30.04.2020

Ofis tehlikenin farkında mı? Regülasyon mu yoksa Spekülasyon mu?

Fındık ihracatımız, son yıllarda hem miktar hem de dolar bazında rekorları alt üst etmesiyle hem üreticilerimiz hem de ülkemiz kazanmakta ve geleceğe umutla bakılmaktadır.

Fındık ihracatımız, son yıllarda hem miktar hem de dolar bazında rekorları alt üst etmesiyle hem üreticilerimiz hem de ülkemiz kazanmakta ve geleceğe umutla bakılmaktadır. Oysa biraz daha geriye daha eski yıllara gidecek olursak devlet adına Fiskobirlik veya Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından fındıkların hemen hemen tamamına yakını yağlık olarak satıldığı günleri de hatırlarız. Yani, Hazine’ye görev zararı yazıldığı zamanları… Bugün bazı bölge milletvekillerinin ifade ettiği gibi “TMO fındık üreticisine kar payı dağıtmalıdır” türünden tartışmalara hiç girmeyeceğim. Ancak, ürünün ülkemize döviz getirmek adına Türk fındık sanayicisine gitmesi gerekirken “nereye gittiğini” ortaya koymaya çalışacağım.

Son yıllarda uygulanan doğru politikaların etkisi ile artan ihracat dolayısıyla yağlığa verilmek zorunda kalınan fındıkların miktarını da giderek aşağıya çekti. Haliyle çok yakın geçmişte rekolte miktarlarına bağlı olarak üretim fazlası oluşacağı ve fiyat düşüşleri yaşanacağı endişeleri yerini fındık üretimine izin verilen alanların daha da büyütülmesi gerektiğine bıraktı.

Yukarıya doğru bu ivmenin bozulmaması ve ihracat artışımızın sürdürülebilir bir şekilde devam ettirilebilmesi için burada tüm paydaşlara çok önemli görevler düştüğü aşikârdır. Bir zamanlar üreticilerin hayal dahi edemeyeceği fiyatların, uygulanan başarılı politikalar sonucunda artması gerçeği orta yerde dururken fiyatın daha da yükselmesini sağlamaya yönelik çalışmalarla bu başarının üzerine “suni fiyat yaratılıyor” gölgesi düşürmek de yersizdir. Fındık fiyatlarının, şu anda 4.90 dolardan satılan bademin neredeyse iki katına ulaşması, ancak iklim şartları nedeniyle rekoltede büyük bir kayıp söz konusu olması halinde geçerli ve kabul edilebilir bir olgudur. Arzda bir yetersizlik olduğu takdirde fiyatların önünde hiç kimsenin duramayacağı, geçmişte birçok kez yaşandığı gibi bugün de gördüğümüz bir gerçektir. Bilindiği üzere, TMO 2019 ürünü fındık alımı için önceki yıllardan daha erken fiyat açıklayarak, hem piyasalarda olabilecek spekülasyonları önlemiş hem de 80 bin ton kabuklu fındık alarak regülasyon görevini başarıyla yerine getirmiş olup, uygulanan bu politika hem sanayici ve ihracatçı hem de üretici kesim tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. İhracatın 2019 yılında 319 bin 772 ton (iç fındık) gibi rekor bir seviyeye ulaşması nedeniyle 2020 yılı başlarından itibaren TMO stoklarındaki fındığa ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Bu durumda TMO regülasyon görevinin diğer yüzünü devreye sokarak, Mart ve Nisan aylarında stoklarındaki yaklaşık 80 bin ton fındıktan yarısını yani 40 bin tonunu 21 liralık birim fiyatla satışa çıkarmış Mayıs ayı için de sadece fındık ihracatçısı ve sanayicilere açık olmak üzere 24 lira birim fiyatla 20 bin ton daha fındık satacağını deklare etmiştir.

Fındıkta regüle görevini başarıyla yerine getiren TMO yaklaşık 800 bin ton rekoltenin gerçekleştiği bir yılda, uzun vadeli fındık politikaları açısından bu fiyat yükseltmesinin sağlıklı bir karar olmadığı düşünülmektedir. TMO’nun bu zamana kadar başarıyla yerine getirdiği regülasyon görevi, en basit ifade ile fazla fındık bulunan yıllarda piyasadan fındık alarak olası üretici mağduriyetini önlemek olduğu gibi, fındık arzının kesintiye uğradığı zamanlarda da, fındık ihracatçı ve sanayicilerine ihracat amaçlı fındık sağlamaktır. Hatta bu regülasyon tanımına yurt içindeki fındık tüketicilerinin, satın alma gücü bakımından fındığa ulaşamaz hale gelmelerinden kaynaklanan mağduriyetlerini önlemek de dahildir.

Gelelim meselenin en can alıcı noktasına… Son yıllarda sektör dışındaki kişiler tarafından spekülatif kazançlar elde etmek amacıyla yapılan stokçuluk faaliyetleri de TMO’nun gözünden kaçmamalıdır. Ve hatta böylesi bir durumun önlenmesinde aktif rol almalıdır. Daha bir ay önce 21 liraya fındık satın alanlar ürün depolayıp henüz piyasaya dahi sokmamışken bu kesimlere farkında olmadan fındıkta kilo başına 3 lira kazanç sağlanmıştır. Bu tür yaklaşımlar fındık sanayicisinin 12 ay boyunca sağladığı istihdamı riske atacak hatta zaman zaman durduracak ölçekte spekülatif pozisyonlardır. TMO’nun bir başka görevi de bu durumun engellemesidir. Bu tablo fındığı depocuya 21, sanayiciye ise 24 liraya vermek demektir. Ülkemizde serbest piyasa kurallarının kabul gördüğü ve geçerli olduğu günümüzde bir devlet kuruluşu olan TMO’nun fındık piyasalarında bulunma gerekçesinin kar amacı gütmek değil piyasayı regüle etmek olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Ellerinde hemen hemen hiç fındık bulunmayan üreticilerin bu aylarda yapılacak fiyat artışlarından menalanamayacağı bellidir. Dolayısıyla son fiyat artışının sektör dışındaki kuyumcu, inşaatçı vs. gibi kişilerin yüksek kar elde etmek amacıyla aldıkları fındıkları bu amaçlarına ulaşarak ellerinden çıkarmaları sonucunu getireceği ve söz konusu spekülatörlerin daha da cesaretlenerek bu tarz ticaret şeklini rutin hale getirecekleri ve bu durumun hem gerçek mesleği fındık ihracatçısı ve sanayicisi olan şirketlerimizi hem de sağladıkları istihdamı olumsuz etkileyeceği maalesef bir realitedir. Dolayısıyla bir devlet kuruluşu olan TMO’nun alacağı kararlarda, devletin en çok ihtiyaç duyduğu ihracat gelirlerini sağlayan kesime zarar veren spekülatörlere haddini bildirmesi yerinde ve beklenen bir davranış olacaktır. Türk sanayicisine fındık gitsin ki ülke genelinde 25 bin istihdam sağlayan ülkemize 3 milyar dolara yakın döviz girdisi kazandıran Türk fındık sanayi mağdur olmasın.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar