20.07.2024

Kıyı ve plaj talanının yasal zemini

Anayasa’nın 43. maddesi şöyle der: -Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.Sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikke kamu yararı gözetilir.

1990’da Anayasa’nın ‘’ ruhuna uygun’’ 3621 sayılı Kıyı Kanunu çıkar.

Kamu hakkını  iyi gözeten bir yasa olduğu  ‘’amaç’’ maddesinden anlaşılır. Şöyle denilmektedir:

-Sahil şeritlerinin toplumun yararlanmasına açık,kamu yararına kullanım esaslarının tesbiti...

Yasayla sahil şeridinin eni 150 m.’dir.

Kıyı Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nde de ‘’kamusal yarar’’ ilkesi geçerlidir.

2020’den sonra  ‘’ Yönetmeliği  Değiştiren Yönetmelik ‘’ adıyla,  ‘’istisnaları’’ tanımlayan ‘’tecavüz’’ dönemi  başlar. Her yeni yönetmelik  bir önceki ‘’istisna’’ların kapsamını genişletir. İlk ‘’ yönetmeliği değiştiren yönetmelik’’ madde 4’de bu tecavüz  açık-seçik ortaya çıkar. Şöyle denilir:

-Yeme içme yerleri,millet kıraathanesi,camii, mescit, millet bahçesi yapılabilir.

Bu Yönetmelikle  sahil şeritlerinin tamamı- genişliği ne olursa olsun-  artık ‘’piyasa malı ‘’ olmuştur.

İşin ucu,  2004’deki Büyükşehir Belediye Kanunu’na dayanır. Büyükşehiri ‘’il mülki sınırı ‘’ olarak tanımlayarak ‘’ölçeksiz güç’’veren bu yasanın ‘’ görev ve sorumlulukları’’ nı tanımlayan 7. maddesi  şöyle der:

-Proje yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili her ölçekteki imar  ve parselasyon planlarını  ve her türden imar uygulamasını yapmak  ve ruhsatlandırmak ve denetlemek.

Bu  ‘’ ölçeksiz güç ‘’, büyükşehir belediyesine adeta ‘’ hükümranlık ‘’ yetkisi  tanırken, ilçe belediyelerini   devreden çıkarmaktadır.

Benzetmek gerekirse, ‘’davul’’  ilçeye asılıdır,  ‘’ tokmak’’ büyüşehir belediyesinin eline verilmiştir.

Kıyılar üstünde tüm tasarruf hak ve yetkisi merkezi devlet ile  büyükşehir belediyesi’ndedir.

Zeytincilik bölgerinde ise   ‘’tecavüzü önleyen ‘’ 4086 sayılı bir  ‘’Zeytincilik Kanunu’’ vardır.Yasayı yazan milletvekilinin  adıyla  ‘Melih Pabuçcuoğlu Yasası’’ olarak anılır. Bu yasanın 5. maddesiyle ‘’ zeytin sahaları daraltılmaz ‘’.

Ancak ‘’ Zeytin sahalarının imar hudutkarı kapsamına alınması halinde  yapılaşma zeytin alanının  % 10’unu geçemez ‘’.  Daha önemlisi  ‘’kesinleşmiş  imar planlarının geçerli ‘’ dir. Beldeyi kapsayan   imar planının değiştirilmemesi (yenilenmemesi ) halinde  tecavüzler için ‘’müktesep hak ‘’ doğmaktadır. Uygulamada  bu ‘’ müktesep hak’’ çok cömertce  kullanılmaktadır.

Büyükşehirler fillen ‘’il yönetimi’’ne dönüşünce köyler  ‘’ mahalle’’ yapılmış, İmar Planları  ‘’ hükümsüz ‘’ kılınmış, bunun yerine ‘’Plansız Alanlar Yönetmeliği ‘’ adıyla, her yörede ‘’takdir’’ ile yürütülen  bir   ‘’güdük’’ imar uygulaması başlamıştır.

Sahillerin icarı, işletilmesi, yapı adaları ve kooperatifler yoluyla taşınmazlarla işgali işte bu  yasal çerçeve içinde  gerçekleştirilmektedir.

İktisat teorisinin ‘’ babalar kuşağı’’ndan David Ricardo(1772-1823)  ‘’rant’’ konusunu bir ekonomik kategori olarak ele alan ilk  iktisatçıdır.

Günümüzde  yaşasaydı  Cumhuriyet’in Ciddiyet sayfasında kullanılan sözlerle ‘’Vatan bölünmez ama arsa niyetine satılır ve rantı bölüşülür ‘’ diyecekti, uygulama aynen böyledir.

 Yaşar Kemal usta diyor ki: Bütün bunların en alçakcası,en korkuncu, bir milletin  topraklarını ölüme mahkum etmektir.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar