Ülkemizdeki hemen hemen bütün üniversiteler için ''Sanayi ile iş birliğinden kaçıyorlar'' şeklinde bir suçlama yapılır.

Bu konuda bir suçlama yapılıyorsa bilin ki, asla tek taraflı değildir. Sanayiciler üniversiteleri suçluyorlar ya, sanayici de o kadar suçludur aslında.

Bu işbirliğinin oluşması için, sanayici öncelikle cebindeki akrebi çıkaracak arkadaş.

Çünkü bilgiye bedavadan ulaşamazsın.

Bilim insanından yardım istiyorsan, bunun bedelini ödeyeceksin.

Başka yolu yok.

Sen de bir adım at.

Bilim çevrelerinden bir karşılık bulamazsan ancak o zaman bu konuyu tartışırız.

Gözbebeğimiz OMÜ'nün ilk kuruluş yıllarında böyle bir beklenti yoktu şehirde ki, sanayi de bilinmiyordu henüz şehrimizde.

Ticaretten geçiniyorduk daha çok.

Ticaret de, bilimsel yöntemlerle yapılmıyordu bu şehirde.

Geleneksel yöntemler uygulanıyordu.

Değişimi de göremediler.

Çocuklarını eğitim almaları için Avrupa'ya, Amerika'ya gönderenler vardı ama çocuklarının değişim fikirlerine kulaklarını tıkadı hepsi.

Nerede şimdi geçmişin o büyük tüccarları.

Kimi battı.

Kimi ticareti terk etti.

Kimi bu şehirden bile kaçtı.

Ticaret öldü, ölmesine de, Samsun'da sanayinin geliştiğini de söyleyemeyiz.

Sanayi kuruluşlarımızı hadi sayalım desek, FKK, SAMPA, Yeşilyurt, Bahadır, Aygün, Özfen Ulusoy Un ilk aklımıza gelenler.

Bir de Özyılmaz ve Yılmaz kardeşler gibi fındıkçılar var, büyük ölçekli işletmeler olarak sayabileceğimiz.

İyi ki varlar.

Vezirköprü'de de ORÜS var büyük işletmelerden biri olarak ama sahipleri Samsunlu değil.

Demem o ki;

Bu şehirde sanayinin gelişmemesinin nedenleri var.

Bu nedenlerden biri de bilimsel tekniklerin tam olarak kullanılmamasıdır.

Ki;

''Üniversite-Sanayi işbirliği'' denen olgu da bunun için isteniyor zaten.

OMÜ'de gerçekleşen AR-GE toplantısını da bu bakımdan önemsiyorum.

Rektör Prof.Dr. Yavuz Ünal, Proje Destek Ofisi’ne yoğun bir talebin olduğunu gördüklerini belirterek “2017 yılında Üniversite’nin Bilimsel Araştırma Proje (BAP) sayısı 295, 2018’de 255, 2019’da 186, 2020’de 140. Akademik personel sayısı artarken BAP’taki rakam geriliyor. Diğer alanlarda da bu sorunu yaşıyoruz. Dolayısıyla bu süreç kabul edilemez.'' demiş.

Rektör Ünal, bu durumdan yakınmakla kalmamış, durumu tersine çevirmek için yapılması gerekenin bu konuda bir kültür oluşturulması gerektiğini söylemiş.

Proje Destek Ofisi'nin de bu anlayaşın ürünü olarak kurulduğunu söyleyen Rektör, Prof. Dr. Yavuz Ünal, daha sonra AR-GE buluşmasında daha sonra şunları söylemiş:

''Proje Destek Ofisi, düşüncesi olana bunu projelendirebilmesi, yazması, yönetmesi, raporlaması, bu kültürün verilmesiydi. Bunun da lisans düzeyine indirgenmesi gerekiyordu. Biz bunu gerçekleştirdik. Bu yıl içerisinde 1000 gibi bir rakam hedefliyorduk ama 3 aylık süre içerisinde bu rakam 1500’e yakın proje sayısına ulaştık. Burada beklediğimiz şey projeye dönüşecek bir düşünce üretebilmek için önce rakiplerinizin ne yaptığını bilmek zorundasınız ki bunların arasından sıyrılacak bir düşünce üretebilesiniz. Yaşadığınız alanı ekosistemi, eğer analiz edebiliyorsanız onu tanımlayabiliyor düzeyleri ölçebiliyorsanız emin olun art arda birçok proje çıkartabilirsiniz. Üniversite olarak lisans düzeyindeki öğrencilerimize proje yazma eğitimi vereceğiz. Arkasından da proje yazma eğitimi alan arkadaşlarımızı desteklemek suretiyle sadece cesaretlendirmek istiyoruz”

AR-GE buluşmaları, Üniversite- Sanayi işbirliğinin oluşması için atılmış önemli bir adımdır.

Samsun, bunu da ıskalamamalıdır.