4.09.2025

Memurun esamesi okunmuyor!

Memur maaş artışlarına ilişkin toplu sözleşme görüşmelerinden bir sonuç alınamayınca iş Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna kalmıştı.

Kurul 2026-27 yılları için ücret artış kararını verdi. İlk yıl için 11+7, ikinci yıl için 7+5 artış yapılacak. Ayrıca taban aylık 1000 lira artırılacak.

Günümüz koşullarında bu artışların çok yetersiz olduğunu, memur ve emeklilerin mevcut refahlarını bile koruyamayacaklarını söylemek lüzumsuz. Bilmeyen, görmeyen mi var?

Merkez Bankası'nın dezenflasyon programında en çok zorlandığı konulardan birisi yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki ölçüsüz artışlar. Kamu maliyesinden yeterli desteği alamadığı, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki değişimlerin enflasyon hedefleriyle uyumlu olmadığı eleştirileri sık sık dillendiriliyor.

Anlaşılan, kamu maliyesi bu defa memur maaş artışlarını enflasyon hedefleriyle uyumlu tutarak mücadeleye omuz veriyor! Şimdiye kadar, özellikle vergi artışları nedeniyle yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda veremediği desteğin acısını memur maaşlarından çıkaracak.

Başlıkta 'memurun esamesi okunmuyor' dedik ama galiba asıl memur sendikalarının, sendikal hakların esamesi okunmuyor.

Toplu sözleşme görüşmeleri bizim öğrenciliğimizde sergilenen ilkokul müsamerelerine benziyor. Ezberlenmiş roller, sahicilikten uzak, heyecanlı ama çocukça bir performans!

Günümüzde, 'esamesi okunmuyor' deyimi hiçbir etkilerinin, ağırlıklarının kalmadığı anlamında kullanılıyor.

Bu deyimin yeniçerilere giden bir geçmişi olduğunu bilmiyordum.

'Esame' Arapça kökenli, isimler, adlar anlamına geliyor.

Yeniçerilerin maaş defterine esame denirmiş.

Yeniçeriler ulûfe denilen maaşlarını 3 ayda bir alıyormuş. Kimin ne kadar alacağı esame defterine yazılırmış. Esame kâğıdı, zamanla devredilebilir, satılabilir bir maaş çekine/senede dönüşmüş.

Yeniçeri, ulûfesini peşin paraya çevirmek için esame kağıdını sarraflara, zenginlere satarmış. Maaş günü geldiğinde satın alan kişi gidip hazineden ulûfeyi alırmış.

Esame ticareti ve yolsuzlukları 17 ve 18. yüzyıllarda alıp başını yürümüş. Sahte isimlere esame yazılması, rüşvetle esame dağıtılması, saltanat çevrelerine, bürokratlara hatta sarraflara esame yazılması yaygınlaşmış.

Esameye yazılı olanların sayısı yeniçeri sayısını ikiye katlamış!

Yeniçeri ocağında o veya bu sebeple esame defterinden ismi silinenler de oluyormuş ki, ismi okunmayanların itibardan düştüklerini anlatmak için 'esamesi okunmuyor' deyimi ortaya çıkmış.

Ülkemizde memur sayısı 2000'lerin başından günümüze 2,5 kat artmış. Nüfus artışı ise aynı dönemde sadece yüzde 30 olmuş.

Ama bunun esame sahteciliğiyle bir benzerliği, ilgisi bulunmuyor.

Yine de onca özelleştirmeye, teknolojik gelişmeye karşın memur sayısının nasıl bu kadar arttığına akıl erdirmek zor.

Memurun, işçinin, emeklinin esamesinin defterlerden silinmediği, hak ettiği saygıyla, onurla anıldığı güzel günler, pazarlar diliyorum.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar