24.02.2019
Tüketimin azaldığı günümüzde, ne üretsem satarım anlayışı bitti. Tüketicilerin taleplerini önceden bilenler, görenler ve kişiye özel ürün ve hizmet tasarlayanlar kazanıyor.
Bunun için de teknoloji kullanılıyor. İki arkadaş sohbet ederken tatil planı yapıyor. Kısa bir süre sonra size tatil fırsatlarıyla ilgili mesajlar geliyor. Bunu bir tesadüf sananlar yanılıyor. Yine aynı şekilde sosyal medya üzerinden sohbet ederken otomobillere olan sevginizi yazıyorsunuz. Ardından otomobil kampanyalarıyla ilgili haberler cebinize düşüyor. Seyahat ederken konum paylaşıyorsunuz. Daha gideceğiniz şehre varmadan, hangi otelde kalınabilir, nerede yemek yenir ve eğlenilir bilgileri size ulaşıyor.
Birileri bizi dinliyor ve dinlediklerini analiz ediyor. Matematik bilgisi ile bunları ölçümlüyor. Sonra bizlerin istek ve taleplerini firmalara satıyor. Asıl parayı kazananlar, analiz edilmiş bu değerli bilgileri üretici firmalara satanlar oluyor.
Ürün ve hizmet sunan firmalar teknolojiye yatırım yapmazlarsa kârlarının büyük bölümünü teknoloji şirketlerine vermek zorunda kalacak. Dijitalleşmezseniz çok para kazanırsınız ama bu gelirin çok az bir kısmı cüzdanınıza girer.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan bir arkadaşımın eşinin cep telefonuna, iki hafta süreyle bebek ürünleri ile ilgili mesajlar gelir. Arkadaşımın eşi hamile değildir. Hiçbir belirtisi de yoktur. Bunu başta ciddiye almayıp gülen dostlarım, mesajlar devam edince soluğu doktorda alır. Kontrol sonunda çocukları olacağını öğrenen dostlarım büyük bir şaşkınlık yaşar. Sonra bu nasıl olabilir diye düşünmeye başlarlar. Her ikisi de matematik bilen ve teknolojiye yatkın bu iki akıllı insan biraz düşününce bunun nedenini bulur. Anne adayının son iki ayda yaptığı alışveriş alışkanlığındaki değişimleri, kredi kartı dökümünden takip eden teknoloji şirketleri, bu değişimin hamilelik belirtileri olacağını öngörüyor. İşte teknolojiye yatırım yapan üretici firmalar, müşterilerinin isteklerini onlardan önce görüp çalışmaya başlıyor.
Isıtma ve soğutma sektöründe faaliyet gösteren bir işadamı dostum geliştirdiği bir sistemi ortağına incelemesi için mail atıyor. Sistem, üretimdeki maliyeti düşürmesinin yanında verimliliği de artırıyor. Bu yazışmadan kısa süre sonra işadamının mailine İsveçli bir firmadan mesaj gelir. Kendilerinin de bu konuda çalışmaları olduğunu belirten İsveçli firma, Türk işadamına işbirliği teklif eder.
Bütün bunlar ne tesadüftür ne de tevafuktur. Tamamen matematik bilgisiyle analitik düşünen ve akıl terini çalıştıranların başarısıdır. İşin acı tarafı ise Dünya bunları konuşurken bizim tartıştığımız konular.
Şimdi soruyorum onlar mı saf yoksa biz mi akıllıyız?