Çözüm hammadde ancak muhatap bulamıyoruz
Türkiye’nin değirmencilik sektöründe dünya birincisi ve ülke ihracatına önemli katkılar sunduklarını ifade eden Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Demirtaşoğlu, ciddi anlamda hammadde sorunu yaşadıklarını, milyon dolarlık anlaşmaların sekteye uğradığını ve hükümet temsilcilerinin konu ile ilgili adımlar atmadığını söyledi.
info@karadenizekonomi.com / 23.08.2021
“Hammadde sorununa devlet kulağını kapattı”
Ticaret ve Teknoloji Bakanlığı ile henüz iletişim kuramadıklarını söyleyen Zeki Demirtaşoğlu; “Ticaret Bakanlığı’ndan üç ay önce randevu talep ettik ancak henüz geri dönüş olmadı. Üreticilerimiz piyasada kac bulamadığı için makine üretemiyor. Her yetkili “katma değerli ürün” diyor. Oysa biz bunu yapıyoruz ama sorunlarımızı çözemiyoruz. Ereğli Demir Çelik Fabrikası 6 liraya ye sac imal edip bir lira karla ihraç ediyor. Biz o saçtan saçtan 30 40 bin dolarlık makineler çıkartıyoruz. Milyon dolarlık tesisler kurmak için anlaşmalar yapıyoruz ancak sacımız yok. 6 ay sonra gelecek sacın parasını peşin veriyoruz buna rağmen yine de bulamıyoruz. Sesimizi duyan da yok. Hammadde sorununa hükümet kulağını tıkamış durumda. Öncelikle iç piyasadaki müşterilerin sorunları giderilmelidir. Bu sıkıntıyı sadece biz değil mobilya sektörü de yaşıyor. 2020 yılında 2,2 milyar dolar ihracat gerçekleştiren sektörümüzün sıkıntıları giderilirse 2023 yılında 3 milyar doları geçebiliriz. Çünkü, her yıl yüzde 30 büyüme yakalıyoruz” dedi.
“Devletten alan değil veren el olduk”
Devlet yetkililerinin çok fazla destek sağlamadığını söyleyen Demirtaşoğlu; “Türkiye’nin günümüzde teknolojik anlamda laptop ve cep telefonu gibi ürünlerde dünya liderliğini yakalamak gibi bir durumu yok. Ancak biz sektörümüzde dünya birincisiyiz. Ama devletimiz bu birinciliğin farkında değil. Mevcut liderliği devam ettirmek ve geliştirmek için iş birlikleri oluşturmak için çok fazla teveccüh de görmedik. Oysa her zaman için ‘devletten alan değil veren el’ olduk. hep. Günümüzde birtakım olaylarda devletin hızlı hareket etmesi ve bizi koruyucu tedbirler alması gerekiyor. Çin’den değirmen malzemesi geliyorsa ek gümrük vergisi koymamız gerekiyor. Latin Amerika pazarlarında yüzde 60 vergi var. Bunların devlet girişimleriyle kaldırılması gerekiyor. Pazarlarda politik ve siyasi işleyişin sağlanması ve çözülmesi için ciddi devlet desteklerine ihtiyacımız var. Yaptığımız uluslararası fuarlarda gerçekleştirdiğimiz sempozyumlara devlet büyüklerimiz davet etmemize rağmen hiçbiri iştirak etmeyince biz tek başımıza yaptık”
“Ankara’da Değirmencilik Eğitim Merkezi Kurmak İstiyoruz”
Türkiye’de özellikle öğütme sektörü ile ilgili faaliyet gösteren makinecileri çatısı altında toparlayan bir dernek olduklarını anlatan Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Dernek Başkanı Zeki Demirtaşoğlu, “Eski tip yel değirmenleri yerini Endüstri 4.0’a bıraktı. Şimdi tamamen otomasyon büyük fabrikalar var. On binlerce ton gıdayı parçalayabilecek bunlardan un, nişasta yem, yağ üretilebilen fabrikalar kuruluyor. Biz bu fabrikaları anahtar teslim bizler kuruyoruz” dedi.
Türkiye’de değirmencilik noktasında bir okul olmadığını ve böyle bir tesisi Türkiye’ye kazandırmak istediklerini söyleyen Demirtaşoğlu; “Ham maddeden yarım mamulden maddeye kadar gelişmelerin yürütüldüğü, takip edildiği Ankara’da bir mükemmeliyet merkezi kurmak istiyoruz. Yurt dışında gelecek misafirlerle birlikte prototip bir fabrika kurmak istiyoruz. Burada buğdaydan un üretip bu undan; pasta, bisküvi, hatları kurup kurslar vermek istiyoruz. Eğitim sertifikaları düzenlemek istiyoruz. Böyle bir tesisin değeri 5 Euro civarında. Tam teşekkülü bu merkezin içinde kursiyerlerin barınma ihtiyacından tutun da sektörler alakalı her türlü işleyişin onlara öğreteceğimiz bir merkez. Bunu yapabilirsek 205 ülkede değirmencilik okulu olan 3’üncü ülke olacağız. 205 ülkeden öğrenci ağırlayacağız. Bununla ilgili bir alan tahsis edilmesini istiyoruz. Üyelerimiz destek verecek ve uluslararası bütçelerden eğitime bir fon alabiliriz. Bunu gerçekleştirebilirsek sektöre çağ atlatmış oluruz” açıklamalarını yaptı.
Türkiye ortalamasından 15 kat daha fiyata sahibiz
Özellikle ilgilendikleri konunun; un ve unlu mamuller olduğunu söyleyen Demirtaşoğlu; “Bunları yapacağınız yer un fabrikalarıdır. Un fabrikalarının ham madde alımından, boşaltımından, parçalamasına kadar geçen tüm süreci yönetiyoruz. Unun ardından yem fabrikaları geliyor. Ham maddeyi temin edebilen fabrikaların bunu parçalaması mamul ve yarı mamule dönüşmesindeki tüm fabrikaları bu sektör yapıyor. Sektör olarak 162 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu ihracatı yaparken asıl olan şey para kazanmak Ülkemizin ortalaması 1 doların altında. Bizlerin gönderdiği makinaların kilogram fiyatı ise 14-15 dolar seviyelerinde. Yani bizler ülke ortalamasının 15 katı rakama ulaşmış durumdayız. Bu durum bizlere şunu gösteriyor; bizler katma değerli ürün sağlarken diğer sektörler katma değer yaratamıyor demektir. Ne kadar katma değerli ürün ihracatını arttırırsak ülkemizi büyük ekonomi devletleri arasına alabiliriz. Çok daha fazla katma değerli ürünler üretiyoruz. Burada bizim kilogram başı ihracat değerimizde 72 dolar. Türkiye’nin 80 kat katma değerli ürün üretiyoruz. Bizim rakiplerimiz Almaya, İtalya ve Japonya. Bu ülkeler endüstri 4.0’ı yaygın olarak kullanan sektörler. O yüzden bizimde rekabet edebilmek için Endüstri 4.0’ı çok iyi kullanmamız gerekiyor. Bugün 6 kişi ile 600-800 ton arasında unu üretebiliyoruz. Her şeyi robotlar gerçekleştiriyor. Bu Endüstri 4.0 demektir”
(KARADENİZ EKONOMİ HALİL YILMAZER)