26.09.2021
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, siyasi yaşamına nokta koydu. 1990‘da girdiği Alman parlamentosu Bundestag‘ın en kıdemli üyesi, 2. Dünya Savaşı sonrasının ise en genç kadın başbakanıydı.
Öncelikle parlak eğitiminin altını çizmeliyim: Yetiştiği (Doğu) Almanya’da Rusça ve Latince öğrendi. Putin’le Rusça görüşürdü.’’Summa cum lauda’’ derecesiyle kimya doktorası yaptı.
1954 doğumlu Merkel, gönüllü olarak Doğu Almanya’ya göç etmiş bir papazın 3 çocuğundan biri.Onu siyasete taşıyan Başbakan Kohl oldu.1998‘te onu CDU partisinin genel sekreteri yaptı,ondan sonra ‘’önlenemeyen bir yükseliş‘’ yaşadı.
Bir muhafazakar politikacı olarak Dr. Merkel‘i farklılaştıran nedir ?
Uzlaşmacıydı ve ortak akıl aradı: Siyaseti kendini öne çıkarmaktan çok,taraflar arasında uzlaşma yaratma sanatı olarak gördü, bunu yaparken de ilkelerini hiç çiğnemedi.
Politik olarak hep istikrarlı idi:Kararlı bir siyasetçiydi,ama eyyamcılık yapmadı ve politik olarak hep istikrarlı kaldı.
Siyasette dönüş ve yenilenmeye yer verdi:Atom santrallarından yana idi, bu işin çıkmazını anladı, yenilebilir enerjinin AB‘deki önderi oldu. Mültecilere sıcak bakmazken, işin yaşamsal yanını anladı, 1 milyona yakın Suriye’li göçmeni ülkesine kabul etti.
Yenilebilir enerjiye geçişi sağladı :Fosil kaynaklarla enerjisini sağlayan bir ülke iken, büyük bir dönüş yaptı, yenilebilir enerjiye geçişin öncülüğünü yaptı,hanehalkını ve imalat sanayisini nakden teşvik etti, hedef koydu ve bunu 2020‘de gerçekleştirdi.
Sanayi 4:0’a önccülük etti : KOBİ ( Mitellstand) temelli Alman sanayisinin sosyal anlamda büyük işlev gördüğünü bildi ama bu sanayinin ekonomikman hantallaştığını anladı. 2013’de tarihi bir çağrı yaparak ülke ekonomisinin 4. Sanayi Devrimine uyumunun kapısını araladı. Günümüz Almanya ekonomisinin ’’yapısal ‘’ dış ticaret fazlası vermesi bu çıkışın sonucudur.
Çıkar sağlamadı / ayrıcalık yaratmadı :Doğu kültüründe siyaset bir güç kullanımıdır. Dr. Merkel için aksini söylemek gerekiyor. Makam aracının kapısını kendi açan,hiç bir sosyal kesime ve gruba çıkar sağlamayan Merkel, politikacılığın her şeyden önce bir ‘’ erdem mesleği ‘’ olduğunu anlattı.
Yeknesak bir Avrupa siyaseti oluşturmada, Rusya’ya karşı tavır koymada,Almanya içinde hakkaniyetçi bir asgari ücret,çocuk yuvası açığını kapatmak türünden sosyal programlarda handikapları / açmazları da vardı.
Bu satırları yazarken gördüğüm The Economist’in 24 Eylül tarihli sayısının kapağı onun geride bir ‘’enkaz ‘’ bıraktığını ileri sürecek kadar işi ileri vardırmış.
Bunları şimdi bir yana bırakalım: Siyasetin ideal olanın tümden gerçekleşmesi olduğunu zaten kim söyleyebilir ki ?
Bn. Merkel, Doğu ( İbn-i Haldun ) ve Batı ( Platon ) felsefesinde öne çıkan erdemli siyasetin yaşayan bir temsilcisi olarak örnek oldu,önemli olan da bence bu...
Dr.Merkel,şimdi büyük bir olasılıkla anılarını yazacak, ama siyasete akıl vermeyecek , ‘’ bir bilen ‘’ rolüne soyunmayacak.
O, 2. Dünya Savaşı sonrası siyasetçi kuşağının son örnek-insanı olarak 16 yıl Avrupa’nın en güçlü ülkesinde yürütmenin başında oldu.
Güle güle Bn Merkel !
Bu günden sonra da onu -büyük bir olasılıkla- bir süpermarket kasasının kuyruğunda sırasını beklerken göreceğiz.
Evet, bir yıldız kayıyor...