazı yanlış anlaşılmalarla da karşı karşıya kaldığınızı söylemek ister gibisiniz…
-Bazen sitemlere maruz kalıyoruz elbette. Ancak biz sorunlara kayıtsız kalmıyoruz. Ben de ticarethane sahibiyim. Biz sorunları TOBB’a iletiriz. Ama verip vermemek onlara kalmış bir şey. Özellikle pandemi sürecinde yaşanan sorunların daha derinleşmeden çözümlenmesi için önerilerimizi sunduk. Bir kısmı kabul gördü, bir kısmı da görmedi. Her üyemizin sorununa hâkimiz. Her konunun da muhatabıyız. Biz her sorunu iletiyoruz bunu söyleyeyim. 2020’den hasar aldığımız için 2021 yılı bizim için kolay değil. Ama ben kötümser bir yaklaşım ortaya koymak istemiyorum.
-Aşı çalışmaları bir dönüm noktası olacak mı sizce?
-Yaptığım araştırmalarda Çin aşısının en az zararlı olduğunu öğrendim. Yaptırmak isteyenlerden biriyim. Aşının olumlu olmasıyla piyasanın rahatlayacağını düşünüyorum.
-Yatırım ikliminin korunması ve yeni istihdamlar için ülke genelinde bütün OSB’lerin acilen kamulaştırılması şart görünüyor. Fatsa OSB’nin ihracat performansı da göz kamaştırıcı. Geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir açıklamada Fatsa ölçeğinde gezen ve yaşayan nüfus 200 bin kişi dediniz. Kamulaştırma için 40 milyona ihtiyaç var dediniz. Karadeniz’de ikinci bir örneği yok. Kamulaştırma yapılırsa hedeflenen istihdam 15 bin diye açıklamanız da var. Gerisini sizden dinleyelim?
-Bu süreç perakende sektöründe, ufak işletmelerde, esnafta hasarlara yol açtı ve açmaya da devam ediyor. Ama bazı sektörlerimizde artış oldu. Mesela Fatsa’da 2019’da sigortalı çalışan sayısı 15 bin 341 kişiymiş. Şu anda 2020 sonu itibariyle bu sayısı 17 bin 77’ye çıkmış. Yani virüse rağmen bir istihdam artışı. Bu daha çok üretim sektöründe oldu. Biz önceden ‘Karadeniz’in Çorlu’su olacağız dediğimizde bazıları tebessüm ettiler. Şimdi bölgenin üretimini artıran, istihdam yükünü sırtlayan ve kalkınmasını sağlayan bir OSB olduk. Belki kayıplar da vardır. İlk başlarda hedefimiz iki bin kişiye istihdam sağlamaktı. Bugün 6 bin insan çalışıyor.
-Yani insanların hayalleri olacak diyorsunuz…
-Evet… Hedefe giden yolda hayalleri olmalı insanların. Şükürler olsun ki biz şu anda başardık. Bakın 6’sı merkezde ve birer tane de Bafra ve Havza’da olmak üzere hemen yanı başımızdaki Samsun’da 8 tane OSB var. Veya Trabzon… Biz yanı başımızdaki illerle aynı seviyede olalım istiyoruz. Fatsa’yı büyütelim, Ünye’yi açalım. Altınordu’ya ikinciyi açıyoruz çok şükür.
-İnsanlar doğdukları şehirde istihdam edilsin mi demek istiyorsunuz?
-Tabi ki… Bakın İstanbul’da en fazla göç nüfusu Ordu’dan. Bu bir utanç kaynağıdır. Burada iş kapısı yaratmış olsak herkes mutlu olur. Ordu’nun üretime ve ihracata ihtiyacı var. Burada da 600 dönümlük arazi üzerinde 6 bin kişiye istihdam sağlayan ve 66 ayrı ülkeye ihracat yapan bir OSB var. Karadeniz’de ikinci bir örneği yok. Önceden insanlarımız OSB’yi büyük sanayi sitesi olarak görüyordu. Bundan iki yıl önce bir İngiliz heyet gelmişti. Fatsa gibi bir yerde böyle bir OSB olmasına inanamadılar.
-Bunu yeterli görüyor musunuz?
-Tabi ki değil. Şu anda aktif üretim yapan 35 fabrikamız var. 8 fabrika inşaatımız da devam ediyor. 6 bin çalışanı var Fatsa OSB’nin. Bu kadar insandan yaklaşık 20-25 milyon lira giriyor Fatsa ekonomisine. Burada Aybastılı, Kumrulu, Korganlı ve Çamaşlı kardeşlerim de çalışıyor. Bizim hedefimiz kamulaştırmayı bitirmek. Sadece Fatsa’da değil Ordu’da da Ünye’de de. Hep marka diyoruz ya. Bakın Fatsa OSB’de dünya marka ödülü almış maden firması var. Ordu’dan bahsetmiyorum Karadeniz’de bunu alan bir firma yok.
-Ne kadar paraya ihtiyaç var sizce bu kamulaştırmaların tamamlanması için?
-Altınordu Fatsa ve Ünye için gerekli olan para 200 milyon lira. Ordu’ya stat yapılamamış olsa bu parayı üç OSB’ye aktarmış olsak, Ordu’da ne sıkıntı ne de sorun kalırdı. Önceliklerimiz kamulaştırma maliyetini ortadan kaldırmak. OSB’de çalışanlara fayda sağlamıyor ki sadece. Yani, bizim paramızın çoğalması ve zenginleşmesi lazım.
-Son olarak yeni yıl mesajınızı alalım?
-İnşallah 2021 yılında aşıya birlikte düzelmeye başlayan bir ekonomi olur. Ülkemizin milli beraberliğe ihtiyacı var. Hiçbir parti bu durumu malzeme olarak kullanmamalı. Birbirimize yardımcı olacağız ve hep birlikte ayağa kalkacağız. Bunu yapacak ihracatçımız da gençlerimiz de var. Safları sık tutalım yeter. 2021 yılının başta ülkemize sağlık, birlik ve beraberlik getirmesini diliyorum. Kazancın bol, üretimin yüksek, işsizliğin de azaldığı bir yıl olmasını bekliyorum.
-Teşekkür ederiz…