2.03.2024
İzmir’de ‘’Yaşar Kemal’in Ardından Onu Anıyoruz‘’ buluşması gerçekleştirdik. 14 ay sonra önce de, 2 Aralık 2022’de, İZBB Başkanı Tunç Soyer Yaşar Kemal Sempozyumu’nu şu sözlerle açmıştı: -Yaşar Kemal barışı ve demokrasiyi savunma çınarıdır…
Buradan devam edelim…
İzmir’li hemşehrimiz Homeros’dan Yunus Emre’ye, oradan Yaşar Kemal’e uzanan büyük kültür zinciri, ya da destanlar silsilesi içinde Elia Kazan‘ın sözleriyle ‘’O, aynı geleneğin bir parçası’’dır.
Almanca’daki yayıncısı Lucien Leitness, Yaşar Kemal için ‘’Sözlü olarak aktarılan edebiyat ile yazılı kurgunun kesişme noktasıdır ‘’ şeklinde söz eder.
O, destan geleneğinden yararlanan bir epope, bir uzun şiir yazarıdır. Ana karası Anadolu, evreni/göğü Homeros’un evrensel geleneğinin devamıdır.
O da kendisini ‘’Homerosoğlu‘’ olarak tanımlamıyor mu?
İlyada’da Hektor, İnce Memed, Binboğalar’da Haydar Usta, Karıncadası’nda Poyraz Musa, Demirciler Çarşı’nda Gazole,ya da Meryemce, hepsi haksızlığa bir başkaldırı değil mi?
Bu başkaldırıya şükran ifadesiyle, önce Fatih Mehmet, sonrada Gazi Mustafa Kemal ‘’ Hektor’un intikamını aldık!’’ derler.
Yaşar Kemal’de anlatım zenginliğini oluşturan, doğanın 4 öğesi,toprak, su,hava, ateş’tir.
Bitmedi…
Buna müzik (Evin İlyasoğlu) ve kokuları da ekleyelim.
Yine bitmedi:
Ya renkler?
Yaşar Kemal’de ‘’doğanın tüm renkleri‘’var (Haydar Ergülen).
Yasın rengi ‘’siyah’’ hariç…
Bu yüzden eserinin adı ‘’Gökyüzü Mavi Kaldı’’dır.
Onun doğası ‘’olağanüstü’’ dür, çünkü doğaya kutsiyet atfeder (Ece Onural). Bu doğadan (physis geleneği) yararlanırken, yaşam için yeni bir dünya kurgular, örselenmiş belleği mitlerle açımlar. Bu doğa onda ‘’öfkelidir‘’ ama aynı zamanda ‘’umutlu’’.
Kahramanlarında inanma ve tutunma ihtiyacı kadar, hep bir umut vardır (Christina Zenginoğlu).
O bütün bunlarla ‘’mitik anlatının tüm renklerini ortaya çıkaran bir senfonik öyküdür’’ (Feridun Andaç). Bu öykü ‘’mit yaratan halkın, halkların dili ve ruhuyla yazılır’’ (Semih Gümüş) ve bunlar zamanın ve mekânın birliği (kronotopos)içinde gerçekleştirilir(Onur Bilge Kula).
İşte bunlarla onun kaleminden oluşan bir ‘’büyülü gerçeklik‘’ akar, gelir ve bizi bulur.
Marquez,Yüz Yıllık Yanlızlık’ta, bu anlatım tekniğini 1967’te, İnce Memed’ten 16 yıl sonra kullanacaktır.
Feridun Andaç‘ın sözleriyle O ‘’sözün büyücüsü‘’ dür.
Yaşar Kemal, 98 yaşıyla, yıldızlarla gezindiği 9.yılda, bizden bunları duymak için bizleri burada buluşturmadı…
‘’Büyük kapılardan geçen bu vicdanlı aydın‘’ın aslında bir manifesto olan (Şeyhmus Diken) ‘’Bu Bir Çağrıdır’’(1995) konuşması, halkların ortak yaşama felsefesidir, düşü budur.
Büyük Usta’nın ‘’Türkiye Barışını Arıyor’’ (13 Ocak 2007) konferansının açılış konuşmasında ‘’Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde…Ya gerçek bir demokrasi, ya da hiç‘’ sözleri, onun bize bir vasiyetidir (Ahmet Tan).
-Dalaşmayacağımız bir dünyada / Her şeyi söyleyebileceğiz bu dünyada / Her şeyi birbirimize… (Kırmızı Deynek-1955)
diyen yazılı vasiyeti yerine getirilmeyi bekliyor…
‘’Toplumun vicdanı‘’ olan Yaşar Kemal’e kulak asalım…
Kazanan Türkiye’miz olur.
Bir de dileğim oldu: Madem ki,Yaşar Kemal İzmir’li Homeros soyundan gelen bir ‘’Homerosoğlu’ydu, İzmir onu Onursal Hemşehrisi yapmalıydı.
İZBB Tunç Soyer bey, mikrofunu eline aldı ve ilan etti: İzmir Belediye Meclisi’nin 11 Mart tarihli oturumunda bu konuyu oya sunacağım.
Nedim Atila, Egede Son Söz adlı saygın dijital yayın organındaki ertesi günkü yazısına şu başlığı vererek son noktayı koydu:Yaşar Kemal Artık İzmirli…
İzmirli Yaşar Kemal’e selam olsun…