21.12.2024

Yerli mallar haftası

Ege’nin köklü zeytinyağı kuruluşu Sabuncugil ‘’Yüzyıllık Marka’’ olarak tescil edildi. Sabuncugil 4.nesilde zeytinyağı üreten ‘’ilk asırlık şirket’’. Halen üretimin başında olan Deniz ve Kerim Sabuncugil’i kutluyorum.

Sanatçı Figen Gürsoy’un Yaşar Kemal’in tüm eserlerinden oluşan ‘’İnsan Dünyadır’’ adlı Minyatür Sergisi, Denizli BŞB’nin konuğu olarak Denizli’de açıldı, ne mutlu, Yaşar Kemal her yerde dalgalanıyor.  

Bursa Osmangazi ilçesi 885 bin nüfuslu ve Belediye Başkanı Erkan Aydın‘ın kültürde 2  hedefi var: İlki, kent merkezindeki Osmangazi Gösteri Merkezi’nde her gün / her gece bir etkinlik yapmak. İkincisi,kentin saçaklarında yaşayan yoksul vatandaşların  sanat+ kültür yaşamını ayağına götürecek çadır etkinlikleri.

Geçenlerde Hasan Âli Yücel anıldı, onun adını taşıyan bir kütüphane açıldı. Osmangazi’den ‘’Yerli Malları Neden Satıldı?’’ konulu bir söyleşiye çağrıldım.

‘’Yerli Malları’’ unuttuğumuz bir kavram...

Oysa, çok değil 30-40 yıl öncesi ‘’Yerli Malı Yurdun Malı / Herkes Bunu Kullanmalı‘’derdik.

1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde ‘’Ekonominin Türkleştirilmesi ‘’ ilkesi benimsendi. Çok geçmedi,1925 Yerli Mallarını Koruma Cemiyeti kuruldu.  Cemiyet, yerli mallarını sevdirmek ve kullandırmakla kalmayacak, yerli mallarının dış mallar düzeyine getirecek ve fiyatlarını ucuzlatılmasına çalışacaktı. 12 Aralık Haftası Yerli Malları ve Tasarruf Haftası olarak benimsendi. 1929‘da İktisat ve Tasarruf Dergisi yayına girerken Türkiye İş Bankası  ‘’kumbara’’yı lanse etti ve 25 Aralık’ı ‘’ Tasarruf Günü’’ olarak ilan etti.

1930’larda her yer ‘’Vatandaş! Yerli Malı Kullanmak Vatani En Büyük Borçtur’’ ya da ‘’Milli İktisadı Cumhuriyet Yarattı‘’  afişleriyle kaplıydı.

1980’de ‘’ Dışa Açılma’’ kararını alan Türkiye’nin kendi iç üretimi olan malını koruması bir sorun oldu. 35 yıl sonra Eylül 2014’de bir Yerli Malları Tebliği çıktı. Yerli ürünler kamu alımlarında yabancı (dış) mala göre  %15  daha fiyatlı (pahalı) olabilecekti.

Tek koşul, ürünün ‘’Türk Malı Belgesi’’ almasıydı. Bunun için yerli katkı oranının % 51 olması yeterliydi.

10 yıl sonra, 2024’de ‘’durum’’ neydi?

2023’de kamunun yapığı 29.300 mal alım ihalesinden sadece 2.842’sinde  (% 9.7)  fiyat avantajı uygulanabilmişti.

Bu ‘’oran’’ neden bu kadar düşüktü?

Deşince, ortaya bir başka veri daha çıkıyordu: Belge ülkede (sadece) 4.393 sanayi kuruluşunda vardı. Türkiye Sanayi Sicili’nde kayıtlı kuruluş sayısı 168.263’dü. Türkiye’de sadece %2.6’sı Yerli Malı Belgesi kullanıyor /alabiliyor(du).

Ürünlerin % 97’si  ‘’yerli katkı oranı’’ yüzde 51’in altındaydı.

1980 sonrasında ürünün yapılma şekli ‘’yüksek dış girdi ‘’kullanmaya zorunlu hale mi getirmişti?  

Oysa bu hafta ziyaret ettiğim Floteks bunun hiç de böyle olmadığını bana anlattı. Kurucusu, dostum Celâl Beysel ‘’40 yıl uğraşınca, hem yerli, hem de milli olmayı başardık’’ diyordu.

Yerli ve milli olmak ‘’zor zanaat’’, ama bir Floteks yapabiliyorsa demek ki mümkün.

Ama ‘’Yerli Malı Belgesi ‘’ vermekle yetinmemeli...

DİR Rejimi’nde yerli sanayiyi koruyacak hükümler bulmak gerek.

Bir Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yapıldığında, yerli mallar lehine bakış bulmak gerek.

Yabancı mallar ucuz mal satıp, rekabeti bozduğunda Anti Damping Rejimi’nin ‘’otomatik’’ uygulanması gerek.

G.Kore uyguladı sonuç aldı, neden olmasın ki?

Sorun niyette...

Yaşar Kemal usta diyor ki: Gün vurdu dağların ardına / Göğün maviliğini / Özlediğimiz an.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar