19.03.2024
Osmanlı'nın yıkılma nedenlerinin biri ve belki de en önemlisi zamanında geri çekilmesini bilmemek olarak gösterilir.
Sahiden de kaç kere gittik Viyana kapılarına ve kaç kere hüsranla geri döndük.
Hayal kırıklığıyla dolu bu seferlerin sonucunda Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kellesini bile bıraktık Viyana’nın kapısında.
Ve fakat.
Mustafa Kemal Paşa, Yunan ordusu bütün gücüyle saldırarak, Ankara'ya doğru ilerlerken, Sakarya nehrinin doğusuna çekerek, ordumuzun toparlanmasını sağlamış, sonda da, Yunan ordularını Sakarya meydan muharebesinde büyük bir bozguna uğratmıştı.
Sakarya'daki geri çekilme kararı nedeniyle de Mustafa Kemal Paşa'nın eleştirildiğini unutmayalım.
Doğru zamanda geri çekilmesini de bilmek gerekir yani.
Sadece savaşta değil siyasette de durum böyledir aslında.
Mesela Rahmetli Turgut Özal, kazanmasına yetmeyecek hamleleri yapmazdı ancak, Rahmetli Süleyman Demirel, karşısına çıkan o duvarı kafasıyla bile kırmaya çalışırdı.
Savaşta da, siyasette kazanmak için stratejik hamleler gerekir.
Günümüz siyasetinde bunu en iyi uygulayanlardan biri Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, bir diğeri de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'dir.
Bahçeli, iktidarın kan kaybettiği bu günlerde bile, ittifak ortağı AK Parti'ye koşulsuz desteğini sürdürüyor.
Bahçeli biliyor ki, Cumhur İttifakı yoksa iktidarın nimetlerinden yararlanmak da yok.
Buna karşın muhalefet ise bölük pörçük.
12 gün sonra yeni bir seçim yapacağız.
Yerel yöneticilerimizi seçeceğiz.
Ve fakat.
Adı yerel seçim olsa da, seçim sorası ortaya çıkması muhtemel siyasal tablo nedeniyle bu seçim çok daha farklı anlamlar taşıyor.
Buna rağmen muhalefetteki dağınıklık sürüyor.
Bunun nedeni de bir yıl önceki seçimler sırasındaki altılı masanın aday gösterme sırasındaki tutumundan kaynaklı tartışmadır.
Liderlerin ego tartışmalarına milyonlarca seçmenin umudu feda ediliyor dense yeridir yani.
Muhalefet açısından, karşılarında sağlam şekilde duran bir ittifak varken, her partinin kendi adaylarıyla seçim yarışından başarı beklemeleri ne kadar doğru siz karar verin.
SAMSUN'DA DURUM
Samsun'daki seçim atmosferi de ülke genelinden farklı değil elbette.
Kaldı ki;
Samsun seçmenindeki Erdoğan tutkusu ve dolayısıyla Samsun'un hala AK Parti'nin yıkılmaz kalelerinden biri olduğu gerçeği biliniyorken, muhalefet partilerinin veya muhalefette olduklarını söylemeyi sürdüren partilerin dağınıklığı da, ülkedeki siyasi ortamın bir sonucudur aslında.
Özellikle Büyükşehir Belediyesindeki başarısızlığı ortadayken ve Cumhur İttifakı ortaklarından AK Parti ile MHP dışındaki bütün partiler bu durumdan şikayetçi iken ve hatta iktidarın ittifakı sürüyorken, muhalefet cephesindeki partilerin ''İlle de ben'' demesini anlamak çok mantıklı bir tutum gibi görünmüyor.
Muhalefetin, Samsun'daki iktidar uygulamalarından memnun değilse, bu durumun değişmesi için hamle yapması beklenir.
Böyle olması gerektiğini söylemek, kişisel beklentimin böyle olması şeklinde yorumlanmasın isterim zira bu durum, partilerin siyaset yapma amaçlarının böyle olması gerektiği için böyledir.
Bu kadar basit.
BİRİ ÇEKİLMELİ!
CHP'nin Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cevat Öncü, Samsun'da muhalefetin beş yıl önceki seçimin sonrasında yaşadığı hayal kırıklığını tekrar yaşamamak adına, İYİ Parti'nin Adayı İmren Nilay Tüfekçi'ye, ''Daha az oy alacak olan çekilsin'' şeklinde bir çağrıda bulundu.
Öncü, ''Tarafsız bir kuruma anket yaptıralım, hatta ikinci bir anketle sağlamasını da yaptıralım, kimin oyu daha az olacaksa o çekilmeli'' diyerek bu çağrısını kuvvetlendirmiş.
Öncü, ayrıca Yener Cabbar'ın ''Geri de çıkarsan gerçekten çekilir misin?'' şeklindeki sorusunu, ''Çok ciddiyim'' diye cevaplamış.
Tüfekçi, Öncü'nün bu çağrısına şu ana kadar bir yanıt vermedi.
''Neden?'' diye sormayacağım
Ve fakat.
Daha önceki yıllarda da farklı değildi ama özellikle AK Parti iktidarının 21 yıllık döneminde Samsun'daki seçim sonuçları, birinci partinin AK Parti, ikinci partinin ise CHP olduğunu gösterir.
Bir yıl önceki seçimde de böyleydi.
Ki;
İmren Nilay Tüfekçi, o seçimim sonucunda büyük bir hayal kırıklı yaşamış, İYİ Parti tarafından listenin ikinci sırasında gösterilmesine rağmen Milletvekili seçilememişti.
Oysa CHP'liler, partileri tarafından o seçimde listenin ikinci sırasında Saadet Partili birinin aday gösterilmesine rağmen, sandığa giderek Samsun'dan iki milletvekili çıkarmışlardı.
Partisi tarafından ikinci sıraya konulmasına rağmen, 9 ay önce milletvekili bile seçilemeyen Tüfekçi’nin, CHP tarafından Muzaffer Önder'den sonra en doğru adayı çıkarılmışken, CHP'den ve AK Parti ve dahi MHP'den bile daha fazla oy alabileceğine inanıyor olmasını nasıl tanlamlandırmak gerekir bilemedim doğrusu.
Demem o ki;
Bu seçimin kazananı olacak elbette.
Sonuca bağlı olarak seçimin kaybedenleri de olacaktır muhakkak ama kaybedenler çabuk unutulacaktır.
Ve fakat.
Bu seçimin sonucunda birisi var ki o, 'Kaybettiren' olarak anılacak ve hiç unutulmayacaktır.
İmren Nilay Tüfekçi sorma gereği duyar mı bilmem ama bunun ne anlama geldiğine dair en iyi tanımı, beş yıl önceki seçimin 'Kaybettireni' olarak anılan ve belki de hep öyle anılacak olan Erhan Usta yapacaktır.
Bilmem anlatabildim mi?