Rusya inanılmaz bir pazar!
Kalkınma Dairesi Başkanı Eyüp Elmas: Rusya, Samsun, Trabzon ve Ordu için inanılmaz bir pazar. Rusyaya ne satabiliriz ya da ne alırız? Karadeniz çanağındaki illerin büyük vizyonlarından biri bu olmalı.
info@karadenizekonomi.com / 24.10.2018
Sadece Rusya pazarında yerimizi alsak başka pazar arayışlarına gerek kalmaz.
Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetlerinin bu haftaki konuğu, Samsun Büyükşehir Belediyesi Kalkınma Dairesi Başkanı Eyüp Elmas oldu. Elmas ile makamında yaptığımız sohbette Samsunun ve bölgenin kalkınma hamlesine ivme katacak yeni yapılanmaya ilişkin bilgiler edindik. Şehirler düzeyinde bir kalkınmanın yeterli olmadığını söyleyen Elmas, bölgesel güç birliğinin önemine dikkat çekerken, dış pazar arayışlarında Karadeniz Çanağı için en uygun ülkenin Rusya olduğunu belirtti.
-Sayın Elmas, önce sizi tanıyabilir miyiz?
-Aslen Orduluyum. Ulubey ilçesinde dünyaya geldim. Ortaokul ve lise öğrenimimi Samsunda, üniversiteyi ise Ankarada tamamladım. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü mezunuyum. Lisans eğitimi sonrasında şehir planlamacılığı alanında yüksek lisans yaptım. Samsun Valiliği İl Özel İdaresinde 5 yıl planlama uzmanı olarak görev yaptım. Daha sonra Samsun Belediyesinde görev üstlendim. Bir dönem Orduda İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalıştım. Kısa bir dönem enerji sektöründe danışmanlık yaptım. 3 ay öncesinde de Samsun Büyükşehir Belediyesi Kalkınma Dairesi Başkanı olarak Samsuna hizmet vermeye kaldığım yerden devam ediyorum ki; bu noktada beni bu göreve layık gören Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Zihni Şahine ayrıca teşekkür etmek isterim. İnsana dokunmasını bilen bir başkan olarak tanıdığım sayın Şahinin Samsunun kalkınmasına katkısına inandığım için bu yeni yapılanma içinde yer almayı onur duyacağım bir görev saydım.
-Henüz birkaç ay önce kurulan Kalkınma Dairesi Başkanlığı ile ne amaçlanmaktadır? Kısaca yapılan çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
-Kentin kalkınmasına büyük katkı sağlaması öncelikli amacımızdır. 17 ilçede kurulan birimlerle, yörelerde üretilen ürünlerin değerlendirilmesi ve pazarlaması gibi birçok konuda şehrin kalkınmasına katkı sunmayı planlıyoruz. İl ve ilçe belediyelerimiz, altyapı ve sosyal hizmetlerinin yanı sıra bulundukları yerlerin ekonomisiyle de daha fazla ilgilenmesi gerekiyor. Özellikle Büyükşehir Belediyesinin buna öncülük etmesi gerekiyor. İl ve ilçelerimizdeki potansiyelin tespitini yaparak yatırımcıya sunmalıyız. Şehrimizde yetişen ve yapılan ürünlerin pazarlanması konusunda bu oluşum önemli bir adım olacak. Kalkınma Daire Başkanlığı, vatandaşın gözüyle olaya bakarak şehrin üretim ve pazarlamasını güçlendirmek için kurulacak bir birim olarak planlandı.
-İşleyiş ve yol haritası hakkında da bilgi verir misiniz?
-İlk olarak koordinasyon ve planlama müdürlüğü kuruldu. Bu müdürlük çerçevesinde, 17 ilçemizde belediye başkanlarımız ve kaymakamlarımızla beraber bir kalkınma mutfağı oluşturduk. 17 ilçemizin kalkınma planlarını birlikte ve hızlı şekilde yapabilmek için ilçelerde ekiplerimizi belirleyerek, eğitim kampı düzenleyeceğiz. 9. ve 10. Kalkınma Planı Oluşturma, Kümelenme ve Proje Yazma Eğitimi olarak üç aşamada ekip arkadaşlarımızı uluslararası statüde proje yazma ile geliştireceğiz. İl ve ilçeyi kalkındırmak için o ilçeyi tanıyan uzmanlarımızın olması lazım. Yol haritaları ve kalkınma planları böylece ortaya çıkacak
-Sizi bu oluşuma iten en önemli etken neydi?
-Sektörlerin sahipsizliği en önemli etkendi. Tüm sektörlerde dikkat çeken olumsuzlukları sıraladık. Altyapı, üst yapı, sivil ve sosyal yapı, pazarlama, markalama gibi sektörün her yönünü konuşmak için bir araya gelinemediğini gördük ki; bu kalkınmayı geciktiren yanlış bir tutumdu. Nadiren bir araya gelen insanların kısır tartışma yöntemleri ve bir süre sonra meydana gelen tıkanma. Bunu fark ettiğimizde ne yapılabiliriz? sorusuna cevap aradık. Kümelenme ile 20ye yakın konu belirledik. Başkanlığımızdan bir asistan personel görevlendirip, sektör duayenlerinden danışmanlık alarak bir uzmanla üçlü bir mutfak ve haftada üç gün buluşup sektörün bir ayağını konuşmakla işe başladık. Sonrasında eldeki verileri üç aylık raporlar halinde ilgili birimlere aktardık.
-Sektör seçiminde bölge koşullarını mı dikkate aldınız?
-Tabi ki… Bu hayvancılık sektörü olabilir. Alt birimlerinde su ürünleri, arıcılık, manda, büyük ve küçükbaş gibi kümelenmeler oluşturuyoruz. Tekstilde de mobilyada da kısmen sektör kısmen de ürün olan küme oluşumlarına başladık. Amaç, bugünden daha iyi ne olabilir? diye sektörün taraflarını tartışmaya davet edip bir sinerji oluşturmak olarak özetlenebilir.
-Bu sinerjiyi yaratmak kolay oldu mu sizin için?
-Başlangıçta Türkiye Kümelenme Derneği ile 6 sektörü barındıran bir rekabet analizi çalışması yaptık ama devamı gelmedi. Çünkü, Samsunda 17 ilçenin hiçbirinde kalkınma planı yok. Aslında Türkiyede bu tür planları olan illerin oranı da yüzde 2yi geçmez. Bir envanter, veri ve strateji oluşturulmamış. Kısa, orta ve uzun vadede, kim nereye ne koyacak, hangi projelerle nereye varacağız? Sanıldığı kadar kolay değil tabi ki.
-Referans listelerde bölgeden çok az sayıda firmanın yer alması da bu yüzden midir?
-Bunları yapamadığımız için ilk 500 ya da ikinci 500 listelerine bölgeden pek az firma giriyor. Gaziantep örneği ortadadır. Yatırım yapıyorsanız şehir sizi itiyor. Organize Sanayi Bölgesi için yalvarmıyorsunuz. Pazar da var. Ortadoğu hemen yanı başında. 1000in üzerinde firma sayısı ile bizim ortalama büyüklüklerin çok üstünde. O nedenle ilçelere ve firmalara destek olmak için. Kalkınma Daire Başkanlığı bir asistan kuruluş olarak adlandırılabilir. Ayrıca, üniversiteleri eleştiriyoruz, ama hiç birimiz ayaklarına gitmiyoruz. Onların gelmesini bekliyoruz. İlçeler ve sektörler sahipli olacak adım adım yürüyecekler.
-Teoride belirttiklerinizin pratik uygulamasında nasıl bir yok izlemeyi düşünüyorsunuz?
-İhtisas sanayi siteleri kurmalıyız. Şehir içinde kalan ve dağınık olan sanayinin rehabilitesi şarttır. Gıdacılar bir tarafta makineciler diğer tarafta olmalıdır. Ve mümkünse ilçelerimizde bunu yapıp firmaları 50 metrekareden kurtarıp 200 metrekareye taşımamız gerekiyor. Bunu yaparken de yatırımcıyı kamu kurumlarının önünde eğilen pozisyondan çıkartmamız şarttır. Yatırım yeri ve sanayi parseli gibi sorunları aşmamız lazım.
-Burada öncelikli sorun kamulaştırma olsa gerek…
-Orduda görev yaptığım dönemde bu konuya biraz kafa yormuştum. Şöyle ki; OSBlerde bakanlığın yer teslimine kadar olan süreç çok uzun sürüyor. Önce yerelde sonra bakanlıklar arasında uzun yazışmalar izin onay vs. işlemleri bazen 5 yılı buluyor. Daha sonra kamulaştırma için yatırım programın para konulması gerekiyor. 5 yıl önce 10 lira olan arsa geçen sürede 100 liraya çıkıyor. Yani, kat be kat artıyor. Dolayısıyla OSBlerdeki gecikmeler altyapısı için para yetiştirilemeyen kamu maliyetlerini beraberinde getiriyor. Oysa, zemin etütleri yapıldıktan sonra kamulaştırma olmalı ki maliyetler artmasın.
-Samsun gerçekten bir sanayi şehri midir?
-Ordu, Trabzon ve Samsun gibi şehirleri, olmayan bir altyapıyla büyütemezsiniz. Mobilya altyapısı yok hammadde yok burada mobilya yapalım diyemezsiniz. Ağır sanayiden hiç bahsetmiyoruz zaten. Mevcut sanayi neyse onu büyütmeliyiz. Samsunun mobilya, tekstil veya medikal bir geçmişi var. Geçmişten gelen üretim kaynağımızı ve sektör kültürümüzü iyi bir yol haritası ile biçimlendirirsek Samsun mobilyada İnegöl, tekstilde Denizli neden olmasın? Medikal sektöründe Bafrada İhtisas Organize Sanayi var. Hatta butik çikolata ve un sektörüne dayalı gıda sektörünü uluslararası sektöre dönüştürebiliriz. Hayvancılık da aynı şeklidedir. Samsunun bir kaç Suluova büyüklüğünde bir potansiyeli var. Aynı potansiyel sebze meyve de de var.
-Medikal bir üs konumunda olan Samsun aynı zamanda sağlık turizmine yönelik de atılımlar içinde gibi… Siz ne dersiniz?
-Sağlık turizminde İstanbul artık oturdu, kendimizi onlarla kıyaslamıyoruz ama trafik yoğunluğu ve gürültü kirliliğini, yayla-deniz- termal ve kayak paketiyle avantaja çevirebiliriz.
-Sizce Samsunun ulaşım altyapısının lojistikle entegre edilmesi kenti nereye taşır?
-Samsun, Türkiyede ulaşımın 4 ayağını da barındıran 3 ilden biri. Hava ulaşımında yıllık 2 milyon yolcu kapasitesi var. Hava kargo birimi aktif çalışıyor. Samsun-Ankara demiryolu hattı çok aktif değil ama hızlı tren farklı bir ivme kazandıracaktır. Karayolu bağlamında İstanbul sahil koridorunun yanı sıra İç Anadolu koridoru ve deniz taşımacılığının liman potansiyeli ile birleşmesi kent kalkınmasına katkı sağlayacak. Bu ulaşım ağını tam kapasite çalıştıracak üretim yeterli değil. Önce bunu sağlamalıyız. Samsun liman altyapısı, ro-ro taşımacılığına da uygundur. Yolcu gemileri de gelir. Karadenizi yük ve yolcu taşımacılığı merkezine dönüştürmeliyiz. Limanlar arası turlar yapan yük yolcu ve turistik gemilerle bir lojistik denizi olmalı.
-Yani, medikal gibi lojistik bir üs olma avantajını kullanabilir mi?
-Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığının ar-ge projesi olan Lojistik Köyü var mesela. 43 buçuk milyon euro hibe ile yapıldı bu yatırım. Ciddi anlamda büyük firmaların depo ve antreposu olarak faaliyet gösterecek. Henüz entegre olmadı ama yakın gelecekte Tekkeköy bir lojistik üs gibi olacak.
-Bölgesel kalkınma ve hatta bölgesel işbirliği konusunda neler söylersiniz?
-Samsun su ürünleri konusunda kümelenme çalışması başlattık bunu Sinopla beraber çalışıyoruz. Çünkü Sinop iyi bir noktadadır. Arıcılık konusunda butik çikolata ile entegre ederek çalışıyoruz. Arıcılık konusunda Ordu çok iyi bir yerdedir. Turizm de bir kümelenme çalışması yapmaktayız. Bunu İzmir ve Trabzon ile entegre çalışmalıyız. İzmirde ciddi bir Karadeniz sevgisi var. Samsun ile İzmir karşılaştırıldığında ortak paydaları çok fazla. Başta Cumhuriyet döneminin iki büyük fuarı bu iki ilde düzenlenmiştir. Samsun bölgesel işbirlikleri için iyi bir alt merkez. Turizm belki Trabzon veya Orduya kayabilir imalatta Samsuna kayabilir. Bu nedenle tüm alınganlıkları geride bırakıp güç birliği içinde olmalıyız.
Karadeniz çanağı ve uluslararası boyuta ilişkin düşünceleriniz nedir?
Rusya, Samsun, Trabzon ve Ordu için inanılmaz bir pazar. Rusyaya ne satabiliriz ya da ne alırız? Karadeniz çanağındaki illerin büyük vizyonlarından biri bu olmalı. Sadece Rusya pazarında yerimizi alsak başka pazar arayışlarına gerek kalmaz. Dünyada en büyük çiçek tüketicisi Rusyadır. Çiçekçi dükkanlarının 24 saat açık olan bu ülkeye Kolombiya 13 bin km. uzaklıktan ürün getiriyor. Oysa biz karşı komşumuza çiçek satabiliriz. Onun için burada çiçekçiliğe önem vermeliyiz. Sadece Samsun mu? Trabzon, Ordu ve Giresun yapsın, beraber yapalım. Karadenizde seralar birkaç istisna dışında çok profesyonel değil ama ciddi anlamda bir mutfak çalışması var. Dünya pazarının yüzde 54ü bu hinterlanttadır. Gerek bölgesel gerekse sektörel işbirlikleri halinde Türki cumhuriyetleri, Rusya ve Balkanlar bize yeter de artar ve bu vizyon olmalı.
Bu farklı sohbet için çok teşekkür ediyoruz…