13.08.2023
Dünya ekonomi çemberinde yatırım ve teşvik politikası konusunda başlayan sıcak tartışma dikkatimi çekti.
Bu işi plansız yapan Fransa bu yılki kalkınma hızıyla örnek gösterilirken, plan ve program piyasa düzenine aykırı olduğu için hiç sıcak bakmayan ABD’nin bir ‘’ yatırım yasası’’ çıkararak kaynak aktarımı yapması eleştirilebiliyor. Ancak bu alanda çalışmalarıyla yakından tanıdığımız Prof.Dani Rodrik ise ‘’ tek kademe önlemleri ‘’nin sonuçsuzluğunu ve işin aslının bir politika oluşturmak olduğunun altını çiziyor.
Fransa, 5. Cumhuriyeti kurarken plan yapmayı kurumlaştırdı ve 1958 sonrası ciddi bir endüstrri politikası izledi. Enerji ve savunma sanayinde bu yolla ciddi bir kendi kendine yeterlilik hali oluşturdu. Ancak Macron Dönemi’nde bu işten uzaklaşıldı. Tek teşvik aleti, vergilendirme sistemine getirilen bağışıklık oldu. 2022-3 dönemi rakamları kısmen sonuç alındığını gösteriyor. Ama önlem hedefli olmadığı için gelir dağılımı ve genç işsizliğinden yana ciddi sorunlar var.
ABD ilke olarak plan ve özel teşvik karşıtı. Ama Biden Yönetimi bu ‘’takıntıyı’’ aştı ve Kongre’den trilyon dolar değerinde bir ‘’Özel Yatırım Yasası ‘’ çıkardı. Kongre’den işin onay süreci bile kendi başına bir olaydı. Şimdi teşvik karşıtları teşviğe esas olan miktarın ‘’erişim yerindeliği’’ konusunda etkinlik sağlanmadığını vurguluyorlar. Ancak neresinden bakılırsa bakılsın, yeşil yatırımlar ile süper iletkenler konusunda ciddi bir yatırım paketi yolda. Bunun orta dönemde ABD’nin rekabetçi sektörlerine dinamizm getireceği açık.
Profesör Dani Rodrik ise 2 genç meslektaşıyla bu hafta Project Syndicate’deki analizinde işe bambaşka bir perspektif kazandırıyor. Rodrik, gümrük vergileri, bir seköre özel teşvik gibisinden önlemlerin yeterli olmadığını ve esas olanın ‘’ politika ‘’ olduğunu vurguluyor. Bu anlamda G.Kore ve Tayvan deneylerini örnek olarak veriyor.
Böyle bakınca, yeni hazırlanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) farklılık taşıması gerektiği çok açık ortaya çıkıyor. Program ‘’özel teşvikler‘’ ile yetinmemeli… Türkiye’nin rekabetçi gücüne yön verecek sektörel desenini yeniden tanımlayan bir bakışın OVP‘ye yansıması gerekiyor. Bu metinde ‘’yeşil yatırım’’ların yeri apayrı. Kısacası yeşil omayan, doğayı gözetmeyen, iklimi ıskalayan bir Türkiye’nin dünya ekonomisinde yeri olmadığını bilmemiz gerekiyor.