6.09.2020

Tarihten Günümüze Lübnan ve Geleceği

“Evin dışında bin düşmana sahip olmak, içinde tek bir düşman bulundurmaktan daha iyidir.”  Lübnan Atasözü

Mütevelli ve Meclis Üyesi olduğum İstanbul merkezli Karadeniz Eğitim Kültür ve Çevre Koruma Vakfı bünyesinde kurulan düşünce kuruluşu Karadeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi (KASAM) tarafından 29 Ağustos 2020 tarihinde İstinye’de vakıf genel merkezinde “Tarihten Günümüze Lübnan ve Geleceği” başlıklı yuvarlak masa düzeninde panel düzenlendi.

T.C. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un moderatörlüğünde T.C. Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tuba Yıldız ve T.C. İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Vehbi Baysan panel konuşmacılarıydı.

“Tarihten Günümüze Lübnan ve Geleceği” başlıklı panelde Doğu Akdeniz'de yaşananlar, tarihten bugüne Fransa'nın bölgedeki saldırgan politikaları ve jeopolitik rekabetin Lübnan'a etkisi konuşuldu.

Açılış konuşmasını Karadeniz Vakfı ve KASAM Başkanı Yusuf Cevahir'in yaptığı panelde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Vehbi Baysan ve Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tuba Yıldız, Lübnan'ın geçmişten bugüne devam eden bölünmüşlük problemini ele aldı.

Prof. Dr. Kurşun, konuşmasında, Sultan 3. Selim döneminde, Fransızların Doğu Akdeniz'i fethetme teşebbüslerini tarihi vakalar üzerinden ele aldı ve bugünkü gelişmelerle değerlendirdi.

Dr. Vehbi Baysan da Doğu Akdeniz'deki zengin karbon kaynaklarını "Türkiye'ye yedirmemek" şeklinde ortak bir çıkar noktasında buluşan pek çok ülkenin bu ortak payda üzerinden ittifaklara giriştiğini ifade etti. Bölgede yer alan Lübnan'ın da bu ortamda zarar görüp yıprandığını belirten Baysan, "Lübnanlılar kendi ülkelerinin geleceğine müdahale etmekte zorlandı. Hatta Macron'un son Lübnan ziyaretinde bile Lübnan Cumhurbaşkanı Fransa Cumhurbaşkanı ile eşit tutulmadı." değerlendirmesinde bulundu.

Doktora araştırmaları sırasında bir dönem Lübnan'da yaşayan Dr. Tuba Yıldız ise mezhep taassubu ve siyasi anlaşmazlıklar üzerinden bölünen Lübnan'ın kısa süre önce yaşanan büyük çatışma sonrasında daha büyük sıkıntılarla muhatap olmaya başladığını kaydetti. Yıldız, Lübnan'daki bölünmüşlüğe bazı misaller üzerinden değinirken, 4 Ağustos'taki büyük patlama sonrasında yaşananlara ilişkin gözlemlerini paylaştı. (A.A.) 

Lübnan Beyrut sahillerinden üstünüze bakan bembeyaz azametli beyaz karlı dağları görebilirdiniz. Zira Arabistan'dan Suriye'ye, Mısır'dan Irak'a bütün bu coğrafyada böylesi haşmetli ve karlı dağları görmek pek mümkün değildir. Bu yüzden olacak ki Sami dillerinde beyaz anlamına gelen 'leben' bütün bir ülkenin (Lübnan) adı olur. 

1970’lerde Ortadoğu'nun parlayan yıldızı olan hatta başkent için Ortadoğu'nun Paris'i denilen Lübnan. Farklı din, mezhep ve etnik yapılara dayalı siyasi bölünmeler açısından kırılgan ve karışık dini yapıya olan Lübnan, 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizini yaşıyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana yaşanan ekonomik kriz ve protestolar Lübnan'ı zor bir durumun eşiğine getirdi. Koronavirüs salgını ülkedeki mevcut ekonomik krizi daha da derinleştirdi. Tüm bunların üstüne bu ay içinde ülke ekonomisinin can damarı Beyrut Limanı'ndaki bir depoda bulunan 2 bin 750 ton amonyum nitrat patladı. Yaşanan can kayıplarının yanı sıra patlama ülke ekonomisini de vurdu. 300 binden fazla kişinin evini kaybetti, Lübnan ekonomisinin can damarı Beyrut Limanı büyük bir harabeye dönüştü. Hasar ise 15 milyar dolardan fazla.

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar