Bir zamanlar kendi kendine yeten sayılı ülkelerden biri olarak gösterilen Türkiye, son dönemde tarım politikalarındaki yanlış adımlar ve artan maliyetler nedeniyle üretim kapasitesini ve verimliliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Üretici kesim, yüksek maliyetler altında ezilmekte, ticaret yapanlar ise aynı mutsuzluğu paylaşıyor. Eğer üretimden vazgeçilirse, ülkenin tarım arazileri uluslararası şirketlere kiralanma tehlikesiyle yüz yüze kalabilir.

Fındık, çay, buğday, kivi gibi temel tarım ürünlerinde üretim yapan kesimler, maliyetlerin altından kalkamadıkları için ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta yaşanan azalma, durumun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun Haziran 2023 verilerine göre, sığır, manda, koyun ve keçi sayılarında önemli oranda bir düşüş yaşanmış durumda. Bu azalma, tarım ve hayvancılıkta üretim kaybının yanı sıra, dışa bağımlılığın da artmasına yol açabilir.

Bu durum, tarım politikalarında acil bir değişikliğin gerekliliğini ortaya koyuyor. Türkiye, tarım sektöründe kendi üreticisinin ve sanayicisinin kazanacağı yeni milli politikalara geçiş yapmalı. Aksi takdirde, ülke olarak üretimden vazgeçme noktasına sürüklenebiliriz.

Tarım Bakanlığı'nın, üretici ve ihracatçının mutlu olacağı yeni tarım politikalarını acilen hayata geçirmesi gerekiyor. Bu politikalar, üretim maliyetlerini düşürmeye yönelik olmalı ve ülkenin tarımsal üretim kapasitesini yeniden canlandıracak adımları içermelidir. Eğer bu adımlar atılmazsa, hem tarımda hem de hayvancılıkta ciddi bir gerileme kaçınılmaz olacaktır.

Kırsal alanlarda yaşayan ve üretim yapan kesimlerin giderek umutsuzluğa sürüklendiği bu dönemde, yapılması gereken, sözleri bir kenara bırakıp, somut adımlar atmaya başlamaktır. Tarım ve hayvancılığın Türkiye'nin kalkınmasındaki rolü unutulmamalıdır; bu nedenle acil ve etkili çözümler geliştirilmelidir.

HAFTANIN SÖZÜ

“Başlamak için doğru olan yol,konuşmayı bırakmak ve yapmaya başlamaktır”