8.07.2024
Geçen yıldı sanırım, ''Her Temmuz ayı gelende, yine yağmur şiddetli yağacak ve yine her tarafı sel alacak'' diye yazmıştım sanırım.
Korktuğum başıma geldi.
Temmuz ayı geldi.
Son yıllarda her Temmuz ayında olduğu gibi bu yıl da yağmur şiddetini biraz arttırdı.
Yine şehrimin her yerinde sele dönüşen su baskınına dair haberler geliyor.
Kaç defa yazdım hatırlamıyorum.
Ve fakat.
Bazı kafaların algılaması için yine ve yeniden yazacağım.
Yağmur suyu öldürmez.
Ne kadar fazla yağarsa yağsın, zarar dahi vermez.
Ve fakat.
Sen özellikle sahilde kurulmuş Samsun gibi bir şehirde yağmur suyunun denize akıtılması için gerekli tedbirleri almazsan, yağmur suyu haliyle su taşkınına ve hatta sele dönüşecektir.
Yağmur ne kadar şiddetli olursa olsun, suyun taşkına ve dolayısıyla sele dönüşmemesi için alınacak tedbirler çok basittir aslında.
Selden korunmak için Amerika’yı yenden keşfe gerek yok yani.
Bunun için bilinen en etkili yöntemelerden biri, ağaçları kesmeyeceksin.
Ormanları 2B gibi rant amaçlı uygulamalarla imara açmayacaksın.
Yağmur suyunu önce toprakla buluşturacaksın, yerleşim yerlerinin tamamını betonlaştırmayacaksın.
Dere yataklarını imara açmayacaksın, bunun için ikide birde imar affı gibi saçmalıklara başvurmayacaksın.
Sel kapanı diye bilinen önlemler var. Kent merkezlerine suyun geleceği yerlerde bu türden yapıları oluşturacaksın. Suyu tutacaksın ve hızını keseceksin.
Barajların seli önlediği biliniyorken, Salıpazarı'nı sel almasın diye yıllar önce gündeme gelmiş Salıpazarı barajı gibi projeleri tozlu raflara atıp, orada unutulmasına göz yummayacaksın.
''İki büyük baraja rağmen Çarşamba'yı yine de sel aldı'' diyecekseniz, bunun olmaması için de ovada kurulu Çarşamba'da toprağın suyla buluşmasını engellemeyeceksin. Şehri betonlaştırmayacaksın yani.
Milenyumun 24.yılında hala şehirlerimizde altyapı sorununu konuşuluyorsa ve milenyumun 12. yılında Samsun gibi bir sahil kentinde 13 kişiyi sele kurban vermişken, bunun ayıbını kimse üstlenmeyip, ''Yüzyılın en şiddetli yağışı'' gibi gerekçeleri ileri sürüp, kusuru Rahmeti Rahman'a yıkmaya çalışmayacaksın. Yağmurdan korkar olduk.
Allah'ın rahmeti olarak bilir ve inanırız oysa yağmura.
Sahi ne iş yaparsınız siz.
Hani desek, her iki yılda bir hükümet değişiyor.
Siyasal istikrar yok.
30 yıldır bu şehri aynı siyasal anlayış yönetiyor oysa.
Belediyelerimizin arkasında güçlü bir siyasi irade var yani.
Güçlü siyasi iradeye rağmen, güçlü belediye var diyemiyorum ama.
Samsun için bunu söyleyemediğim gibi önceki gün iki kişinin sel suyunda boğuldu Ordu içinde aynı şeyi söyleyemiyorum maalesef.
Giresun'un Dereli'sini de, Sinop'un Ayancık'ını da sel vurmuştu biliyorsunuz.
Ayancık selden büyük zarar görmüştü ama bu durumun oluşmasında birinci derecede sorumlu olduğu düşünülen belediye başkanını, görevinden ayrıldıktan sonra Samsun Büyükşehir Belediyesinde daire başkanı yaparak ödüllendirdik.
Şaka gibi bir durum ama oldu bu.
Bu olurken, iktidar partisinin İl Başkanlığı makamında oturan muhterem, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın karşısına dikilip ''Ne yapıyorsun sen hemşerim'' demedi, diyemedi.
İktidar partisinin il Başkanı, o iradeyi gösteremedi.
Ki;
Doğrusunu söylemek gerekirse, kendisinden öyle bir çıkışı da beklemiyordum zaten.
O iradeyi gösterecek Samsun'da tek kişi tanırım, o da Fuat Köktaş'tır.
Boşuna söylemiyorum böyle bir şeyi.
Ki;
İl Başkanlığı döneminde gerek belediye başkanları ve gerekse bürokrasi üzerindeki etkilerine yakından tanıklığımız olmuştur.
İktidar partisi tarafından, böylesi güçlü siyasi karakterler son yıllarda kenarda oturtuluyor nedense.
Hal böyle olunca da bu satırların yazarı gibi bir çok kişi, sanırım yine her Temmuz ayı gelende, sel haberi duyma korkusuyla yüreği ağzında bekleyecek.