UMUT HASTANESİ YKB İDRİS ALTUNEL: Devlet yatırımcının, girişimcinin önünü açmalı''
Umut Hastanesiyle sağlık turizmi konuşuldu
info@karadenizekonomi.com / 12.06.2017
Ülkemizin ve Ordunun en büyük sorunu işsizlik. Devletimiz ve işadamlarımız biraz fedakârlık yaparak istihdamı artırmalı.100 yataklı hastanemizi 180 yataklı yapsak, çalışan sayımızı bin kişiye çıkarsak iyi olmaz mı? Bize yer gösterilse biz Ordu için böyle bir yatırım düşünüyoruz. Ama Orduda yatırımcının önünü açacak, gel kardeşim buraya yatırımını yap diyecek bir gelenek yok.
Ordunun ilk özel hastanesi olan Umut Hastanesinin Yönetim Kurulu Başkanı İdris Altunel, 2013te devraldıklarında 40 yataklı iken bugün 100 yataklı, 260 çalışanı varken bugün 400 çalışana ulaşmış bir özel sektör sağlık kuruluşunu temsil ediyor. Altunelle; aile olarak faaliyet gösterdikleri sektörleri, Umut Hastanesi olarak son dönemde ağırlık verdikleri Sağlık Turizmini, yerel ve mülki yönetimden beklentilerini ve Ordunun geleceğine yönelik bakış açısını konuştuk.
-Sayın Altunel, okurlarımıza kendinizi özetle tanıtabilir misiniz?
-Ben 12 çocuklu bir ailenin 11 numaralı çocuğuyum. Bir anneden 12 çocuk, annem ve babamın 120 torunu var. İlkokulu Çarşambada, orta ve liseyi Ordu merkezde okudum. Sonra laboratuvar teknisyenliği okulu okudum. İki yıl devlet memurluğu yaptım. Küçük yaştan beri ticari hayatın içinde olduğum için özel sektör bana daha cazip geldi. Ailecek başka sektörlere de girelim diye karar aldık. Bugün aile olarak işlettiğimiz işlerimizde toplam 600den fazla kişiye iş aş verip istihdam yaratıyoruz.
-Hangi sektörlerde faaliyetleriniz var
-Bizim işimiz gıda ve marketçilikti. Sonraki dönemlerde kuyumculuk akaryakıt, inşat, servis işletmeciliği, emlak, medikal ve sağlık sektörü de olmak üzere yaklaşık 10 ayrı iş kolunda faaliyet gösteriyoruz.
-Ordu Umut Hastanesini anlatır mısınız? Diğer illerdeki Umut Hastaneleri ile bağlantısı var mı? Ve siz bu sektöre nasıl girdiniz?
-Umut Hastaneleri zincir hastane değil. Bizimki Orduya ait butik hastane. İstanbul ve Ankara illerindeki Umut Hastaneleri ile bir bağlantımız yok. Ordunun yerel bir hastanesi. Hastane işine nasıl girdiğimize gelince; laboratuvar teknisyeni olduğum için bir tarafım sağlıkçı. 5-6 yıl kadar da medikal sektöründe çalıştım. Ordudaki sağlık camiasının yüzde 80ini tanıyorum. Bir de merhum babam ailemizde çocuk sayısı fazla olup da sık sık hastalananlar olunca oğlum bize bir hastane lazım derdi. Bir teklif geldi, arkadaşlarla oturup anlaştık. Topluma, Orduya bu alanda bir merhem olalım dedik. İyi de oldu. Umut hastanesini Orduda bir marka haline getirdik, diyebilirim.
Umut Hastanesi 2006da Orduda kurulan ilk özel hastane. Biz 2013te başladık, biz başladığımızda umut hastanesi 40 yataklı bir hastane idi. Bugün 90-100 yataklı bir hastane oldu. 260 çalışanı vardı, bugün 400 personeli var. Ama yetmiyoruz, bugün bir hastam var yatıralım desek yatmaya yer yok.
-Her hastanenin kendine özgü iddialı olduğu branşlar vardır. Umut Hastanesinin yetkin olduğu branşlar var mı?
-Ortopedide çok iddialıyız. Umut Hastanesi ortopedi randevularımız 3-4 ay sonraya verilir, doktorlarımız markadır. Plastik cerrahide, genel cerrahide çok iyidir.
-Hastane fiziki olarak yeterli mi? Yeni bina yapma ve mekan edinme düşünceniz var mı?
-İşin püf noktasına değindiniz… Biz bir nevi kamu hizmeti yapıyoruz. Ne yazık ki Orduda pek bu gözle bakılmıyor. Yatırım yapacak müteşebbislerin önünü açacak, kamu ve yerel yönetimlerdir. Onlara yer gösterilmelidir. Ordunun en büyük sıkıntısı işsizliktir. 100 yataklı hastanemizi 180 yataklı yapsak, çalışan sayımızı bin kişiye çıkarsak iyi olmaz mı? Bize yer gösterilse biz Ordu için böyle bir yatırım düşünüyoruz. Yaklaşık 100 milyon liralık bir yatırım gerektiriyor. Sonuçta bu yatırım Orduya yapılacak. Buranın insanları çalışacak, istihdam edilecek. Ama Orduda yatırımcının önünü açacak, gel kardeşim buraya yatırımını yap diyen bir gelenek yok. Başka illerde var, örneğin Kayseride arazi veriliyor, vatandaş bile verebiliyor, gel yatırımını yap, ilimiz kazansın diye düşünüyor. Ama burada devlet bile yanımızda durmuyor, bunu da söyleyelim.
-Orduda hastalar bazı tedavileri için başka illere neden gidiyor. Bundan ne zaman, nasıl kurtulacaklar?
-Aslında başka illere gitmelerine hiç gerek yok. Halkımız buna alışmış. Gidenlerin çoğu da bize geri dönüyor. Boğulursan da büyük gölde boğul mantığı var ve boşuna bilezik bozdurup, paralarını harcayıp yazık ediyorlar.
-Mali durumu iyi olmayan, ödemede zorlanan hastalara nasıl destek oluyorsunuz?
-Sağlık Bakanlığımızın vermiş olduğu tarifeler var. Orada tanınan marjlara göre yardımcı olabiliyoruz. Yalnız fiyatlarımız İstanbul Ankara gibi illerin onda birine denk geliyor. Biz buranın halkını, gelirini, mali durumunu biliyoruz. Bu işi insanlara hizmet etmek için yapıyoruz. Önce hizmet olsun, Allah rızasını kazanalım gerisi gelir diyoruz. Bu işi yapıyorsan gelen her hastayı kendi annen, kendi baban, kendi çocuğun gibi görecek, öyle muamele edeceksin, diye düşünüyoruz.
-Son zamanlarda ülkemizde sağlık turizmi de önem kazandı. Orduda da gündeme geldi. Sizin de bu yönde işbirlikleriniz var, anlatır mısınız?
-Sağlık turizmi tamamen ayrı bir kavram. Dünyada sağlığa ulaşımın en kolay olduğu ülkelerden birisi Türkiye. İngilteredeki toplam MR cihazı sayısı İstanbuldakinden daha az. Avrupada Fransada, İtalyada Almanyada birçok ülkede 6 ay sonrasına MR randevusu verilirken, bizde 25 dakikada MR veriliyor. Altyapı gelişmiş, doktorlarımız kaliteli, çok üst seviyede ve zeki insanlar. Hizmete erişim kolay, altyapı var, hekimlerimiz kaliteli, teşhis ve tedaviler doğru ve üstelik ucuz. Bunlar duyuldu. Amerikadan da İngiltereden de hasta geliyor. 2016 yılında Türkiyeye sağlık için gelenlerin sayısı 800 bin, bıraktığı döviz miktarı 10 milyar dolar; 40 milyon turist geliyor, bıraktığı para 4 milyar dolar. Turizmde hizmet veren binlerce otel var, binlerce personel var ama en büyük hizmet kapısı sağlık. Bu varlığı ülke olarak değerlendirmemiz lazım.
-Umut Hastanesi yönetimi olarak sizin bu konudaki bağlantılarınız neler?
-Şimdi biz Ortadoğuya, körfez ülkelerine; Araplara gidiyoruz. Bize yıllarca Araplardan uzak durmamız telkin edildi. Bu emperyalist ülkelerin algı yönetimi idi. Bize yıllarca Araplar bizi arkadan vurdu, Araplar hain, Araplara yaklaşmayın, onlarla iş yapmayın dediler. Türkiye Araplarla işbirliği yapsa hemen Türkiye batı medeniyetinden koptu, Türkiye geri gidiyor diyerek bizi oradan koparmak isteyen ülkelerin şirketleri ve markaları orada. Dubaide CNNnin binası bizim hastanenin iki katı, Alman kanalı o şekilde. Altyapılarını, üst yapılarını batı yapıyor. Batı orada. Niye? Çünkü para oradadır. Bizim devlet olarak, millet olarak ekonomimizi güçlendirmemiz gerekir. Ne kadar güçlü olursan dünyada o kadar yerin var. Umut hastanesi olarak biz bugüne kadar Ummanda, Azerbeycanda, Dubai, Birleşik Arap Emirliklerinde Katarda fuarlara katıldık. Bu insanlar tedavileri için Avrupanın ünlü şehirlerine gidiyorlar ama Türkiyeye gelmeye korkuyorlardı. Turizm için gelenler 100 dolar harcıyor ama sağlık turizmi için gelenlerin günlük ortalama harcaması bin dolar. Bir örnek daha vereyim; Azerbaycandan bir hastamız ve eşi geldi. Kadın alışveriş yapmak için çarşıya çıktı, en az 15 bin liralık alışveriş yaptığına tanık olduk. Bu arada çarşıda pazarda bu insanlara dürüst davranılması gerektiğini de hatırlatmak isterim. Onları suistimal etmeyelim… Biz gittiğimiz ülkelerde ülkemizi, Orduyu ve sağlık sektörünü anlatıyoruz. O ülkelerin zenginleri zaten Amerikaya gidiyor İngiltereye gidiyor. Bu tedavilerin Türkiyede de yapılabildiğini anlatıyoruz. Fuarlarda 10 dakika hastanemizi anlatıyorsak bir saat Orduyu anlatıyoruz,. Valiliğin, Ordu Kültür Müdürlüğünün hazırlamış olduğu Orduyu tanıtan bütün katolog ve broşürleri fuarda dağıtıyoruz. Çok şükür yaptığımızın karşılığını görmeye başladık. Gelenler sadece sağlık için geliyor ama bakıyorlar ki Ordu adeta bir cennet, ben buradan ev alayım apartman alayım tatilimi burada yapayım şeklinde düşünenler de oluyor.
-Somut olarak bu faaliyetlerinizle hangi ülkelerde nasıl bağlantılar kurdunuz?
-Katıldığımız fuarlar sonucunda Azerbaycanda bir grupla anlaşma yaptık. Tur şirketi gibi müracaat eden hastaları alıyor bize getiriyorlar. Aynı şekilde Katarda da Al-Vehda Medikal Grup isimli bir kuruluşla anlaştık. Her ay belli başlı istedikleri doktorları Katara götüreceğiz; orada onların talebine göre poliklinik hizmeti vereceğiz. Örneğin bu ay bize ortopedi doktoru getirin, diyecekler. Doktorlarımızın da orada çalışması için gerekli evrakları çıkardık izinlerini aldık. Ameliyatlar burada olacak, tedaviler Katarda olacak. Ramazandan sonra buraya da gelecekler, inşallah ülkenin en büyük sağlık kuruluşudur 7 tane kliğini vardır anlaşmamız gereği her ay 3 doktorumuz gidiyor. Kliğinin birinin bize tahsis etiller. Aynı şekilde hastanemizi Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdüne de davet ediyorlar.
-Ordu Giresun Havalimanı çalışmalarınızı kolaylaştırıyor mu?
-Havalimanı da bize çok şey kattı havalimanı olmasa zaten Ordu bugünkü olduğu noktadan 50 sene daha geride olurdu. Havaalanı Orduya ciddi anlamda çok şey kattı. Havaalanı yapımında emeği geçen devlet görevlerine de teşekkür ediyoruz.
-Ordudaki kamu ya da yerel yönetimlerin size ve sağlık turizminin gelişmesine katkısı ne olabilir?
-Biz kurum olarak hem maddi hem fiziksel olarak büyük bir çaba gösteriyoruz. İldeki birimlerin de bize yardımcı olması lazım bu çok önemli. Valiliğe, belediyeye, kültür müdürlüğüne başvurduk. Biz kurum olarak Katara Dubaiye gidiyoruz, bize doküman verin, dedik. Geçen ay Rizede toplantı vardı; kendi firmamızın kataloğundan fazla kültür müdürlüğünün broşürlerini götürdük. Biz bavullara ekstra para ödüyoruz. Ordunun tanıtımıyla ilgili sadece yabancı dille yazılmış bir tek kitap var, o da yemeklerle ilgili. Şehri tanıtan hiçbir basılı belge yok. Olanlar yerele yönelik malzeme. Dışarıya yönelik bu kadar yatırım yapıyoruz, katalog yatırımı yapıyoruz. En azından sağlık turizmi ile şehrimizin turizmini birleştirelim, yayınlarında bize de destek versinler, ya da bu yayınları ortaklaşa yapalım. Sonuçta bizde Ordunun reklamını yapıyoruz. Yani işin ucundan lütfen bir zahmet Büyükşehir belediyesi de tutsun. Katarda fuarda tanık olduk, Orduyu duyan yok. Biz bir de Orduyu anlatıyoruz. Umut Hastanesini İstanbulda zannediyor. Niye? Çünkü Türkiye denince sadece İstanbul geliyor akıllarına. Bizim yaptıklarımızın kıymeti şu anda anlaşılmayabilir belki ama 10 yıl sonra neler yaptığımızın değeri daha iyi anlaşılır.
-Siz aynı zamanda bir işadamı derneğinin yöneticisisiniz. Orduda iş dünyası ve işbirliğini nasıl yorumluyorsunuz?
-Orduda lobi eksikliği var. Dayanışma, işbirliği, ortak noktada buluşma, anlaşma kültürü yok maalesef. Bunun sebebi bugüne mahsus değildir. Geçmişte kötü örnekleri olduğu için halkın milletin şevki kırılmış, güven yok. O güven geri gelsin güzel şeyler yapalım çabası içerisindeyiz. İnşallah genç nesil bu ön yargıyı kıracaktır.
Ordu ili nasıl kalkınacak?
-Bizim bölgemizdeki illere ağır sanayi gelmiyor, çünkü pazara uzak. Bu il başka nasıl gelişir; tabi ki turizmle gelişebilir. O yüzden Sayın Valimiz de gecesini gündüzüne katıyor Ordunun tanıtımı için müthiş bir efor sarfediyor. Kendisini tebrik etmemiz gerekiyor. Orduda turizm sektöründe otel sahipleri arasında bir dayanışma yok, o yüzden vali gitmeden bunu sisteme kavuşturulmalı diye düşünüyorum. Turizm işletmelerinin bir araya gelip fon oluşturmaları gerekir. Herşeyi devletten beklememek lazım. Tabi ki devletin de turizm noktalarına giden ulaşım altyapısını, yolları bitirmesi gerekiyor. Örneğin ben kısa bir süre önce Çambaşına gittim, her şey çok güzel ama yol yüzünden bir kez daha gitmeyi göze alamam. Yani Ordunun doğal turizm değerleri çok kıymetli ama ulaşılabilir değil.
-Sayın Altunel, çok teşekkür ederiz.