10.07.2024

Selin faturası kim ödeyecek

H.HALK duyurdu dün. Terme'de selin faturası 500 milyon liraymış. Refikimiz bir başka gazetemizde sel sonrası haberlerin dünkü manşetini ''Yaralar sarılıyor'' diye atmış.

Para bulunur elbette.

500 milyon ne ki;

Suda indirim beklentimizi biraz daha askıda tutarız.

Suda indirim beklentimiz, bir süre için daha suya düşer yani.

''500 milyon ne ki'' dedim ama.

Sadece Terme’nin zararı bu kadarmış.

Ya Salıpazarı'nın zararı!

O belli değil henüz.

Çarşamba'yı da sel aldı biliyorsunuz.

Ki;

''Çarşamba'yı sel aldı, bir yar sevdim el aldı'' diye türkünün bestelendiği Çarşamba, türkülere konu olmasın diye Ayvacık ve Balahor'da ikisi büyük olmak üzere, Yeşilırmak üzerine çok sayıda baraj yaptırdık ve ''Çarşamba'yı artık sel almayacak'' diye sağır sultana bile buna dair haber uçurduk ama gözünü rant hırsı bürümüş politikacılarımız olduğuna dair o çok önemli ayrıntıyı unuttuk.

Demem o ki;

Çarşamba'yı da sel aldı dostlar.

Suda indirim beklentimizi bir süre daha öteleyip 500 milyon liralık zararı öder kurtuluruz diyecektim ama zararın 500 milyon lirayla sınırlı kalmayacağından korkuyorum

Cem Yılmaz ''Kazığın sadece ucu sivri'' diyor ya.

Öyle yani.

Demem o ki;

Suda indirimi unutun.

Zam ne kadar olacak, siz onu düşünün.

Ki;

Suya zamla da kurtulacağımızı sanmıyorum.

Ulaşım ücretleri ve ayrıca belediye rüsumları falan neyse işte hepsi artacaktır.

 

 

PARA BULUNUR DA VİCDANLARI BİLMEM

Para bulunur elbette ama hiç bir belediye yöneticisinin cebinden çıkmaz o para.

''Vur abalının sırtına'' dercesine, o faturayı bize ödetirler, merak etmeyin.

Para bulunur yani

Ve fakat.

Sorumluluk duygusuna dair, her yıl geliyorum diyen sel vakalarının sorumluluğunu üstlenecek vicdan sahibi bir yetkili bulabileceğimizi hiç sanmıyorum.

''Yüzyılın felaetiydi'' demek gibi bir kolaycılık var nasıl olsa.

Nasıl bir yüzyılsa, her yıl tekrarlanıyor mübarek.

90'lı yıllarda ve dahi ondan önceki yıllarda da yağış alırdı bu şehir.

Hem de en şiddetlisinden.

Ağabali deresinin taşıp, sel suyuna kapılan otomobillerin dükkanlara kadar girdiğine dair haberleri yaptığımızı hatırlarım.

Ve hatta bu olaya dair görüntüler hala sosyal medyada sıklıkla paylaşılıyor.

Ve fakat.

Zamanın belediyesi, çuval dolusu para akıtarak dereyi islah etmişti.

Neymiş!

Yüzyılın felaketiymiş, kilometrekareye şu kadar fazladan yağmur suyu düşmüş.

Neymiş:

Yaralara sarılırmış.

Hadi canım sende.(Bunu gazetenin o manşetinden bağımsız söylüyorum zira bu tür söylemleri, her felaket sonrası yetkili ağızlardan da sıklıkla işitiyoruz çünkü.)

Yaralar sarılır öyle mi?

Bunu siz gidin,   13 kişinin sel suyuna kapılarak öldüğü 12 yıl öneki felakette, bir kapıcı dairesinde babacığının kucağında boğulan Bedirhan'ın anacığı Yıldız Hanıma anlatın, bana değil.

Demem o ki;

''Yüzyılın felaketi'' diyerek, suçu Rahmeti Rahman’a yıktılar ve bu nedenle de felakete dair tek bir sorumlu bulunamadı ve dosya tozlu raflardaki yerini almış oldu.

Diğer benzer tüm dosyalar gibi.

''Hafıza-i beşer, nisyan ile maluldür'' dendiği gibi, önce yaşananları nasıl unuttuysak bu son sel felaketini de unutacağız.

Bir tek onlar unutmayacak.

Biri Bedirhan'ın anacığı Yıldız Hanım’dır.

Diğerleri de, Lovelet adlı AVM'nin önündeki yolda seyir hakindeyken aracının içinde sele kapılıp giden 3 kişinin yanı sıra, o felakette kaybettiğimiz diğer 10 kişinin yakınlarıdır.

Onlar unutmayacaktır eminim.

Orada helalleşirler mi bilmem ama mahşer yerindeki hesap gününü bekleyeceklerdir.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar