23.09.2024
Sapmiland’’ (Sami’lerin Toprakları) İsveç, Norveç,Finlandiya ve Rusya’ya yayılıyor. Bu 4 ülkede, kala kalan nüfus 60.000 nüfus yaşıyor.
Bu nüfusun 15 bini İsveç’te yaşıyor. Onları soy(ırk) olarak Türklerle eşleştiren görüşler var ama 2022 Nobel Tıp Ödülü sahibi Prof.Svante Pââbo ırk görüşünün yanlış olduğunu kanıtladı.
Köy esaslı bir cemaatleşme içinde yaşanıyor.’’Gakti’’ adını verdikleri kıyafetleri hayvan derisinden üretilme. Sapmi sözünden türetilmiş olan, Latin alfabesi kullanan Sami -İsveç’ce de Laponca deniliyor-dilini konuşuyorlar, Doğu Sami, Güney Sami ve Merkez Sami diyalekti var. Sami dili Fin-Uygur Dil grubu içinde yer alıyor.Dilleri 2000’de ‘’azınlık dili’’ olarak kabul edildi ama bu hak Norveç ve Finlandiya’dan farklı olarak yasal bir düzenleme değil. Dahası idari organlar önüne bu dili sadece ‘’Sapland’’ bölgesinde kullanma hakkına sahipler. Oysa İsveç 1994’deki AB üyeliği sonrasında 3. No’lu ‘’Sami Protokolü’’ ne imza koydu. Bu Protokol mülkiyet dahil her türden Sapmi halkı doğal egemenlik hakkının korunmasını öngörüyor. Protokol uygulanmıyor.
İsveç’li polisiye yazarı Henning Mankell eserlerinde İsveç’teki toplumsal eşitsizlik ve adalet yoksunluğunu acımasızca eleştirir. Roman kahramanı polis müfettişi Kurt Wallander’i konuşturarak, İsveç coğrafyasının kokuşmuş ve yozlaşmış yüzünü gösterir. Faceless Killer polisiyesinde bir çiftlikte yaşayan yaşlı karı-kocanın öldürülmesiyle gelişen fikri saplantıları sergiler: Toplumdaki egemen kanı, bu yaşlı çifti olsa olsa ve nedense ırkçıların öldürdüğüdür.
Boden / Gallivaro / Kiruna / Abisko yerleşimlerindeki demir cevher kaynaklarının çokluğu, Sapmi’lerle İsveç’lilerin toprak üstündeki egemenlik mücadelesinin dar bir toprak mülkiyeti konusunun çok ötesine çıktığını anlatıyor. 1993’de 31 üyeli ‘’Sami Parlamentosu’’ kurdular. Parlamento İsveç devletince bir ‘’ devlet kurumu’’ olarak kabul ediliyor, ancak organ olarak İsveç Parlamentosu’na bağlılar, aldıkları her karar Riksdag’da onaylanması gerekiyor.
Sami’ler ‘’Kendi Kaderini Tayin Hakkı’’ nın verilmesini talep ediyorlar, bu konu ‘’çıkmaz’’ da.Oysa BM ‘nin 2007’de kabul ettiği Yerli Halklar Deklarasyonu’na göre ‘’kuzeyin doğal ve ıslak alanlarında ‘’ kendi geleceğini tayin hakkının uygulanması kadar doğal bir istem yok. Zaten İsveç’in AB’ye kabul edildiği 1994 Anlaşmasıyla İsveç, Sami halkının özgünlüğünü korumayı yükümlendi.
Sami’ler kuzeyin ünlü Ren Geyiği’nin ve antilopların koruyucusu kabul edilirdi. Geyiklerin 250 bin olarak kestirilen sayısı geriliyor, çünkü onları kollayacak Sami’ler artık yok. 4 mideden oluşan sindirim yapılarıyla ‘’stokçu’’ olarak kabul edilen bu özgün geyikler beslenme alanı bulamıyor. Bunun dışında yerleşik kuşlar azalıyor, koruyucu buzul permafrost’lar daralıyor.
Ama her şey bir ‘’proje’’ nin konusu…
İsveç Devleti 1902 de bir ‘’ stratejik ‘’ karar verdi ve kuzeye, kutuplara oradan da Norveç’in buzul tutmayan Narvik limanına uzanan bir ‘’demiryolu hattı’’ döşedi. İsveç ihraç edeceği demiri limana ulaştırmak zorundaydı.
Bu uğurda 6.000 yıllık yaşamın tüm izleri ortadan kaldırıldı, kuzeyin Abisko Bölgesi bir kış turizmi beldesine dönüştürüldü. Bununla kalmadı, demir cevherinin bulunduğu bölgede ‘’Kiruna ‘’ adıyla bir kent kuruldu. Sami’lerin ‘’ Giron ‘’ olarak isimlendirdikleri bu bölgede bu cevherin varlığını Sami’ler çok uzun süredir biliyorlardı.
İsveç’in bir yetkilisinin ‘’Kuzey Bölgesi stratejik konumuz’’ sözlerinin nedeni anlaşılmıyor mu?
Yaşar Kemal Bir Bulut Kaynıyor‘da bize diyor ki: Deniz güme gitti.Kör kör, yaslı dolanıyor şimdi yöremizde. Yüreği kir içinde. Onu kör edenlerin, öldürenlerin yüreği gibi.