31.05.2020
Krona günleri bize şunu öğretti.Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Krona günleri bize şunu öğretti.
Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Pandemi süreci, dünya ile birlikte bizi de olumsuz etkiledi.
Etkilemeye de devam edecek.
Şu anki durum aslında buzdağının görünen yüzü.
Asıl tehlike geride bence.
Buna hazırlıklımızıyız peki.
Sanmam.
Korona günlerinin olumsuz etkisizlerini en sert birimde hissedecek şehirlerden biri Samsun olacaktır.
Çünkü üretmeyen bir şehir oldu Samsun.
Hazır yemeye alıştık biz.
Yurdumuzun iki önemli ırmağının denize döküldüğü şehir bu nedenle iki önemli ovaya sahip ama buna rağmen tarım yapmıyoruz nicedir.
Elbette ekili arazilerimiz var.
Ve fakat.
Samsun’da yapılan tarım, çiftçilerimize zenginlik yaratacak boyuta ulaşmadı hiçbir vakit.
Geçmişte tütün tarımı yapılıyordu ve bu şehri beslemeye yeriyordu belki ama yaklaşık 20 yıldan bu yana tütün de ekilmiyor artık bu şehirde.
Bu ülkenin en büyük bir iki sigara fabrikasından biri Samsun’da ama tütün ithalat yoluyla geliyor bu şehre.
Sebze meyve tarımı da yapılmıyor maalesef.
Güzelim ovalarda fındık ağaçları yükseliyor şimdilerde.
Fındık da para etse bari.
O da yabancıların kontrolünde bugünlerde.
Tütün tarımına bağı ticari yapı da, tütünün ölümüyle birlikte can çekişiyor bugünlerde.
Samsun’u ayakta tutacak tek unsur sanayi idi belki ama o da ölü doğdu maalesef.
Sanayinin neden gelişemediğini daha önce yazdım ama tekrar etmekte bir kere daha yarar görüyorum.
Bunun iki beni var.
Birincisi ve en önemlisi, şehrin genlerine hakim olan ticari yapıdır.
Ticaret demek sıcak para demektir.
Ticaret adamı, o gün kasasına girecek parayı bilir.
Sanayi öyle değil oysa.
Yatırım gerektirdiği gibi para kazanmak için biraz beklemek de gerekiyor.
Riski de var elbette.
Ticaret adamı riski hiçbir zaman göze alamaz.
Almadı da.
Samsun’da sanayi kuruluşları yok mu.
Var elbette.
Ama ülkemizde sanayileşme akımının başladığı 70’li yıllarda birlikte yola çıktığımız, Gaziantep, Eskişehir ve Kayseri gibi şehirlerin çok gerisinde kaldık.
Bununda sebepleri vardı.
Rüştü Bozkurt, Dünya’daki yazılarında buna “Kasaba kültürü” diyor.
Araştırmadan yatırım yapıyoruz.
Komşumuz, yaptığı yatırımdan para kazanmış, altına son model bir araba çekmiş, Atakum sahilinden de deniz gören bir ev de ev almışsa, hurra aynı anda beş kişi birden aynı yatırımı yapmaya başlıyor.
Sonuçta altısı da krize giriyor.
Para sahibi insanlarımız analitik düşünmüyor maalesef.
Sayıları az olsa da, sanayide üretim yapan tesislerimizin kaçında AR-GE birimi var merak ediyorum.
AR-GE’ye önem veren ve buna yatırım yapan Mehmet Aygün’ü ayrı tutuyorum elbette.
Endüstri 4.0’ın etkisi alında girdiğimiz bu günlerde, Samsun’daki işletmelerimizin hiç birinin buna hazır olduğunu düşünmüyorum.
Bu durumda korona sonrası oluşması muhtemel bir krizden nasıl çıkacak bizim işletmelerimiz.
Saldım çayıra, mevlam kayıra gibi bir durumla karşı karşıyayız yani.