24.12.2024

Trump'ın ABD'si ve Türk ekonomisi

Dünya Gazetesinde çalıştığım yıllarda, aynı çatı altında görev yaptığımız gazetenin yazarlarından Prof. Dr. Kenan Mortan, her hafta 'RESİM' rumuzuyla yazdığı yazıları dostlarıyla paylaşır.

Beni de dostlarından biri saymış olmalı ki; çok değerli yazılarını bana da gönderir sağolsun.

Bu arada Kenan Hoca, birlikte aynı dönemlerde görev yaptığımız Dünya'nın Ordu Temsilcisi Murat Gürsoy tarafından yayınlanan Karadeniz Ekonomi haber sitesine de yazılarını gönderir ki; son yazısını ''Elinin altında bulunsun'' notuyla bana da göndermiş.

Hoca bu son yazısında ABD seçimleri sonrası, önümüzdeki ay başlayacak ikinci Donald Trump döneminde, dünya ekonomisinde olası eksen değişikliğinin ülkemiz ekonomisi üzerindeki oluşabilecek etkilerine dikkati çekmiş.

Kenan Mortan, ''Piyasalar 2025’e nasıl giriyor?'' sorusunu manşet yaptığı yazısına, global ekonomik görünümün 2025 yılına ilişkin küresel büyüme beklentilerini özellikle gelişen ve gelişmiş ülkeler için öngörülerini sıralayarak başlamış ve ilk öngörüsünü, ortamın şimdilik sarsıntısız olduğu görüşüne dayandırmış.

Kenan Mortan daha sonra, dünya ekonomisinin yüzde 5‘in altında olsa da, istikrarlı bir seyir izlediğini belirterek, borç krizi yaşayan 3-4 Afrika ülkesiyle, yüzde 40 ve üstü enflasyon yaşayan 4 ülke dışında, ''sorunlu ülke'' yok demiş ama daha sonra ''Ancak'' diyerek, Trump’ın ''ABD'de 2. kez başkan seçilmesinin, dünya ekonomisinde bir ok ekseni değiştirmeye aday olduğunu belirtmiş.

Trump’ın, daha işbaşı yapmadan bir çok ülkeye 'ek' gümrük vergisi getireceğini ilan ettnı, bu durumun da dünya ticaretinde hacim daralmasına yol açacağına dikkati çeken Prof. Dr. Kenan Mortan, ''Trump bununla kalmıyor, dünya ülkelerini 'benden yana olanlar' ve 'bana karşı olanlar' şeklinde ikiye ayırıyor. AB’ye, Çin’e, Latin Amerika’ya 'ters' baktığı kesin. Türkiye’yi nereye oturttuğu henüz anlaşılmadı. Trump Dönemi’nde değişecek eksenlerden biri de uluslararası örgütler. Bunlar 'felç' edilecek. Dünya Ticatet Örgütü’nü ( WHO) hiç  sevmiyor, bu kurumu işletmeyecek, burası belli. Paris İklim Anlaşmasını 'yok' sayacak. Öyle ya, O, dünyada bir iklim krizi olmadığı düşüncesinde. Listeyi uzatabilirim ama anlamı yok'' görüşünü ileri sürmüş.

 

İŞLETMELERİMİZ YENİ ÖNLEMLER ALMALI

Donald Trump'ın, ikinci başkanlık dönemine ''Biz parçalamaya, yok etmeye geliyoruz!'' sloganıyla başlayacağına dikkati Çeken Prof. Dr. Kenan Mortan, bu yönetim anlayışında, her şeyin olabileceğini bu nedenle de ülkemizdeki işletmelerin yeni emniyet supapları oluşturmasında fayda olacağı görüşünü savunduğu yazısını daha sonra şöyle sürdürmüş:

''İşler eskisi gibi olmayacak, 'yeni bir normal' tanımı yapmak zorunda kalacağız.

2025’de enflasyonun yüzde 24-26’a indiği,-yanlış okuma yapılmasın, yıl ortalaması değil, faizlerin de yüzde 25 civarına 'demir attığı' bir ortam göreceğimizi tahmin ediyorum. Ancak bu faiz oranı bankalarca işletmeden işletmeye göre 'farklı tarifeler' üstünden işlem görecek. 2025’de, '2024’ün olumsuz değerlerinin yarı yarıya indiği'  bir bileşkeye dönüştüğüne tanık olacağız. Ama bu bir 'denge hali' değil. 1-2 yanlış karar yine çok ağır bedeller ödetebilir. İktisadi durumlar buna çok açık. Unutmayalım, yüzde 17 oranlı bir enflasyon vardı, politika faizi  yüzde19 idi. Enflasyon yüzde 17’e düşürüldü,  sonrasını anlatmaya gerek yok, olay herkesin malumu. Bugün 40 TL’sını yoklayan ABD dolarının o tarihte 8 TL olduğunu hatırlatıyorum. Aziz dostum, Hazine E. Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez Merkez Bankasının Aralık ayı toplantısında ‘faizleri indirmek ya da indirememek' arasında bir gel-git yaşayacağına dikkat çekiyor. Aralık ayı politika faizi belirlemesinde 1-2 puanlık düşüşün ' sürpriz 0lmayacağına’’ işaret ediyor.

Mahfi bey, öngörülerinde yanılmaz! Bu öngörüsünü  'bir yana yazın' derim.

Açık olan bir şey var: Orta Vadeli Program’ın 2025 için öngördüğü 'Tek Haneye Dönüş'  değerleri önümüzdeki yıl henüz gerçekleşmeyecek. Büyüme yüzde 3‘ler civarı olacak. Ama bu bize kendi başına ne söylüyor ki? Ya da iki çeyrek dönemin üst üste 'eksi' gelmesi bir 'teknik resesyon halidir' desem ne anlam taşır ki?; imalatçı sektörlerde  o denli büyük  ayrışmalı haller  yaşanıyor ki. 

Niye, kendimiz için  ''Ne yapılmalı?'' demeyip, Merkez Bankası’nın dikkat etmesi gerekenlere bakışlarımızı çevirmeye çalışıyoruz?

Bugün otomotiv sektörü 3 vardiyadan 1’e inmiş ve gönüllü emeklilik programı uyguluyorsa, ortada bir alamet var demektir.

Uzatmayalım...

Türkiye ihracat belkemiğinin çeyreği durumunda olan  tekstil ve konfeksiyon sektörü için  konumu alarm zili çalmasının çok ötesine geçti.

Aynı olay 100 işçiye kadar insan istihdam eden KOBİ işletmeleri için de geçerli. Asgari ücretin yüzde 30 üstü artması halinde, konumları sırat köprüsü eşiği olacak. Bir çok KOBİ’nin 'al ya da sat tavrı' içinde birleşmesi kaçınılmaz olacak.

Büyük ölçekli şirketlerimiz, politika yürütülmesinde sıkıntı yaşayacak. 'Öncelik' kavramı onlar için 'anlam kayması' yaşayacak. Hizmet sektöründe yer alan transit taşımacılık, 'Trump Kararları' uzantısında,  ciddi bir 'daralma' yaşayabilir.

Bir de şirketlerimiz, ihraç kapasiteleri olsa dahi, döviz kuru yoluyla nefes almak isteyecek. Merkez Bankası brüt döviz rezervini arttırma politikası izlemeye devam ederse, örneğin ihracatçı bir makine imalat sektörü bile zorlanabilir.

Merkez Bankası’nın döviz kuru yönetiminde ilkesi açık: 'Carry Trade' oyuncularına yol açmak ve döviz girişini sağlamak için, bedeli ne olursa olsun, döviz kuru baskı altında tutulacak.

Kuşkusuz bu süresiz bir uygulama değil. Ama 2-3 aylık vade için olay bu...

İşletmelerimiz bir de Ankara eksenli olarak fiyatlarının 'buz kırma makinesi önüne atılmasına hazır olsun!

Karar şu: Fiyatlar, yüksek faizlerle kırılmıyorsa, o halde idari kararlarla parçalanır. Zeytinyağı sektöründe olduğu  gibi bir 'piyasa gösterge fiyatı' ilan edilir.Tüm işletmelerin bu 'bubi tuzağına' davetiye çıkarılır. Kronik fiyat yükselişi yaşayan tüm sektörler, buz kırma makinesinin  uygulamasına hazır olsunlar derim.''

 

KARBON VERGİSİ CAN SIKACAK

Prof. Dr. Kenan Mortan ayrıca, dijital ekonomi döneminin geldiğini ancak, bu yeni gelişmede ülkemizin olmadığına da dikkati çekiyor.

Mortan, işletmelerimizin dijital ekonomiyi yazılım programı olarak algılamak gibi bir yanlışa düştüklerine dikkati çektiği yazısını şöyle tamamlıyor:

''Ufukta bile gözükmeyen bir konuyu gündem olarak değerlendirmenin yararını görmüyorum. Ama 'karbon vergisi' uygulaması daha can sıkıcı gözüküyor.

Türkiye, ne bir İklim Kanunu çıkardı, ne de karbon vergisine geçti.

Geçmeyince, uygulama 'kadük' olmuyor. Aksine, tüm haşmetiyle karbon vergisi üstünüze geliyor. AB’nin tamamı ve Avrupa’nın hemen tamamı ki; bu Türkiye ihracatının yarısını oluşturuyor, karbon vergisi uyguluyor. Sen, ülke olarak karbon ayak izini hesaplamaz, bununla bir karbon vergisi almaz isen, muhatabın alıcı ülke karbon vergisini, üstelik Euro üstünden hesaplayarak, senden tahsil edecek.

O zaman Türkiye ihracat işletmelerinin büyük bir kısmı Türki Cumhuriyetler de, Afrika’da yeni pazarlar aramak zorunda kalır. 

 

İŞLETMELERİMİZ TOMOGRAFİLERİNİ ÇEKMELİ  

Sanıyorum, külahı öncelikle önümüze koyup bir ‘’ işletme tomografisi‘’ çekmek gerek. Kan değerlerine bakarak artık bir şey söyleme dönemi geride kaldı. Hatta bu işi dış denetim kuruluşuna yaptırmanızı öneriyorum.

Enflasyon ortamında nakit hareketleriniz artık işletmenin gidişatını söyleyemiyor. Bir çok işletme 'zombie işletme' (konkordato komiserinin kapısında ama faaliyet gösteren) konumda. Ama  bunu işletme içinden anlaması mümkün değil. Türkiye Teşvik Listesi, teknoloji yoğun dallar için 2025’de ne denli cazip başlıklar sunsa da, bunlara aldırmamayı öneriyorum.

2025 yılı işletmelerimiz için ana faaliyet konsolidasyon günleri (safları sıklaştırmak) olmalıdır.

Sadece rekabet gücü yaratacak,  tamamlayıcı yatırımlara ''evet'' demeliyiz.

Yine işletme içi organizasyonun yanlışlığı yüzünden gereksiz istihdamlara yol açan sabit varlıkların konumunu yenileme adına, inşa faaliyetlerine de vize veriyor ve yeşil ışık yakıyorum.

Ama burada ''durun'' derim...

Ne yazık ki, 2024’de çizdiğim tablo, 2025’de geçerli, karamsar ama diyet program’ böyle bir şey. Kısa vadede, 1-2 iksir kullanarak, ne yazık ki hormonlu yapının üstesinden gelemiyoruz.

Enseyi karartmayan bir yeni yıl girişi diliyorum.''

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar