21.12.2023
Şanlıurfa’da bir tekstil fabrikasında bir gurup işçi bir kadın işçinin sendikaya üyeliği olması nedeniyle işten çıkarılmasını protesto etmek amacıyla bir süredir fabrika önünde eylem yapıyorlar
Jandarma da kimi zaman biber gazı sıkarak, kimi zamanda zor kullanarak, eylemi ve dolayısıyla o direnci kırmaya çalışıyor.
Ben de jandarmanın bu tavrına şaşırıyorum haliyle.
Çünkü işçiler anayasamızdan kaynaklanan bir hakkı kullanıyorlar.
Çalışanların sendika üyesi olma hakkı, anayasa ile güvence altına alınan temel haklardan biridir.
Anayasamızın 46/1 maddesine göre çalışanlar ve işverenler önceden izin almaksızın, sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma haklarına sahiptir.
Anayasamızda böyle deniliyor yani.
Bu da demek oluyor ki, bir çalışanın, en az patronu kadar dilediği sendikaya üye olma hakkı vardır.
Tıpkı anayasamızın sosyal, ekonomik haklar ve ödevler bölümünün 54. maddesinde ''Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler'' denildiği gibi.
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, çalışanların diledikleri sendikaya üyesi olarak örgütlü bir güce sahip olmaları ve bu örgütlenmeden aldıkları güçle de patronla toplu iş görüşmeleri yaparak sosyal hakları için mücadelesi, hatta anlaşmazlığa varılması halinde de greve gitmeleri de anayasamızda teminat altına alınmıştır.
En az, patronun, lokavt ilan etme hakkı kadar yani.
Çalışma barışı da böyle sağlanır zaten.
Ki;
Çalışma barışı, uluslararası anlaşmalarla teminat alına alınmıştır.
Ülkemizde o anlaşmalara uymakla yükümlüdür.
Çalışma barışı, tek taraflı olsun da diyemeyiz.
Yani yasalar, çalışanları koruduğu kadar işvereni, yani patronu da korumalıdır.
Ki;
Patronun lokavt ilan etme hakkı da bu nedenledir.
Çalışanlar, Şanlıurfa'da olduğu gibi anayasamızdan kaynaklanan örgütlenme hakkını korumak adına direnmeyi seçmeleri patronu endişelendirmesini ve bu nedenle çalışanlarının direnişini kırmak adına kolluk kuvvetlerinden yardım istemiş olmasını anlarım ama çalışanlara biber gazı sıkılmasını anlayamam.
Patronun kendini ve işyerini koruma hakkı kadar, işçinin de anayasal haklarını koruma hakkı vardır yani.
Herkes hukukun çizdiği çerçeveye uymak zorundadır.
Kimse kendisini yasaların üzerinde göremez.
Anayasamızda yazılı kurallar, başta hükümetler olmak üzere herkesi bağlar.
AK Parti, nicedir yeni bir anayasa yapmaktan söz ediyor.
Buna itirazım yok elbette.
Ve fakat.
Yeni anayasa yapılacaksa, bu anayasada çalışanların örgütlenme hakkı olduğu gibi korunmalı ve hatta daha da güçlendirilmelidir.