Lisanslı depo bir avantaj, ama üretici farkında değil!
Giresun TB Başkanı Bölük, “Üretici lisanslı deponun nimetlerinin henüz farkında değil. Yüzde 2’lik vergi alınmaması, faizsiz kredi çekebilme gibi birçok avantaj sunmasına rağmen, üreticilerimiz ürün getirmediği için depomuzu TMO’ya kiraladık.
info@karadenizekonomi.com / 3.11.2019
Türkiye’nin en eski borsasından biri olan ve lisanslı depoculuğa ilk geçen borsa olarak adından söz ettiren Giresun Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hamza Bölük lisanslı depoculuğun önemini henüz üreticinin kavrayamadığını belirterek sektöre dair değerlendirmelerde bulundu. Bölük, “Fındık alanında dünyada lisanslı depoculuğa geçen ilk borsa olan Giresun Ticaret Borsasıdır. Lisanslı depolar AB projeleri ile birlikte gündeme gelince fındıkta lisanslı deponun bir ihtiyaç olduğunu gördük. AB ile beraber lisanslı depoyu yapabilmek için proje gerçekleştirildi. Uzun uğraşların sonucunda 16 milyon euro değerinde 17 bin tonluk lisanslı depoya kavuştuk. Biz lisanslı depoculuğun birinci ayağını tamamladık. Üreticinin kullanımına sunduk. Bundan sonra üreticiye bağlı olan kısım kaldı. Üreticiyi lisanslı depoyu benimseyip fındık getirmeye başladığı zaman lisanlı depoculuk bütün aşamalarını tamamlamış olacak. Lisanlı depo günümüzde artık bir ihtiyaçtır. Pazarda fiyatın oluşmasına sebep olan fındığın pazara indirme hızını kontrol etmek ve emanete bırakılan fındığın fiyat üzerinde baskısını kaldırabilmek için lisanslı depolara ihtiyaç var. Üreticinin fındığını ucuza satmasını önleyebilmemiz lazım bunun içinde emanete inen fındığın pazara inmeden emanet olarak başka bir yerlerde saklanması gerekiyor. Lisanslı depolara bırakılan ürünler kimsenin tekelinde olmuyor. Herkes ürününün sahibi, istediği zaman satışını yapabiliyor. Üretici fındığını güvenle lisanslı depoya bırakabilir. Ürünlerden yüzde 2’lik stopaj vergisi alınmaz. Üretici ürününü yüzde 2 daha fazlaya satar. Devlet bırakılan ürüne 6 ay boyunca kira desteği ve nakliye desteği de sağlıyor. Ayrıca depoya bıraktığınıza dair aldığınız belge ile ziraat bankasına gidip 9 ay ürünün yüzde 75’lik tutarına sıfır faizle kredi kullanabiliyorsunuz. Sadece Giresun’da değil fındığı en çok üreten il olan Ordu’da ve fındık yetiştiren bütün illerimizde bir an önce lisanslı depoculuğa geçilmesi gerekmektedir. Lisanslı depolar üreticiye yapılan bir yatırımdır. Üreticinin kazancını korur. Sanayiciye yararı ise sanayicinin kaliteli fındık almasını sağlar çünkü lisanslı depolarda fındıkların 2 yıla kadar saklama ömrü vardır. Ama üretici lisanslı depolara yeteri kadar fındık getirmiyor. Çünkü lisanslı deponun nimetlerinin henüz farkında değil. Ama bu bir süreç daha iki yıl oldu yavaş yavaş bilinç oluşacak. Toplum olarak alışkanlıklarımızdan hemen vazgeçemiyoruz.” dedi.
Lisanslı depo bilinci oluşmadığı için TMO ile işbirliği yaptık
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile yapılan iş birliğinin lisanslı depo bilincinin oluşmamasından kaynaklandığını da belirten Bölük, “Borsamızın bünyesinde kurulmuş olan GİFLİDAŞ şirketi lisanslı depoyu işletiyor. Üretici lisanslı depoyu tercih etmeyince bizde depo boş kalmasın ölü bir yatırıma dönüşmesin diye bu şirket vasıtasıyla TMO’ya lisanslı depoyu depo olarak kiraladık. Onlarda kabul ettiler. Bugün Türkiye’deki alım noktaları içerisinde en yüksek alımın yapıldığı yer Giresun Lisanslı deposudur. Çünkü yüzde 2’lik avantajı duyan Giresun’daki üreticiler lisanlı depoya getirdiler fındıklarını.” diye konuştu.
Kapasitenin yarısı kullanılıyor
Dünyada fındık tüketiminin hızla arttığını belirten Bölük tüketime oranla üretimin yeterli olmadığını vurguladı. Bölük, “Bizim en büyük sıkıntımız üretememek. Çok oldu bu sene diyoruz olan rakam 776 bin ton. Aslında Türkiye bundan daha fazlasını üretebilir. İşletmelerin kapasitesi 1 milyon 600 bin ton Türkiye’nin bu yıl ürettiği fındığın iki katı civarında, kapasitenin yarısı atıl durumda kalıyor. Dikili alan 720 bin hektar. Hektar başına aldığımız ürün 100 kiloya karşılık geliyor. Oysa bizim bu rakamı 150’nin altına düşürmememiz gerekiyor. Dünyada fındık ve fındık kullanılan ürünlerde tüketim artmaya başladı Çin hızla fındık yemeyi öğreniyor. Bundan 10 yıl önce 2 bin ton civarında iç fındık yiyen Çin bu yıl yaklaşık 15 bin ton civarında iç fındık yiyeceği öngörülüyor. Hesaplamalara göre 10 yıl sonra Çin Almanya’dan sonra en çok fındık alan ülke konumuna gelecek. Yaklaşık 50 bin tonluk bir iç fındıktan bahsediyoruz. Peki o zamanlara gelindiğinde biz bu tüketimi karşılayacak fındığı nereden bulacağız? Bu yüzden bir an önce verimliliği artırıcı projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Çok yaşlı fındık ağaçlarımız var devlet eliyle üretim alanlarının yenilenmesi lazım. Ayrıca sözleşmeli tarıma bir an önce geçilmeli. Şirketler kurulmalı 300-500 dönümlük arazileri mal sahibinden 5 ya da daha fazla yıllığına kiralayıp sözleşme şartlarına göre bahçeyi işlemeye başlamalı. Yoksa biz satacak fındık bulamayacağız.” şeklinde konuştu.
Haksız rekabet yeni pazarlara yöneltti
Yabancıların Türkiye fındık sektörüne yatırımlarını artırmasının da yerli üreticiyi zorladığını belirten Bölük, “Fındığı sanayide işleyen ve aynı zamanda köylüden direk alan uluslararası firmalar piyasaya girince piyasada fındık ticareti üzerinden katma değer katarak ticaret yapan yatırımcı yerli firmalar zorlanmaya başladı. Geçen yıl yaşadığımız ekonomik sıkıntıda yerli ihracatçımız yüzde8-9’larla döviz kredisi kullanırken uluslararası firma yüzde 1’le döviz kredisi kullandı. Aradaki rakamlarla nasıl rekabet yapacak yerli sanayici. Bu yüzden pazar kaybetmeye başladığımız için yeni pazar arayışına çıkıldı. Uzak doğu pazarı da bu sayede keşfedildi. Artık sanayicilerimiz Avrupa’ya değil de oralara yönelmeye başladı ihracatta bu sayede büyüdü yoksa yerli sanayiciyi kötü zamanlar bekliyor olacaktı.”
Sanayici maliyet altına girmek istemiyor
Fındığı en çok üreten Ordu ve Giresun olarak çikolatanın hammaddesiyiz ama çikolata üretemiyoruz diyen Borsa Başkanı bunun nedenlerinden birinin coğrafi konumumuz olduğunu belirterek şöyle konuştu; “ Evet coğrafya kaderimiz ama yinede bunun arkasına sığınmamamız gerekiyor. Fındık ihracatına başladığı yıllarda yüzde 10’nu işlenmiş yüzde 90’ı naturel olarak yapılıyordu. Şimdi yüzde 70’lere varan kısmı işlenmiş olarak gidiyor. Ama bizim bu oranı artırmamız lazım işlenmişten katma değeri yüksek ürünlere geçmemiz lazım. Sanayici fındığı çikolata haline getirirken dönüştürülecek olan evrelerdeki maliyetleri göze alamadığı için bütün halinde ya da basit halinde işlenerek kıyılmış, kavrulmuş ve beyaz yaparak gönderiyor. Ama bundan artık vazgeçilmeli. Sanayicimiz yeni ürün gamları geliştirmeli ya da fındığın kullanıldığı ürünleri pazara daha fazla sunmalı. Bunu iç piyasada bir oranda yapıyor ama dış piyasada da yapmalı.”
Fındık ticaretiyle uğraşanları bir çatı altında toplamak istiyoruz
Son olarak fındık müzesi konusuna değinen Bölük, “30 dönüm bir araziye ihtiyacımız var. Fındık müzesini bina olarak değil yaşam alanı olarak inşa edeceğiz ama yer konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Anayolun üzerinde müzeyi açmak istiyoruz. Çünkü yolu kullanan vatandaşlar da gelsinler görsünler ürün alsınlar ve Giresun’a bir girdi sağlanmış olsun. Bizim şuan bu iş için beklediğimiz eski çöp alanı dediğimiz Giresun’un doğu tarafındaki dolgu alanı. Giresun Belediye Başkanı Aytekin Şenlikoğlu bize bu konuda çok yardımcı oluyor. Ayrıca yürüttüğümüz bir başka çalışma da var. Fındığın pazarlarını sokak aralarından çıkarmak istiyoruz. Fındık ticareti yapan esnafımızın şehrin doğu ve batı tarafında iki tane fındık çarşısı kurarak orada iş yerlerini açmalarını sağlayarak alışverişi iki noktaya toplamak istiyoruz. Böylece hem çarşının trafiği rahatlayacak hem de fındığın pazardaki fiyatının çeşitliliği ve karmaşası ortadan kalkacak.