Politika olarak günü kurtarmak yerine geleceği güvence altına alacak adımların atılmasını talep ediyoruz.

Yeni sezon yaklaşırken fındık üretim maliyetleriyle ilgili mesnetsiz iddialar tekrar gündeme gelmiştir. Devletin fiyatları belirlemesi beklenirken, yakın rakamların "ben söylerim olur" mantığıyla dile getirildiğine şahit oluyoruz. Bu durum bölgede her sezon öncesinde milli bir spor haline gelmiştir.

Fındık üretiminin maliyeti var mıdır? Elbette vardır. Ancak bu maliyeti etkileyen parametreler de mevcuttur ve oldukça önemlidir. Fındık üretim maliyetlerini belirlerken kullanılan kriterlerin şeffaf ve bilimsel temellere dayanması gerekmektedir. Bu sorumluluk öncelikle Tarım Bakanlığı'na aittir.

Ancak nedense bakanlık bu maliyet kriterlerini hala açıklamıyor. Peki, kim açıklamalı? Sektör bileşenleri arasında bir mutabakat sağlanamamış durumda. Rakamlar havada uçuşuyor: 40, 50, 60, 80, 120, 130 hatta 150 TL/kg seviyeleri dile getiriliyor. Üreticiler sessiz kalmak zorunda bırakılıyor.

İhracatçılar mı hesap yapmalı? Kesinlikle olmamalı! Fındık ihracatında öncü rol oynayan sektör, fiyat belirlemelerinde ve politika oluşturmada aktif olmalıdır. Üniversiteler mi? Hepsi sessiz. Üniversite-sanayi işbirliği rüyasından uyanamayan bir ülkeyiz.

Herkes şunu kabul etmelidir: Üreticinin kazancını artırmanın yolu maliyetlerin düşürülmesinden geçer. Bu nedenle üretimin artırılması ve Türkiye'nin yeniden yüzde 80-85'lik üretim tekeline ulaşması gereklidir.

Fındık bahçeleri ürün dolu olmasına rağmen yine "fındık yok" sesleri yükselmeye başlamış gibi görünüyor. Fındık sektöründe mutlaka makineli tarıma geçilmeli, modern tarım teknikleri ve sistemlerine geçiş sağlanmalıdır. Bu adımlar, sektörün sürdürülebilirliği ve rekabet gücünün artırılması açısından kritik öneme sahiptir.

HAFTANIN SÖZÜ

 Ey Can; Sana bir daralma gelirse yararınadır, kaygılanma.Sürekli yaz mevsimi  olsaydı, güneş bahçeyi yakıp kavururdu.