16.11.2024

İklim felaketi ve COP 29*

Ekonomi, iklim felaketini ‘’ öngörülmeyen belirsizlikler ‘’ başlığı altında ele alıyor. Bunun anlamı, iklimsel olaylar tekildir, tek tek, bir başına yaşanır.

Oysa meteorolojist E.Lorenz’in Kaos Teorisi (1963) çok açık:  ‘’Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişiklikler büyük ve öngörülmez sonuçlar doğurur. Öngörüyü N. Georgescu-Roegen‘in Entropi Yasası (1971) şöyle tamamlar: Bir sistemde kaos ve düzensizlik sürekli artar. Entropi katsayısı arttıkça, yok olmaya gidiş hızlanır...     

J. Lovelock’un Gaia Kuramı (1979) iklimi irdeler, çok açıktır ve  şöyle der: Dünyada iklimsel oluşumlar kendi kendini yöneten bir bütündür.

Kaniküller, hortumlar, türbülanslar, volkanik  akıntılar, vahşi orman yangınları, yükselen deniz düzeyleri, eriyen kuzey buz denizi, bio-çeşitliliğin yok olması, yeni hastalıklar, besin maddeleri arzının gerilemesi, kuraklık, bu liste uzatılabilir, hepsi,ama hepsi, insan eliyle  yarattığımız fosil kaynaklı ekonomik büyüme tercihimizin sonucudur ve nedeni tektir. 

Fosil kaynaklardan hemencecik çıkış yapmak mümkün değil. Özellikle az gelişmiş dünyanın, kısa adıyla AGÜ’lerin böyle bir şansı yok... Çünkü onların büyüme tercihini oluşturan düşük özellikli malların üretiminde rekabetçi kalmanın tek olanağı, kirletici enerji kaynakları dediğimiz, kaya gazı,petrol, kömür gibisinden  fosil kaynaklı girdileri kullanmaktan geçiyor.

Türkiye’nin 4 açmazı var:

1-İklim Kanunu yok...Ülke, sera gazı emisyonunu azaltmak bir yana, CO2 emisyonunu 2030’a dek arttırmayı öngörüyor.

2-Karbon Vergisi uygulanmıyor...Tasarı, 2020’den bu yana erteleniyor.

3-Kömürden çıkılmıyor... Kömür termik santralları kapatılmak bir yana, yeni kömür santrallarının kurulması teşvik ediliyor.

4-Siyasi Partiler konuyu ‘’es’’ geçiyor...TEPAV Politika Notu şöyle diyor:  ‘’Siyasi partilerin iklim değişikliği ile ilgili politikalarını hayata geçirme konusundaki isteksizlik ve belirsizleri yansıtmaktadır.’’

Ve dünya nereye?

Gidişatın her yıl izlendiği COP Zirveleri’nde baskı grupları her türden değişimi ‘’dinamitlemeye’’ çalışıyor.

Fosil enerji tüketimine karşı önlemlerin uygulanmasını denetleyecek olan  COP 29 Zirvesi-2024 Azebeycan’da yapılıyor.Ve bu Zirve’nin Başkanı ‘’Azerbeycan Doğal Kaynaklar Bakanı’’.

İnsanoğlunun sonsuz olan tüketim talebi kısıtlanmıyor, anamalcı sistemin üretme ve satma çabalarına dur-durak konulmuyor, ‘’gelecek kuşaklar’’ denilen düşsel bir demografik grup tanımıyla, ‘’çarkların dönmesine’’ olanak tanınıyor.

Oysa 8,1 milyar insanı barındıran gezegenimizin misafirleri olan bizlerin  ‘’Karbon Ayak İzi‘’ daha yılın ortasına gelmeden  ‘’kotasını‘’ dolduruyor.

E.Kolbert’in Altıncı Yok Oluş / İnsan Kendi Yarattığı Yok Oluşun Kurbanı mı Olacak? başlıklı çalışmasının sonucu, işin vardığı yeri anlatıyor:

-Şimdiki yok oluşun yepyeni bir nedeni var: Ne bir asteroit, ne de büyük bir volkanik patlama; sadece ‘’çelimsiz bir tür.’’ Walter Alvarez’in dediği gibi ‘’Şu anda kitlesel bir yokoluşa insanların neden olabileceğini görüyoruz.

Sözüm bununla bitiyor....

Ustamız Yaşar Kemal Kuşlar da Gitti’de diyor ki:Uzaktan, İstanbuldan uğultular geliyor, kızıl kanatlı  yırtıcı kuş Menekşenin üstünde, göğsünü esen yele verip kanatlarını germiş süzülüyor, önümde İstanbul şehrinin acımazsızlığın, yitmişliğinin, kendi kendini, insanlığını unutmuşluğunun, çok şeyler yitirmişliğinin  bir anıtı, yüzlerce kuş başından dikilmiş bir anıtı duruyordu.

-----------------------------

*Spectrum dergisi için yazdığım makalenin kısaltılmış biçimidir.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar