23.01.2023
29 Ekim'de Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlayacağız. Yüz yıl önce, bu topraklarda büyük acılar yaşanmıştı.
Sevr gibi bir utanç belgesinin sonucu olarak, topraklarımız işgal edilmiş, tersanelerimize girilmiş, ordularımız dağıtılmış bir millet olarak, 'İpek bir halıya benzeyen' topraklarımızın düşman çizmeleriyle kirletilmesine tanıklık etmiştik.
Milletin bu utancı daha fazla taşıyamayacağına inanan bir kahraman çıkarmamız gerekiyordu ki, o kahramanımız Anafartalar'da kendini göstermişti zaten.
19 Mayıs 1919 sabahı Anadolu topraklarına ayak bastığı Samsun'da direniş için örgütlemeye başladığı milletinin bunu başaracağına dair inancını, Amasya tamiminde, ''Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır'' not olarak düşmüştü.
Ki;
On yıllarca süren Balkan Harbi ile Birinci Dünya Savaşından yenilgilerle ayrılmış ve bu nedenle yorgun düşmüş bir milleti, bağımsızlığın yeniden kazanılacağına inandırmak öyle her babayiğidin de harcı olmasa gerekir.
''Ya istiklal, ya ölüm'' parolasıyla çıkılan o yolda, yorgun millet, elinde avucunda ne varsa verdi ve mazlum milletlere örnek olacak efsanevi kurtuluş savasından zaferle ayrılmamızı sağladı.
Her savaş biraz kirlidir.
Ve fakat.
Vatan topraklarımız işgal edilmiş olsa da, savaşı kirleten biz olmadık.
Emperyalistlerin kirli oyununa alet olan işgalci Yunan ordusu, topraklarımızı çizmeleriyle kirlettikleri yetmiyormuş gibi Anadolu insanına tarihin en büyük zulmünü de yaşatmışlardı.
Bin yıllardır, Anadolu'da, Balkanlarda koyun koyuna yaşamış milletler olan Türk ve Yunan halkı maalesef o kirli oyunun sonucunda artık bir arada yaşayamaz duruma gelmişlerdi.
Nüfus mübadelesi gündeme geldi haliyle.
Müslüman ve Hıristiyan halklar yer değiştirmek durumunda kaldılar.
Lozan Barış Antlaşmasına ek olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan Krallığı, kendi yurttaşlarını din esaslı göçe tabi tutuldular.
Buna da ''Mübadele antlaşması'' adı verildi.
Ki;
Dikkat ederseniz mübadele ırkçı bir esasa dayanmaz, dini inanç temelli bir antlaşmadır.
Ki,
Anadolu’daki Hıristiyan Rumlar ile Batı Trakya'daki Müslüman Türkler arasında bir yer değiştirme programıdır.
Buna dayalı olarak Karaman'ın Hıristiyan Türk'leri de mübadele kapsamına alınmıştır ama o bir iş kazasıdır bence.
Selanik yakınlarındaki Sarışaban'ın Çayleyik Köyü yerleşimcilerinin de yüz yıl önce o 'Gülcemal Vapuru'na bindirilerek Samsun'a getirilen ailenin fertlerinden biri olan ben de bir mübadil torunuyum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır'' dediği Balkan Türkleri, balkanların yüzyıllar boyunca Türk yurdu olarak kalmasını sağlaması ve İslam dininin balkan halkları arasında yaygılaştırılmasını sağlamaları nedeniyle 'Evladı Fatihan' olarak anılmaları da benim gibi bütün mübadil evlatları için gurur duyacakları bir olgudur.
Mübadele çok zor şartlar altında gerçekleştirildi.
30 Ocak'ta yüzüncü yılı kutlanacak mübadele sırasında çok acılar çekildi.
Yüz yıl öncenin koşullarında yaklaşık 550 bin kişinin yerlerinden yurtlarından alınarak, yer değiştirmesi hiç de kolay olmamıştır zaten.
Samsun'da da mübadil torunları her yıl olduğu gibi bu yılda 30 Ocak'ta denize karanfiller bırakarak o günleri ancaklar.
Mübadelenin yüzüncü yılı başlarken başka etkinlikler de yapılıyor.
Hemşeri dernekleriyle ilgili etkinliklere katılmayı çok sevmemekle birlikte, kültürel temelli bir etkinlik olması durumunda ise katılıp, katkı vermeye çalışırım.
Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Başkanı Salih Meriç, ''Abi seni ve eşini aramızda görmekten mutlu olacağız'' deyince mazeret de uyduramadım.
TRT’nın Samsun orijinli sanatçılarından Canan Sezgin Ceylan’dan Ata'mın sevdiği türküleri dinledim.
Ayrıca mübadil torunlarının Rumeli folklorunun örneklerinden oluşan oyun havalarından örneklerle birlikte çektikleri halayları görünce, çocuk yaşta köy düğünlerindeki anılarımı tazelemek de iyi geldi bana.
Samsun Mübadele Dermeğinin de hafta sonu, ''Selanik Akşamları'' adı altına bir başka etkinliği olacak.
Geçtiğimiz yaz aylarında ''Mübadil yemekleri festivali'' adı altında düzenlenen bir etkinlikte açılan sergilerin birinde alman pastası görmek gibi bir saçmalığa tanıklık etmenin şaşkınlığını yaşamış olsam da, hemşeri derneklerinin etkinliklerinin tümü aslında kültürel temelli olmalıdır.
Mübadele derneğinin ''Ulusal Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi'' türünden etkinlikler gibi yani.