30.05.2021
Bir önceki yıl 3 firmanın girdiği İSO listesine bu yıl 6 firmanın girmiş olması nedeniyle oluşan bu başarının, benim iddiam olan sanayimizin beklenen gelişmeyi göstermediğine dair görüşümle çeliştiğini düşünebilirsiniz haklı olarak. Yeşilyurt, Ulusoy Un,
Zor günlerden geçiyoruz.
Pandemi dönemi 1,5 yıla yaklaştı.
Covid 19 denen bu illet virüs yakınlarımıza bile bulaşmaya başladı.
Çevremizden çok sayıda tanıdığımız bu illet virüse yenildi.
Yakınlarımızdan ve tanıdığımız dostlarımızdan gelen kayıp haberleri her seferinde yüreklerimizi dağladı.
Sokağa çıkma yasağı gibi kısıtlar nedeniyle de oldukça gerildik.
Başta esnaf kesimi olmak üzere iş çevreleri zor günler geçiriyor.
Müzisyenler mesela, 1,5 yılı aşkın süredir gelirden yoksun durumdalar.
Bu süreçte sazını satanları da, eşlerinin nişan yüzüğünü ve küpesini satanları da duyduk.
Derken, Samsun halkını Süper Lig'e çıkacağına inandırmış Samsunspor, içeriden yıkılarak, Süper Lig biletini eliyle rakiplerine teslim etti.
Bu durumda moralimizi tamamen sıfırladı.
Demem o ki;
İyice gerildik yani.
Tam bu sırada İSO (İstanbul Sanayi Odası) tarafından her yıl yayınlanmakta olan Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesine Samsun'dan 6 firmanın girdiğini öğrendiğimizde moralimizi biraz olsun düzelmiş oldu.
Şehir büyüyor.
Bu iyi bir şey elbette.
Ve fakat.
Şehir büyüdükçe ihtiyaçlarımız da artıyor.
İki önemli ovamız var ama tarlalarımızın çoğunu boş bırakıyoruz.
Sanayimiz de beklenen hamleyi yapamadı bir türlü.
Bu durum, bir önceki yıl 3 firmanın girdiği İSO listesine bu yıl 6 firmanın girmiş olması nedeniyle oluşan bu başarının, benim iddiam olan sanayimizin beklenen gelişmeyi göstermediğine dair görüşümle çeliştiğini düşünebilirsiniz haklı olarak.
Yeşilyurt, Ulusoy Un, Özyılmaz Fındık, Borsan, Sampa ve Vezirköprü Orman Ürünleri firmalarının sahipleriyle yöneticilerini ve tüm çalışanlarını bu başarılarından dolayı kutlarım.
Türkiye'nin 500 büyük firmasının yayınlandığı listede yer almak onlar adına da, Samsunlu olarak bizler adına da gurur verici bir durumdur elbette.
Örneklerin çoğalması en büyük dilemdir.
Ve fakat.
Listeye giren firma sayısının her yıl azalıp artma nedenlerini de kendimize sormalıyız diye düşünüyorum.
Pandemi nedeniyle birçok ülkede üretim ve özellikle sanayi üretimi azaldı.
Tam kapanma gibi uygulamaya rağmen bile ülkemizde sanayi tesislerimizde çarklar dönmeye, bacalar tütmeye devam etti biliyorsunuz.
Bu durum da ihracatımızın artmasını sağladı.
İhracat rakamlarımız rekora ulaşıyor.
İSO listesine 6 firma sokma nedeni de artan ihracatımızın bir sonucudur.
Seneye de aynı firma sayısının ve hatta daha fazlasının listeye girebileceklerini düşünüyor ve hatta bu sonucu bekliyorum.
Listede 6 firmamızın büyük başarısını kutlayalım elbette ama aynı ölçekte olduğumuzu düşündüğümüz şehirlerin listeye soktukları firma sayılarına da bakmayı ihmal etmeyelim.
Mesela Gaziantep neden listeye 29 firma sokarken biz 6 firmayla övünmeyi yetiniyoruz diye kendisime soruyorum.
Gaziantep örneğini sıra dışı bulmuş olabilirsiniz.
Eskişehir ve Kayseri'yi örnek vereyim o vakit.
İSO 500 büyük firma listesine bu iki şehrimizden 15'er firma girmiş.
Konya'dan listeye 8 firma girdiğini söylersek, bununla teselli bulanlar olacaktır belki ama bu durum, Konya ekonomisinin kötü olduğu anlamına gelmeyecektir.
Pandemi süreci sona erecek elbette.
Bu zor günleri atlatacağız bunu biliyor ve inanıyorum.
İSO listesine Samsun'dan girecek firma sayısı azalıp artsa bile bu düzeylerde olacaktır diye tahmin ediyorum ama mesela bu yazıyı okuyanlardan kaç kişi dünyada üç önemli üretim merkezinden biri olan cerrahi alet sektöründe neden hiç firma giremediğini soracak mı bilmiyorum.
Bu çok önemli avantajımıza rağmen, cerrahi alet üretimine dair sektörden İSO listesine bu güne kadar hiç bir firmanın girememiş olması benim canımı sıkıyor açıkçası.
Böyle söyledim diye, bu sözlerden cerrahi alet sektöründe üretim yapan firmalarımızın yetersiz olduğu anlamı çıkarılmasın.
Zinhar öyle söylemiyorum.
Cerrahi alet üretimi, sağlık sistemimizdeki engellemelere rağmen ayakta kalmaya devam ediyor.
Nedir o engeller?
Kamu hastanelerinde sarf malzeme temini için yüzde 25 oranında yerli ürün alma mecburiyeti var biliyorsunuz.
Ancak buna rağmen hastaneler bu kotayı yatak, perde veya pamuk gibi malzemeleri alarak dolduruyorlar ama Samsun'da üretilen cerrahi aletleri almıyorlar.
Yerli üretime sıcak bakılmıyor yani.
Avrupalı üreticiler de bunu bildikleri için ülkemizdeki hastanelere satacakları ürünleri Samsunlu firmalara yaptırıyorlar.
Bizim hastanelerimizi yönetenler ve dahi doktorlar, satın aldıklarını, Avrupa'nın o çok bilinen markası diye alıyorlar ama aslında satın aldıkları Samsunda üretilenlerdir.
Bunun önüne geçmek için hükümet desteğiyle MEDİCLUST adında bir firma kurulmuştu ama firmanın büyük ortaklarından Samsun Büyükşehir Belediyesi ortaklıktan çekilince, şirket henüz doğum aşamasındayken öldürülmüştü.
İhtiyaçlarımızı karşılamak amacıyla üretim yapmak zorunda olduğumuzu biliyorken, MEDİCLUST benzeri oluşumları umarım yeniden kurabiliriz.