Mustafa Kemal Atatürk'ün 26 Ağustos 1924 tarihinde Ankara'da toplanan Muallimler Birliği, yani günümüz Türkçesiyle söylendiği şekliyle Öğretmenler Birliği toplantısında yaptığı konuşmada ''Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister'' diyerek, bir anlamda öğretmenlere ülkemizin geleceğini emanet etmiş.

Ne anlam yüklü bir görev!

Ve fakat.

Ata'mızın, fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirmelerini istediği öğretmenlerimiz, günümüz Türkiye'sinde gereken değeri görüyor mu?

Sanmam.

Sahi ne ara, fikri hür, vicdanı hür nesillerin yetiştirilmesi istenen ülkemiz, bir nevi öğretmen olan akademisyen unvanlı biri tarafından cahillerin ferasetine güvenilen ülke durumuna geldi.

Bu durumdan da anlıyoruz ki.

Sahiden de öğretmenlik zor zanaat.

Gelinen bu durum itibariyle öğretmen olmak için, önce bu yüce göreve yüklenen anlamı öğrenmek gerektiği anlaşılıyor.

Ne demişti bin 400 yıl kadar önce Hz Ali:

''Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum''.

Hz. Ali'nin bu sözü söylemesinden 15 asır sonra sözüm ona aynı zamanda öğretmen olan bir bilim insanının cahillerin ferasetine inanmak durumuna gelinmiş olmasını bu toprakların yetiştirdiği Yunus Emre'nin ''İlim ilim bilmektir, sen kendin bilmezsin, ya nice okumaktır'' sözü sanırım en iyi anlatan durumdur.

İnancımızın kitabı Kuran'da ''Oku'' diye başlıyor.

Okumak!

Okumak için önce öğrenmek gerek oysa.

Kim öğretecek bize okumayı?

Daha önceki bir yazımda, alt kat komşumuzun okula yeni başlayan evlatları Bertuğ'a, okuldan eve gelirken rastladığımda, ''Bugün ne öğrendiniz?'' diye sorduğumu yazmıştım.

Bertuğ, bu soruma ''U'ya geldik, Ragıp Dede'' diye cevap vermişti

Şimdi lise giriş sınavlarına hazırlanıyor Bertuğ ama ilkokula başladığı o ilk günlerdeki heyecanını, aradan geçen birkaç yıla rağmen hala hatırlarım.

Sahi, hiç bir şey bilmeyen birine ve özellikle bir sabiye, bilmediği bir harfi öğretmenin ne kadar zor olabileceğini anlayabiliyor musunuz?

Öğretmen olmak için sanırım, öncelikle mesleğe saygılı olmak gerek.

Sonra insan sevgisiyle donatılmış olmalı, öğretmen olmak isteyen biri.

Lise çağlarımda ben de öğretmen olmayı çok istemiştim ama kendimde o cesareti hiç göremedim.

Öğretmen adayları için bir insanın sanırım özel olarak yaratılmış olması ilk ve en önemli koşul olmalı.

Öğretmen olamadım, sanırım ben o özelliklerle yaratılmamışım.

Oğlum akademisyen oldu.

Gelinim bir öğretmen.

Ailemizde özel insanlar olması ne büyük şans ve onur bizim için.

Bizim kuşağın, bir birini boğazlamaya çalıştığı lise çağlarımdaki öğretmenlerimizi hatırlıyorum da, ne kadar sabırlı ve yüce gönüllü insanlarmış hepsi.

Sevgili Öğretmenim Erol Yükselen'i pandemi de yitirmiştik.

En son, Cemil Özdemir'i yitirdiğimizi öğrendim.

Ruhları şad mekanları cennet olsun.

Ahrete yolcu ettiklerimizin de, yaşayan tüm öğretmenlerimizin de 24 Kasım öğretmenler günü kutlu olsun.

Dilerim, ülkemin yeni yüzyılında, bir önceki yüzyılda esirgenenlerin tümü öğretmenlerimize hak ettiği biçimde verilmiş olur.