29.06.2024
‘’600 Yıllık Dost Polonya’’ için dostlarımın yorumu çok çoşkuluydu.. Ortak paydası, Polonya’nın son 50 yılının gündüz-gece farkı olduğu… Bu nedenle ‘’Polonya Dersleri’’ ne devam etmek istiyorum.
Şair Cevat Çapan hocamızın şiirleri Yunanca’ya çevrildi, bugün Girit Kitap Fuarı’nda okurlarıyla buluşacak. 90 yaşındaki delikanlımız Cevat hoca, çok yaşa…
Sizlere Polonezköy’ü anlatmak istiyorum. Prof. Hacer Topakbaş-Üstüner’in Polonezköy/180 Yıllık Mazi çalışması tek kaynak, Beykoz Belediyesi’nce basıldı.
Yorumum şu: Bu köy Osmanlı milleti ile bir ortak yaşam örneği değil. Osmanlı yönetiminin izniyle oluşturmuş ‘halktan izole edilmiş’ bir ‘serbest bölge’. Bölgenin yönetimi de hep bağımsız…
Polonezköy filmini gelin başa saralım:
Polonya 1831’de Rus’lara başkaldırıyor. Yeniliyor… Sonrasında ‘’Büyük Göç ‘’ başlıyor. Bir kısmı İstanbul’a geliyor.Osmanlı’nın en büyük rakibi Çarlık Rusya’sı, onları kabul ediyor. Başlarında isyanın öncülerinden, kahraman Adam J. Czartoryski – 1850’de Osmanlı uyruğuna geçecek ve Mehmet Sadık paşa olacaktır- var.
Lazarşst Katolik rahiplere ait Beykoz sırtlarında, 1841’de 5000 da.’lık bir alanı ‘’ sonsuza dek ‘’ kiralıyorlar. Köyün adı da Adampol Polonya Çiftlik İdaresi oluyor. Köy başkanı sürgündeki Polonya’lıların İstanbul temsilcisi. ‘’ ‘’ Köy Konseyi ‘’ tek karar verici. Köye sadece Katolik slav’lar kabul edilecektir. Nüfusu yeterliliği için Osmanlı Esir Pazarları’ndan Polonyalılar bile satın alınır. Köyün ‘’ Polonya bağımsızlık hareketleri için hazır bulundurulan bir yapı ‘’ olarak tasarlandığı açık.
‘’Uçsuz bucaksız bir çöl olup çoğu ekilmeyecek durumda olan arazi ‘’için bir ‘’ yönetim modeli‘’ geliştirilir: Arazi 5 çiftliğe ayrılır, her çiftliğe 1 yönetici atanır. 10 yıl kira bağışıklığına karşılık, kâr Lazarist’lerle paylaşılacaktır.
Arazi bitek değildir. Büyükbaş hayvancılığa karar kılınır, süt ürünleri, nasıl ulaştırıldığını bilmesek de İstanbul’da pazarlanır. 1851’de 18 insan ve 44 büyükbaş ve 7 at vardır ve köyde Sultan Kazakları Alayı kurulur. Köy Konseyi’ne yargı eşdeğeri ‘’arabuluculuk hakkı’’ tanınır. 1859’da köy muhtarı olma şeçme hakkı verilir, muhtar hep Polonya’lı olacaktır, bu kural günümüzde de geçerlidir.
Osmanlı topraklarına 12 yıl vergi bağışıklığı tanır, onlar da toprakların tamamını satın alırlar. Yüzyılın sonunda okulun kütüphanesinde 200 cilt eser vardır, Lehçe okuma- yazma seferberliği hiç aksamamıştır, nüfussa 140 insandır. Köy halkı kendi içkisini üretmekte, avcılık yapmakta, toprağın ıslahıyla patates ekmektedir.
1918’de Polonya bağımsızdır…Ama’’düzenlerini kurmuş olan birçok Polonya’lı için anavatanlara dönmek çok zordur’’. Zaten çoğu TC yurttaşı olmuştur. Polonezköy 1970 ‘lere dek ‘’askeri bölge’’dir, yabancıların köye girişi için ‘’ mezuniyet kağıdı’’ zorunludur. O günleri iyi anımsayan köy sakini Antoni Dohani, bana İTÜ’ye eğitime 2 günde ulaşabildiğini anlatmıştı bir tarihte…
Bunlar ve 1970’lerde ABD, Almanya ve Avustralya’ya ‘’büyük göç’’ yaşatır.
Polonezköy’ün dersini Yunus Nadi bey (daha)1929’de Cumhuriyet ’de ‘’Polonezköy Neden Farklı?’’ başlığı altında yazmış.
Köy İdare Heyeti’yle bağımsız yönetilmesini kalkınmanın en büyük etkeni olarak görüyor. Köyün işlerini ortaklaşa yerine getirmesi, ikinci öğe. Herkesin eğitimli olması da üçüncü başlık.
Bu bileşke, bir üretme ve yaşama kültürü ortaya çıkarmış. Onları da 200 yıldır ayakta tutan bu…
Farkını gözlemek isteyenler bu köyden 3-5 km uzaklıktaki Cumhuriyet Köyü’ne uzansın. Rantı yeğleyenleri kahvede taş oynarken görecekler.
Prof. W. W. Rostow’un İktisadi Büyümenin Aşamaları’nda kurguladığı ‘’take-off’’ kavramı bir uçuşta var ama ekonomik yaşamda ‘’otomatik kalkış yok ‘’.
Polonezköy Dersi, ‘’üretim kültürü’’ nün yüzyıllara dayalı bir olgu olduğunu anlatıyor, ithal edilemiyor.
Taşı sıkıp suyunu çıkaran Polonezköy’lüler bu dersi çıkarmamıza olanak sağlıyorlar, esen kalsınlar.
Yaşar Kemal usta diyor ki: Ben, her insanı yaratıcı saydığım gibi, her insanın içinde de bir başkaldırı kurdu olduğuna inanırım. O başkaldırı ‘’mecbur’’ insanı da yaratır.