27.04.2019
Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi ve kız kardeşinin hayat ışığı oldu. Sürekli geleceği düşündü ve anı yaşayamadı. Hayatını ülkeye ve milletine vakfetti. Savaş meydanlarında geçen yılların ardından, yeni cumhuriyeti ilelebet yaşatmak için gece gündüz projeler hazırladı. Bunları hızla hayata geçirdi. Çünkü bu milletin kaybedecek tek bir saniyesi yoktu. Uykusuz ve dinlenmeden geçen günler ve gecelerde Türkiye için çalıştı. Kendi uykusundan çaldı, zamanından çaldı. Çocukluğundan, gençliğinden çaldı. Ne çaldıysa kendinden çaldı ve milletine verdi. Hayatı boyunca öğrendiği her bilgiyi Türkiye Cumhuriyeti için kullandı. Bırakın ülke çıkarlarını şahsi çıkarlarının önüne koymayı, kendi adına hiçbir kazanımı olmadı. O’nun varı yoğu Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti’ydi.
“Varlığım Türk varlığına armağan olsun” dedi.
Çocukluğunu yaşayamadığı için çocuklara 23 Nisan’ı armağan etti. Bunda da devrim yaptı. 23 Nisan’ ı bütün dünya çocuklarının bayramı olsun istedi. Gençliğini yaşayamadı. Gençlere 19 Mayıs’ı armağan etti. Gençliğe hitabeyi bizlere vasiyet etti. Türk Milleti’ni bize emanet etti. Şimdi emanete sahip çıkma ve bir olma dönemidir.
Tam bağımsızlık O’nun en büyük hedefiydi. Bunun için önce emperyalizme savaş açtı, kazandı. Ekonomik savaştan çıkabilmek için cumhuriyet tarihinin en büyük sanayi kuruluşlarının temellerini attı. Türkiye Cumhuriyeti’ni üreten bir ülke yaptı. Sonra cehalete karşı savaştı. Çünkü bu ülke aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür nesillerin omuzlarında yükselecekti. Köy Enstitüleri’nin temellerini attı. Dini siyasetten, cemaatleri yönetimden uzaklaştırdı. Kutsal dinimizin tekke ve zaviyelerde öğrenilmesini yasakladı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdu. Cehalete karşı başlattığı savaşı maalesef tamamlayamadık.
Bu büyük insan Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değil tabi ki. Sana ve devrimlerine inanan tek bir kişi kalana kadar, Türkiye Cumhuriyeti ayakta olduğu sürece sen de kalplerde yaşayacaksın.