5.07.2021
Geçtiğimiz hafta kaldığımız yerden devam edeyim : Bu Resim’leri paylaştığım Orman Müh. ve çok ortaklı Silverline’nın kurucu mimarlarından, dostum Hüseyin Alış’tan anlamlı bir bilgi aldım. Alış,insanoğlunun her yıl olağan refahını sürdürmek için doğada
Bu, insanlığın bir yılda yarattığı kaynağın/değerin ancak % 60 ‘ını oluşturuyor.Kalan % 40’ı keseden yiyiyoruz.
Üstelik keseden yediğimiz kaynak doğa ve ‘’sonsuz değil ‘’.
Nasıl yokolduğumuzun hesabı burada çok net değil mi ?
Son zamanlarda ‘’Havalar çok da sıcak gidiyor,iklimlerin değişimi değil mi ?‘’diyen insanları gördükçe, aklıma İsaac Asimov‘un ‘’ Foundation‘’ da anlattığı ‘’Galaksinin yok oluşunu bir grup sosyal bilimci dışında kimse anlamıyormuş ‘’öngörüsü geliyor ( Atila Alpöge üstada teşekkür ederim, ısrarla ‘’değişiklik ‘’ değil, ‘’değişim‘’ diyor).
Ana konuya geleyim: Okumuş olmalısınız, İsveç’te hükümet güven oyu alamadı ve düşürüldü. Bu olay İsveç tarihinde ilk kez yaşanıyor.
Ama daha önemlisi güven oyunun ‘’ konut kiraları ‘’ konusundan çıkması.
‘’İsveç Modeli‘’, yaklaşık 100 yıldır yıllık konut kira artış oranını, kiracılar derneği ile konut şirketleri arasında, yıllık enflasyon oranı dikkate alınarak belirleniyordu.
İktidardaki Sosyal Demokrat Partin ‘nin kiraları serbest piyasaya bırakmak istemesi, bu konuyu Stockholm‘dan Cumhuriyet’ e yorumlayan dostum Osman İkiz‘in kullandığı sözcüklerle ‘’ İsveç Modeli‘nin terki ‘’ anlamına gelecek.
Peki, Sosyal Demokrat Parti, kendi aşil topuğuna neden kurşun sıkıyor ?
Konu, sosyal demokrat ideolojinin genel çıkmazı....
5 ülkeden oluşan ve ‘’Nordik Model‘’ olarak anılsa da, özü neo-korporatist ve devlet-sendika-işveren ayaklarından oluşuyor.
Ucu, İsveç Sosyal Demokrat Partisi‘nin 1932’de iktidara gelmesi sonrası oluşan ‘’ Büyük Uzlaşma’’ya dayanıyor.
Modelin hakkını teslim edeyim, Olof Palme döneminde ‘’İsveç Modeli ‘’ adını aldı, işçi-işveren-devlet üçlüsü uzlaşmaya dayalı bu bölüşüm modeli yaşamaya devam etti.
Ancak 1989’da Berlin Duvarı‘nın yıkılması gibi kapitalizm de ‘’ altın çağı ‘’ nı geride bırakmıştı
Kuzeyliler ( Nordikler) alışageldik ‘’çıktıyı’’ üretmiyorlardı,üstelik 10 milyonun altında olan bu ülkeler yoğun göç almışlardı.
Konumuz konut...
Bu ürün bu ülkede kıt, arzı talebi karşılamıyor.
Bir ürün kıtsa ,ki bu İsveç ‘te aşikar biçimde yaşanıyor, devlet kolları sıvar, düzenleyici (regülatör) olur ve kıt ürünün çoğalmasını sağlar, öncelikle ihtiyacı dağlar.
Bu yapılmadığında kıt mal sadece ‘’ rant ‘’ yaratır, ortalık ‘’rant avcıları ‘’ ile doluşur.
Düşük kira anlaşmasıyla oturan kiracılar donmuş fiyatlı kiralar üstünden ‘’özel sözleşmeler ‘’ ile yeni kiracılar yaratır ve sosyal devletin rantını yer.
Uzlaşı Kültürü, fiyat sistemini dondurmaktan değil, fiyatta etken olan ‘’kıtlık rantı‘’nı ortadan kaldırmayı gerektirir.
Kıtlık rantı yaşadıkça ‘’beleşçilik ‘’ hep koynunda barındıracaktır.
Yoksa sistem üretmeden / çoğalmadan /fazla yaratmadan, temelde paylaşmak / dağıtmaya dayalı olur.
Umalım ki, İsveç sosyal demokrasisi bu ‘’dersi’’ iyi çalışır.
Danimarka, dersini bu salgın döneminde iyi çalıştı, esneklik + güvenlik sözcüklerinden oluşan ‘’ flexicurity ‘’sistemini uygulamaya başladı.
İsveçli dostlar kuzey yarımkürede dışında farklı bir örnek bulmak istiyorlarsa, Alman Yeşilleri’nin ‘’ 2021-Seçim Programı’ ‘ na bakmaları yeterli olacak..