22.07.2023

Atina’daydım… Dostum Bige İren ‘’ Atina’da yaşayan bir voleybolcumuzla tanıştırmak istiyorum‘’dediğinde, ‘’Bu voleybolcumuz olsa olsa Eczacıbaşı’lı Violet olabilir ‘’ demiştim.
1972’den sonra 17 kez şampiyon olan Eczacıbaşı’nın 120 kez milli olmuş voleybolcusu Violet’i (Duca) unutmak mümkün müydü?
‘’Sporda kadınların önünü açalım ‘’ diyerek, Eczacıbaşı Voleybol Takımı’nın kuruluşuna önayak olan Şakir Eczacıbaşı’nı ve antrenör Cengiz Göllü’yü saygıyla anıyorum.
Türkiye’de 1972’de temelleri atılan kadın voleybolu, şimdi dünya şampiyonu…
Bu hafta bir kadının -Dilan Yeşilgöz- Hollanda’da siyasi yükselişine tanık olduk.
Hollanda’da yaşayan 2 dostum, diplomat Orhan Ertuğruloğlu ve siyaset bilimci Kemal Alexander Altan, sağolsunlar, beni çok iyi yönlendirdiler, buyrun…
17.5 milyon nüfuslu Hollanda, Konya (38,873 km2) büyüklüğündeki bir alanda (41,543 km2),1.1 trilyon $’lık ekonomik büyüklük üretiyor.Kişi başına geliri 61 bin dolar. Tarım sektörü, 100 milyar euro’luk ihracat yapıyor, bir dünya lideri.
İşte bu Hollanda’yı yönetmek, çap / ilke / kararlılık gerektiriyor.
Önce VVD partisinin genel başkanı, sonrasında Hollanda başbakanı olması beklenen Ankara doğumlu, Wikipedia’nın nitelemesiyle Türk-Kürt asıllı Dilan Yeşilgöz bu üç özelliğe sahip.
Yeşilgöz, 1977 Ankara doğumlu. Babası Dersim’li, anası Karadeniz’li. Babası Hollanda’ya iltica edince, 7 yaşındaki Dilan ve annesi Yunan adaları üstünden Hollanda’ya sığınıyor. İyi bir üniversiteden ( Amsterdam) sosyal bilimler lisansı ve yüksek lisansı alıyor. Üç dile egemen. Parlamentoda Hollandaca -ki bu ender olur- taşı gediğine koyan konuşmalarıyla tanınıyor. Yenal Bilgici‘nin sözleriyle ‘’eğitimle bir adım öne geçip, kendini gerçekleştirmiş’’.
Siyasi kariyeri çok ilginç… Önce sol-sosyalist, sonra yeşil-sol ve işçi partisi derken, liberal VVD’ye (Halkın Özgürlük ve Demokrasi Partisi ) karar kılıyor. Sırasıyla, belediye meclisi üyesi, Enerji ve İklim Bakanı ve son Adalet Bakanı oluyor. ‘’Bisikletsever ‘’ Başbakan Rutte, 13 yıl sonra görevini bırakınca Yeşilgöz’e yol açılıyor.
Röportajlarında kullanılacak fotoğrafı kendisi seçecek denli titiz. Evli ama ‘’Zegerius’’ soyadını hiç kullanmıyor, o isme hiç sığınmıyor. Ona ‘’hırslı‘’ deniliyor, ama bence bu göçmenliğin ivmelediği bir ‘’üst akıl ‘’.
Hollanda, Avrupa’nın ‘’çok kimlikli’’ en iyi resmi…
Yeşilgöz’le birlikte bu kimlik yeni bir boyut kazanacak.
Avrupa’da bir siyasi mültecinin iltica ettiği ülkeye başbakan olması bir ‘’ilk’’. Bu göçmenlerin sığındıkları ülkede sunabilecekleri zenginliğin bir işareti… Göçe ve göçmenlere kulaklarını tıkayan Avrupa siyasetinin bu örnekten çıkarabileceği çok ‘’ders’’ var.
Çok derin bir göç deneyi yaşamış Yeşilgöz’ün liberal bir partide ‘’ bir şahin/aşırı sağcı’’ kesilmesini beklemiyorum. Kemal Alexander Altan’ın sözleriyle ‘’hukuk devletinin muhafazası için çıkışları kamuoyunda önemseniyor, bu nedenle, daha dik duruşlu ve amansız olması beklenebilir’’.
16 partiden oluşan Hollanda Parlamentosunda Dilan Yeşilgöz’den beklenen, sağda ya da solda durması ya da bir kahraman olması değil, hiç bir partinin % 10’dan fazla oy alamadığı bir ülkede, oydaşmaya (konsensüs) dayalı, ideolojik bükülgenliğe (fleksibilte) açık bir siyaset yönetimini gerçekleştirmesi olacak.
Bu bileşke, bir demokrasi zenginliğidir…
Öncümüz Yaşar Kemal ise Zulmün Artsın’da diyor ki: Ben kahramanlardan da,kahramanlıktan da nefret ederim.Ben, şimdiye kadar hiçbir şey için, ondan nefret ediyorum demedim, benim sözlüğümde nefret yok, ama kahramanlardan kahramanlıklardan nefret ediyorum. Böylesi bir palavradan, insanüstücülükten.