30.10.2023
Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim Pazar günü yüzyılını tamamlayarak, yeni bir yüzyıla adım attı..
Yeni Yüzyılın ikinci günündeyiz bugün.
Cumhuriyet bize Ata'mızdan emanet.
Yanlış anlaşılmasın.
Bu bir miras değil.
Cumhuriyet, bizatihi Ata’mızın bize emanetidir.
Miras'ı yer bitirirsin ki; içimizden bazıları cumhuriyeti bir miras gibi görüyor ve bir mirasyedi gibi hovardaca harcamaya çalışıyorlar.
Ve fakat.
Pazar günü hakkımızın coşkuyla katıldıkları kutlamalara bakarak, bu ülkede büyük çoğunluğun Cumhuriyeti, emanet gibi gördükleri ve de o emanete sahip çıktıkları anlaşılmıştır.
Ata'mızın, ''Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır'' dediği gibi Cumhuriyetimiz sonsuza dek yaşayacaktır.
Kolay kazanılmadı çünkü Cumhuriyet.
Osmanlı İmparatorluğunda 26 Ocak 1699 tarihine imzalanan Karlofça antlaşmasıyla başlamıştı geri çekilme ve o tarihten başlayarak ağır yenilgilerin yaşandığı 224 yıl süren ağır yenilgiler yaşadığımız bir dönemin sonunda imzalanan Sevr ile topraklarımız işgale uğramıştı.
Nazım Hikmet'in 'ipek bir halıya' benzettiği güzelim Anadolu topraklarının düşman çizmeleriyle kirletilmesine izin vermedi milletimiz.
Bağrından bir kahraman ve bir dahi çıkardı bu millet.
O kahramanın adı Mustafa Kemal'di.
''Atatürk'' dedik kendisine daha sonra.
Yine Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanında dediği gibi ateşi ve ihanet gördük bu süreçte.
Ve fakat.
Yine de söküp attık düşmanı topraklarımızdan.
29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilan edilmesinden bir gün sonra 30 Ekim 1923'te yani Ata'mızın, Cumhuriyetin ilk Başbakanı olarak Atayacağı İsmet İnönü'ye yazdığı mektupta ''Bize geri, borçlu ve hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz.'' dediği gibi.
Ne karayolumuz, ne de ''Bizim'' diye bileceğimiz demiryolumuz var.
Bir burjuva sınıfımızda olmadığı için sermaye birikimiz de yoktu.
Dolayısıyla ''Fabrika'' olarak adlandırabileceğimiz sanayi tesislerimiz de yoktu.
Rezil bir yoksulluk yaşanıyordu.
Kolera, tifo, tifüs gibi hastalıklar çok yaygındı.
Ve dolayısıyla her iki çocuktan biri, bir yaşını görmeden ölüyordu.
Aşı üretmeye başladık ve Cumhuriyetimizin henüz dördüncü yılında Çin'e kolera aşısı satmayı başardık.
Yine cumhuriyetin ilk dört yılı dolmuşken, Beykoz deri ve Nazilli basma fabrikaları gibi sanayi tesislerimizin yanı sıra, Kayseri'de bir uçak fabrikası bile kurup, Hollanda'ya uçak atmayı başardık.
Ata'mızın dönemi Cumhuriyetimizin altın çağı gibiydi.
Sonra Dünya karıştı.
Hitler denilen bir cani dünya kana buladı.
Bu durumdan bizim de etkilenmemiz kaçınılmazdı elbette.
Derken çok partili döneme geçti ülkemiz.
Cumhuriyetimiz demokrasiyle tanışmıştı.
Kör topal yürüdü bu dönem ve hala sancıları çekiliyor.
Bu topraklarda yüzyıllardan bu yana yaşanan isyanlar bir tarafa biri başarısız olmuş üç darbe ve bir muhtıra yaşadık.
Bu güzelim Anadolu öyle bir yerde ki, stratejik konumu nedeniyle topraklarımız bir ateş çemberinin tam ortasında bulunuyor.
Topraklarımızda yüzyıllar boyu süren isyanlar yetmezmiş gibi emperyalistler içimizde ihanete susamış kimi ayrılıkçı gurupları kışkırtmaya günümüzde de devam ediyorlar.
yaklaşık 40 yıldır terör belasıyla boğuşuyoruz.
Bugün yaşadığımız ekonomik krizlerin oluma nedenlerini oluşturan dört nedenden üçü kötü idarelerse, biri de terörle mücadeleye akıttığımız kaynaklarımızdır.
Bulunduğumuz coğrafya da kan ve barut kokusu eksik olmuyor maalesef.
Son olarak Gazze'de yaşanan vahşet hangimizi derinden yaralamadı ki.
Zor günlerden geçtiğimiz doğrudur ama Ortadoğu bataklığındaki feci durumu görünce, yine de cennet vatanımızdaki huzura şükrediyoruz.
Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının ilk günlerindeyiz.
Ata'mızın ''Yurtta barı, dünyada barış'' ilkesinden şaşmayarak bu topraklarda huzur ve güvenin sürmesi en büyük dileğimdir.
Cumhuriyet aydınlanmadır.
Cumhuriyet özgürlük ve insanca yaşamaktır.
Yeni yüzyılında da cumhuriyet devrimlerinin ışığında yolumuza devam etmeliyiz.
''Cumhuriyet kolay kazanılmadı'' demek kolay ama neden kolay kazanılmadığını tam olarak anlamalı bunu hiç bir zaman unutmadan yol yürümeliyiz.
Yaşasın Cumhuriyet.