“Konut talebinde önceki aylarda görülen yükseliş eğilimi, bayram tatilinin etkisiyle kesintiye uğradı. Özellikle nisan ayında yukarı yönlü ivme yakalamış olan konut talep endeksi, haziranda bir önceki aya oranla %11,2 düşüşle 135,4 seviyesine geriledi. Maliyet artışı ve Türkiye genelinde metrekare birim fiyatlarının 36.798 TL’ye ulaşması süreci ciddi manada etkiledi. Talep azalmasının bir diğer önemli sebebi de piyasaların düşük faizli kredi beklentisi oldu. İlk evim kampanya çalışmaları, gayrimenkul alıcılarında ilerleyen dönemlerde ciddi faiz indirimi yapılabileceği yönünde bir algı oluşturdu” dedi.

Reel konut fiyatlarında yıllık bazda düşüş yaşanırken, büyükşehirlerde reel kira fiyatlarının yükselmeye devam etmesini değerlendiren Peker, bu durumun kalıcı bir dönüşüme işaret etmediğini ifade etti.

“Reel fiyatlarda yıllık değişim negatif seyrini sürdürüyor. Bu durumu, özellikle şehir merkezlerinde kira rakamlarının yüksek seviyeleri zorlamasıyla orantılı değerlendirebiliriz. Mevsimsel olarak bu aylarda düğün, atama ve tayin gibi nedenlerle talep artışı yaşanıyor. Ancak analizlerimiz, kira piyasasında satış fiyatlarının yüksekliğine bağlı olarak kalıcı bir dönüşümün henüz söz konusu olmadığını gösteriyor” dedi.

Yatırımcı açısından güncel konjonktürde konut satın almanın mı yoksa kiraya vermenin mi daha avantajlı olduğu sorusunu da yanıtlayan Peker, yatırım fırsatına dikkat çekti.

“Kira fiyatlarının artma eğilimi gösterdiği bu dönemde, mesken ihtiyacı varsa bu fırsat mutlaka değerlendirilmelidir. Gayrimenkul alan, uzun vadede her zaman kazanır. Bu dönemin, fiyat artışına yakalanmadan gayrimenkul satın alımı için son fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Kira konusu ülke genelinde çok ciddi bir konu. Sosyal projelerle, örneğin TOKİ gibi adımlarla desteklenmesi gerekiyor. Kira geliri, birçok vatandaşımız için ciddi bir geçim kapısı. Paramızın banka ya da yastık altında beklemesindense, yatırıma uygun gayrimenkullerin alınıp kiraya verilmesi her zaman caziptir” diye konuştu.